Amin Maalouf, bilindik bir konuya opera tarzı ile yaklaşmaktadır. Özellikle eseri okurken karakterleri zihninizde canlandırıp kendi operanızı yaratırsanız çok daha keyifli bir hâle geliyor.
İmkansızların imkanlara erişmesi yeterli midir? Yoksa bir taraf için umut veren olaylar diğer taraf için umutsuzluğun başlangıcı mıdır?
İsterdim ki son nefesim uzaklara olan sevdama karışsın… Maalouf’un ozanı buna kavuşmuş mudur? Yüzünü dahi görmediği bir kadını şiirleriyle çizip var etmiş midir? O varlık uğruna canını cana katmış mıdır? Cevapları için bu eserin satırları arasında bir yolculuğa çıkın.
Eserdeki hikâyeyi günümüz şartlarında da yaşamak mümkündür. Hiç görmediğin birine sevdalanmak, hiç bilmediğin bir sesi özlemek, hiçler içinde her ayrıntıya sahip olmak…
Görmeden âşık olunur mu?
Uzaklara rağmen bir şeyler paylaşmak mümkün müdür?
Uzaklar yakın edilir mi?
Her şeyden öte sevda uğruna can vermek var mıdır?
Kısa ve akıcı bir eser oluşu dolayısıyla ayrıca okunmasını tavsiye ederim.
Keyifle okunsun…
…
Bilmediğimiz gözler oldu her haresi aklımızda,
Tanımadığımız bir yürek oldu hasreti alevlenen.
Bir sonbahar rüzgarına kapılan hayallerimizle
Aynı satırlara değdi mora çalan mürekkebimiz…