Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Doğu Felsefesine Genel Bakış
Çin müstesna olmak üzere hemen bütün eski şark filozofisi, tamamen dinî bir manzara gösterir. Yalnız ahiret ve ölüm düşüncesiyle ebedî saadetler peşinde koşan din adamları, ahlâkıda yalnız bu gayenin bir vasıtası addetmişlerdir. Bunun için şarkta filozofinin bir filozof gibi değil, ilhamla bulunan ve telkinle neşir ve tamim edilen efsanevî bir şeriat, bir mezheb halinde kalmış olduğunu görüyoruz. Bunlar, o sosyetenin kamusal vicdan ve tasavvurlarının aksinden ibaret olan birtakım görüşler inanışlardır ki, içinde daha ilerde gelecek olan filozofik fikirlerin tohumları saklıdır. Mamafih: gerek Hint ve gerekse Mısır ve İran itikatları arasında kat'î bir münasebet, ciddi bir benzerlik vardır. Görülebilen ufak tefek farklar, bir kaynaktan çıkmış olan bu düşüncelerin mahallileştirilmesinden ve her muhitin icap ettirdiği hususî ve millî mizaca muvafık bir şekilde tanziminden husule gelmektedir. Bu kaynağın artık Orta Asya olduğundan şüphe edilmemektedir. Veyahut da denilebilirki, hakikati arayan zeka her yerde aynı tecelliye mazhar olmuş fakat, tefsir ve tamim ederken aynı maksadı muhtelif şekillerde müdafaa etmiştir. Hindin-Polytehisme ve Naturisme'den başlayup Pentheisme, Mystsme,e istihale eden itikatlar, İranla Mısırın hiç olmazsa sembolları itibariyle yekdiğerine benzeyen mezhebi akideleri, mutlak ve bir tek olan prensipi aramaktan doğmuş olan aynı fikir, aynı emel ve gayeden başka bir şey değildirler. Esasen, bir tohum halinde bulunsa da, her halde birçok bakımdan semavî dinlere kadar tesir eden bu "Doktrin'lerde müşterek bir Teslis Trinité, vardır ki, bu ğerek büyük prensipe dahil olmıyarak bir "İkilik-Dualité, teşkil etsin ve gerekse dahil olarak teslis halinde kalsın, isimleri ve vazifeleri nekadar değişirse değişsin ancak milletlerin muayyen ve şahsî görüşlerine nazaran arızî ve zahiri bir tenevvu gösterir. Bu hususta yalnız Çinin bir istisna teşkil etmesi tarih ve medeniyetinin bir neticesidir. Esasen onlarda mutlak birliği prensip olarak kabul ettikten sonra ahiret işleri kadar mühim olan dünya işlerini de unutmamak lâzımgeldiğini telkin suretiyle, hakikî hayatı ve hakiki fazileti göstermek istemişlerdir. Bouddhisme'i azçok istisna etmek şartiyle bütün bu düşünceleri sistemli bir filozofi görüşü gibi kabul etmek güçtür. Fakat asıl bu düşüncelerin ehemmiyeti, Yunan filozofisine ve dolâyısiyle insan tefekkür ve medeniyetine yaptığı tesirlerde saklıdır.
Sayfa 131-132
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.