Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
·
Puan vermedi
Je sens s’élargir dans mon être Un abîme béant ; cet abîme est mon cœur..
"Aşk bir kadının yaşamının tüm öyküsü, erkeğin ise yalnızca bir serüvenidir. " Madame De Stael Un Cœur Simple ve Simple Passion'u birlikte anıyorum, sahipleri Rouen'de iki kadın, aralarında bir asır. Flaubert toprağından Ernaux. Flaubert “Madam Bovary, c'est moi!” diyerek tarihe yazdırdığı savunmasında Emma'nın avukatlığına soyunmuştu. Ernaux ise isimsiz anlatıcısı olduğu, silik muhatabıyla doldurduğu Yalın Tutkusu'nda tamamen kendisi. Kadınsı bir tutkunun sahibi tarafından dile getirilebilmesi için asırlarca bekledik. Yanlış anlaşılmasın: "Muzlarla ilgili o şiir henüz yazılmadı". " - eskiden neredeyse ölecek duruma gelmeden bakılamayan şey, şimdi tokalaşmak kadar kolay görülüyor" diyerek başlatıyor kısa ancak derinlikli romanını Ernaux. Öncesinde bir porno sahnesini tasvir ediyor, niyeti bu sahneyi yazma eylemine bağlamak. Algılarda cinsel organların soğuk ve ürkütücü görüntüsünden, iştah kabartıcı ve sıradanlığa kavuşmasında epey vakit var sanıyorum. Gustave Courbet'nin Dünyanın Kökeni'ndeki yapraklarına kadar açılmış irisi, - ah! Pardon o biricik Georgia O'Keeffe'idi- dudaklarını vahşice tüylerin kapladığı vajinasıyla sere serpe yatmış dişisi, tabloya da adını verdiği üzere Dünya'nın üzerindeki maalesef ki en baskın türün yaşamının başladığı noktayı işaret ediyordu. Vajina! Kelime size soğuk mu geliyor? Aşk diyelim, karşılar mı? Edebiyatta çıplaklığın sıradanlığının görsel sanatlardan geride olduğunu hepimiz biliyor olmalıyız. Buraya takılmadan sanatsal hafızamızdaki vajina ve penis görüntülerini yoklayalım; Kibele'den David'e. Hangisini ne kadar çok gördüğümüz çok önemli, kesilmiş görüntülü küçük penislerden, erkeğin rolünün git gide azaldığı (Kadınların Sanattaki muhalefetine dek, iktidar diyemiyorum ne yazık ki) görsel bir şölen!? var hafızamda. Çünkü kadın bedeni daima sanatın nesnesi ve pornografik bir unsur olmuştur. Edebiyatta kadın ifadesinin nice geç zamanlarda var olduğunu biliyorken, cinsellikten ufacık söz eden yazarları Sade ile kıyaslayıvermek gülünç. Felsefi yönünü, edebi tavrı bir kenara bırakalım defalarca porno izleyip her tenden cinsel organ dansına alışmış bir izleyicinin yazmak konusunda da aynı donuk bakışa sahip olmasını mı diliyor Ernaux? Zor. Başarabilmiş mi? Annie Ernaux'nun Yalın Tutku'sunu anlayabilmek için: YALIN sıf. (Eski Türk. yalıng) 1. Gösterişsiz, süsü olmayan, sâde: “ 2. E. T. Türk. Çıplak, üryan TUTKU: i. (< tut-ku) yeni. Bir şeye karşı duyulan aşırı düşkünlük, şiddetli arzu, iptilâ SAPLANTI i. (< saplan-tı) yeni. Değiştirilemeyecek kadar kuvvetle yerleşmiş fikir, insanın kendini kurtaramadığı düşünce, fikrisabit, idefiks (Kubbealtı Lugatı) PASSİON: Yaygın Kullanım: i. hırs, ihtiras, tutku Genel: i. merak, özlem, hırs, ihtiras, tutku, kösnü, hiddet, sevda, elem, tutkunluk.. SIMPLE Yaygın Kullanım: s. Sade, yalın, basit (Tureng Sözlük) İncelemeye giriş yaparken Flaubert'in dilimize Saf Bir Yürek olarak çevrilen öyküsündeki güzellik, aşk, cinsellik, zenginlik gibi ihtiyaç ve vasıflardan arınmış ve kendini iyiliğe adamış Félicité'nin Ernaux'nun anlatıcısıyla tamamen farklı olup aynı sıfatı taşımasına ve aynı kültürün kadınlarının yaklaşık 114 yıl içindeki değişimine değinmek istedim. Burada yalınlık ve saflık sıfatları -hangi çeviri uygunsa- kalbi ve tutkuyu kuvvetlendirmekte ama Félicité'nin fedakarlığı için ona masumiyet katarken Ernaux'nun roman