Otobüs ve Sigara: Çağdışı Bir Uygulama
Otobüs ve sigara denildiğinde hep içim sızlar. Bu
meret sigara, eskiden otobüslerde serbestti. Ya 1996 yı-
lında, ya da 1997 yılında otobüslerde içilmesi yasak-
landı. Ondan önceki dönemlerde şehirlerarası yolcu
otobüslerde “fosur fosur sigara” içilirdi. Sigara içme-
yen ve sigaradan oldukça rahatsız olanlar, seyahat bo-
yunca “bu işkenceye katlanırlardı.” Üstüne üstlük
sanki iyi bir şeymiş gibi, “otobüs koltuklarının arka
kısmında küllük” olurdu. İnsanın inanası gelmiyor An-
cak maalesef eskiden bu “çağdışı durum” mevcuttu.
Ne kadar “çağdışı değil mi?” Otobüslerde sigara içi-
liyor, otobüsler üretilirken sigara içenler için de “kol-
tuklara küllük monte” ediliyor. Biz bu çağdışılığı ne
yazık ki çocukluk ve gençlik yıllarımızda yaşadık ve
gördük.
Şimdi bırakın otobüs seyahatlerini, kapalı tüm
mekânlarda sigara içilmesi, 4207 sayılı “Tütün Mamul-
lerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” ile ya-
saklanmıştır. Elhamdülillah. Bu yasağa uymayanlar
hakkında idari ve adli para cezaları gibi cezai müeyyi-
deler uygulanarak konu ehemmiyetle takip edilmekte-
dir.
“Sigara ve otobüs” denildiğinde, Annemle bir oto-
büs yolculuğumuz aklıma geliyor. Adıyaman’dan ge-
lip de bizi Pazarcık Terminalinden alacak olan otobüse
bindik. Yıl ya 1990 ya da 1991 idi. O yıllarda Ankara’da
memur olarak işe başlamıştım. Dört-beş yıllık memur-
dum.
Annemle birlikte Otobüsle Ankara’ya gidecektik.
Otobüs Pazarcık’tan hareket etti ve daha birkaç kilo-
metre gitmeden, yolcular adeta söz birliği etmişçesine bir bir sigara tüttürmeye başladılar. İçinde bulunduğu-
muz otobüs akşam güneşin yeni battığı saatlerde Narlı
istikametine doğru yol alıyordu. Otobüs içerisinde çok
rahatsız olmamıza rağmen sesimizi çıkartamıyoruz.
Çünkü ses çıkartsak ve itiraz etsek hemen kavga edece-
ğiz. Annem yaşlı olduğu için dayanamadı ve öndeki
koltukta sigara içen adama “öf, öf... Şu pis sigarayı da
içmeyin, dumandan ve pis kokudan mahvolduk” dedi.
Annemin çok haklı ve çok tabi bu tepkisine “önde si-
gara içen adam ne gibi bir tepki verdi” derseniz? Aynen
şu tepkiyi verdi. Önce pis suratıyla, arkasına döndü,
bizden tarafa, yani bizim oturduğumuz koltuğa baktı
ve şöyle cevap verdi: “Çok rahatsız oluyorsanız, An-
kara’ya taksiyle gidin.” Ne kadar bencilce bir davranış!
Ne kadar bencilce bir davranış değil mi? Hem etra-
fına zarar veriyor, hem de zarar verdiğinin farkında ol-
masına rağmen, utanmıyor ve küstahça karşı duruyor.
Bunun nedeni de kanunların o kişiye o kğstahlığı ver-
mesidir. Nitekim 1997 ya da 1997 yılında otobüslerde,
minibüslerde ve yolcu taşımacılığı yapılan araçlarda si-
gara içilmesi yasaklandı ve rahatsızlık o yıllardan beri
bitti.
O olayı hiç unutmam ve otobüslerde seyahat sıra-
sında sigara içilmesini yasaklayan Hükümeti ve Başba-
kanını da hiç unutmam.
Başbakan Necmeddin Erbakan ve Yardımcısı Tansu
Çiller Hükümeti zamanında oldu bu yasaklama. Bu ve-
sile ile Sayın Necmeddin Erbakan ile o zamanın Hükü-
met Üyelerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. On sene ka-
dar önce vefat eden Necmeddin Erbakan Hocamızı da,
bu vesile ile rahmet ve minnetle anıyorum.
İyi bir icraat yaparsanız, aradan ne kadar zaman ge-
çerse geçsin unutulmuyorsunuz. Yaşamaktaysanız sağ-
lık ve selamet ile vefat etmişseniz rahmet ve minnet ile
anılıyorsunuz. İşte en büyük bahtiyarlık budur.
Bunu da hükmetme yetkisinde olanlar için söylüyo-
rum. “Kulaklarında küpe olsun ve Milletin iyiliğine
olan her iş ve işleme imza atsınlar.” Asla unutulmazlar
ve yeri geldiğinde de hayırla ve iyilikle yâd edilirler.