Haftalar ve aylarca birbirlerine yükledikleri anlam, bekleyiş, hayal hakikate dönmüş ayaküstünde vücut bulmuştu. Hasretin kendisi, sona ermesinden daha kıymetliydi. Beklemek, beklenen üzerinde taşımadığı tüm güzellikleri, hayalleri, onda varmış gibi yükleyip onu yüceltmekti. Vuslat, hayalin her geçen gün sıradanlaştığı zamanın eşiğiydi.