Lise yıllarımda bir ara edebiyata merak salmıştım. Üniversite sonuna kadar becerebildiğim kadarıyla üstadları okumaya ve kendi çapımda bir şeyler yazmaya çalışıyordum. Hatta üniversite eğitimimin başında bir dergi kurmak ve rahmetli Üstad Nuri Pakdil ile görüşmek dahi nasip olmuştu ama maalesef bir süredir kalemim kurudu çünkü yazma sebebim artık varlığını yitirmişti. Uzun zaman sonra yazdığım iki şiirimi de sizinle paylaşmak istedim. İlkini aşağı bırakıyorum.
DÎDAR-I SENİYYE
Nazargahı oldu yüreğimin gözyaşların
Efsunkâr bir edayla ey dîdar-ı seniyye
Mecazı hakikat eyler karanfil kokun
Bahtımın karası ey dîdar-ı seniyye
Ömürlük hasrettir gayrı bana buz mavisi ellerin
Uzaktasın gayrı bana ey dîdar-ı seniyye
Ruh-u revanım oldu her zerresi gülüşün
Vecd ile yollara düşürdün beni ey dîdar-ı seniyye
Beyhûde geçen yıllara yandım bu akşam
Taltif etmedin beni ey dîdar-ı seniyye
Ye's-ü reca ile mülaki olmak istedim
Hayalden öte gidemedim ey dîdar-ı seniyye
Mukadderata perde olmuş büyük bir nur
Akşamın kızıllığında aşikar olur ey dîdar-ı seniyye
Sevdana yoldaş binlerce dua
Ol habib-i a'zama miraç olur ey dîdar-ı seniyye.