karakterine sözlük'lerdeki diğer anlamları yakıştıran yüzlerce Türk okuru var ; İhtiras, Hırs, Kösnü. Tutku mekanizmasına sağlıklı ölçeği verebilen psikoloji uzmanlarını kutlamak gerekir. Sağlıklı tutku nedir? diye sorguladığımda kişinin kendine ve partnerine zarar vermediği, sınırlarını belirleyebildiği bir ilişkiyi tasavvur edebiliyorum. Peki çevirmen niçin Yalın Tutku'yu tercih etmiş, saplantılı dememiş? Ernaux'nun eserindeki tutkunun derecesini ölçen pek çok okura göre sanıyorum meftunluk, saplantı kelimeleri daha iyi karşılayacak ancak bana göre bu hata olurdu... Ben'in Varlığını Duymak İstiyorum! Yalın Tutku'nun anlatıcı ana karakteri yaşanmış ve sonlanmakta olan ilişkisini yazıya dökme aşamasına gelmiş bir kadın. Bunun ne denli önemli olduğunu bilmeyenlerin yargılarına ihtiyacımız yok, Anna Karenina'ya kapılabilirler. Çünkü yazar için önemli olan yaşadığı ilişki kadar akmakta olan yazma eylemi. Eserde iç paragraflarda o anki duyguları, ana paragrafta ise bütünü görüşünü izleyebiliyoruz. Geçmişimdigelecek karakteri için patalojik bir hâl almış. Birlikte olduğu erkeğe A. diyen yazarın anlatıcısına da çok yaratıcı olmakla birlikte E. diyeceğim bundan sonra. Modern insanların hayatı anlamlandırma çabaları yaşamalarına engel oluyor. Arkaik dönemde böyle miydi? diye düşünmeden edemiyorum. Nasıl varolduk, neden varız ve nasıl sonlanacağız... Madem ki toz olacağız ne için bu mücadele? Materyalizmin coşkun sesleri, dinin tükenen narkozu özellikle yaşamında idealist düşüncelere yer vermeyen insanları epey aydın-/yordu. Sophokles'in 'düşünmeyenleri' hâlâ ne mutlu! Bu yüzyılda hayatın anlamını Félicité gibi ömrünü insanlar için feda edenler, cehpede vatanı için ölenler, yaşamın tüm zorluklarına karşı kendini sevdikleri için sper edenleri görmeyeceğiz sanmayın, hâlâ varlar. Ancak bu çağ, Ben'in çağı... Ben' çok basittir. Ben'i hafife alın. Ben'in isteği yemek, içmek, boşaltmak, uyumak, sevişmek, barınmak, hepsi varsa ise bir mitos yaratmaktan ibarettir. Ernaux'ya göre bu mitos bir kürtaja bile dönebilir. İnsanların büyük çoğunluğunun temel gereksinimlerini bir şekilde karşılayabildiği bu çağda cinsellik hâlâ neredeyse hepimiz için halledilememiş bir mesele. Cinselliği özellikle cımbızlamadım çünkü E.'nin varlığını duyma hâli cinsellğine dayanıyor. Nedir cinsellik, Gustave Courbet'nin dünyası, üreme için gereklilik mi? Yoksa sadece bir haz alma yolu mu? Mutluluk kaynağı vs. vs. Peki bu eylemin taraflarının yasalarca bir arada olduğu uygun ortamlarda niçin haz duyulmuyor da tıpkı E. de gördüğümüz gibi evli bir adamla birliktelik yaşanabiliyor? Niçin kişinin, çoğunlukla başta ilgi duyulan partneri sonradan iştahını kabartmıyor? Tükenmez bir mitos ihtiyacı mı bu? Üstelik başka birine duyulan tutku ile kabaran erkekliğin yasal vajinaya akışı ile gerçekleştirilen üremeler belki de bugün pek çok çocuğun hikâyesi. E.'nin yazarın ta kendisi olduğunu duymamak elde değil. Orta yaşlı ve iki çocuk sahibi (Ernaux gibi) E. evli ve yabancı doğulu A. ( Türk olabilir mi? ) ile cinselliğe dayalı yaşadığı ilişkiyle Ben'i duyan modern, eğitimci entelektüel de bir kadın. Anladığımız üzere evliliğini sonlandırmış, yaşamını idame ettirdiği herşeyi uğraşmadan yapabildiği bir rutin oluşturmuş ve yaşamında herhangi bir renk bulunmayan biri. Biyoçeşitlilik eğitimlerine katılıp toprak deneyleri yapmadığını da anladığımız E.'nin mutlu olduğu tek kısa anlar A.'nın bedenine aktığı anlardan ibaret. Bunu yaşayan milyonlarca kadın olduğuna eminim ancak burada mesele yalnız bu tutku değil, farkındalık ve bunu yazıya dökme hâli. Dünyadan tamamen kopuk değil E., Berlin Duvarı'nın yıkılışı ve Saddam'ın dünya sahnesinde başrolü aldığı sıralarda yaşanıyor bu tutku. Küçük denemeler dışında kaçtığı da yok E.'nin bu ilişkiden, A.'ya zarar verdiği, evliliğini yıkıp ona sahip olmaya çalıştığı da yok. Aslında göründüğü gibi derdi A. da değil. A.'nın öpüşleri, dokunuşları ve kayganlığıyla Ben'i duyuyor E. yalnızca. Ancak bunun saplantı olduğuna karar vermekte acele etmeyelim. A.'ya zarar vermiyor, o ararsa iletişim, o gelirse buluşma var. Aslında burada empati yaptığımız ve belki acıdığımız kişi E. Zaten Ernaux'nun tarzı da bu, Ben'in hikâyesi bu diyor ve A.'nın nesneliğini üstüne basa basa söylüyor. "Bana, "Benimle ilgili kitap yazmayacaksın," demişti. Ama ne onunla ne de kendimle ilgili bir kitap yazdım. Ben sadece onun varlığının bana kattığı şeyleri -kuşkusuz okumayacağı, ona yönelik olmayan- sözcüklere döktüm. Yapılan bağışı geri ödemek gibi bir şey." Bu, kendi varlığını orgazm ile duyarken ki orgazmı sadece yatağa indirgemiyorum, günlük yaşamındaki istek, kıskançlık, özlem, umutsuzluk, birleştiği anki sevinç ile E.'nin yaşamı tamamen bir cinselliğe bürünüyor... Zaman zaman kendini bu varoluştan koparmaya çalışan E. deneyinde başarılı olabilecekken, mıknatısı eski yerine geri koyuyor. Farkında E., içinde bulunduğu durumun da etkilerinin de sonucunun da farkında. Kaçmaya çalışmamasını karakterine bağlıyorum. Genç yaşta korunmadan yaşadığı cinsel ilişkileri, kürtaja varan birliktelikleri yine birer an ve anın içinde olduğunu hissedebilmekle kutsuyor. Buna saplantı değil delilik diyebiliriz ve bilindiği üzere Sapiens, düşünebilen deli bir hayvandır. A.'nın gideceğini hepimiz biliyorduk değil mi? Peki yeniden uğrayacağını? Ernaux usta bir yazar. Onu Fransız Edebiyatı'nın en sevdiğim isimlerinden Duras'ya benzetip onunla kıyaslamadan edemedim. Duras ödülü verilmiş Ernaux'ya, isabet bu ya... Yalın Tutku üzerine düşüncelerim çok yoğun, kitap da bir o kadar hacimsiz, bu bile bir zaferdir. Ernaux'un Yalın Tutku'su ismini karşıladığı üzere Flaubert'ten miras, bireyci varoluşu yansıtan güzel bir edebi eser örneği. Kitapta göndermelerde bulunduğu Anna Karanina'nın romantik ve dramatik varoluşuna benzerlikler taşısada Tolstoy'un değil Karanina'nın sesi duyduğumuz. Yazıyla tüm çıplaklığıyla açtığı iç dünyasının ahlâkî normlardan sıyrılmış sıradan bir pornografik hâl olduğunu vurgulayan Ernaux'nu yargılayacak, ihanet meselesine de değineceğim. Bu hikâyede bir de A.'nın eşi var ki o neredeyse hiç anılmıyor. İki çocuğu ile yaşamasına rağmen birkaç saatlik dokunmatik bir erkeği misafir edişini rutinleştiriyor anlatıcı. Burada E.'nin varoluşunun her şeyin önüne geçtiğini görüyoruz ki bunu sıradan bir insan yapsaydı gündüz kuşağında izliyor olabilirdik. Yazı mıdır silip süpüren normları? Yeterli midir, yoksa Les Femmes Damnées'in kanun koyucularına bir lanet daha mı? Ağdadan, süsten tamamen uzak, arzunun, bilincin çırılçıplak ve özgürce aktığı özgün bir eser Yalın Tutku. Bir Phaedra, Salomé, Kleopatra, Medea, Stael onun E.'si, Félicité'ye hiç benzemese de bir birey. Sesi, kendi sesi. Tutkuyla varoluşuna saygı ve şükranla...
Yalın Tutku
Yalın TutkuAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20223,976 okunma
··
861 görüntüleme
E. okurunun profil resmi
Müthiş bir inceleme olmuş, zevkle okudum.🤍
Psyche okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim 💗🪽
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.