Jean Teule
Aradan geçen onca zaman sonra bile hikayeye hep şöyle başlayacaklar: "Umudunu kaybeden bir halkın hikayesi bu!"(sf. 47) 16. YY Fransa’sında gerçekleşen dans iptilasını konu alıyor yazarımız kendisine: Kurgu hikayelerden çok daha delice bir gerçekliğin anlatımı…
Desiderius Erasmus , Strasbourglular hakkında 'Romalıların disiplini, Atinalıların bilgeliği, Spartalıların kanaatkarlığı' diye yazmış olaya konu hikayenin geçtiği dönemden çok kısa bir süre önce. Peki değişen ne olmuş da öylesi bir şehir umutsuzluğun, yoksulluğun kıskacında can verir hâle gelmiş diye sormadan edemiyor insan…
Dahası ortaya çıkarılan toplum röntgeni de bir o kadar ilginç: sefalet ve yoksulluktan pis sularla, kendi öz evlatlarını yiyerek hayat idame ettirmeye çalışan dahası tabanlarına kan oturana, bitkin düşüp bayılana kadar kendinden geçmiş hâlde dans eden bir halk; hekimlerin mantıklı çözümlerine, yaklaşımlarına kulak asmayıp hastalığı tanrının cezası olarak niteleyen, halkın cehennemlik olduğunu iddia eden bir kilise grubu… Öyle ki durum bu kadar vahimken dahi halka kutsal olduğuna inandıkları göktaşından haç satmayı bile ihmal etmiyorlar… Öyle ki doktorların olayı kavrama isteklerine karşı “Kavramayı istemek Tanrı'nın alanına küfür niteliğinde bir saldırıdır!” gibi bir cümle kurabiliyorlar. Ve öyle ki ölüme giden halka parayla cennet vaadinde, arafta kalmama sözünde, cehennemden azadelik belgesi verme cüretinde bulunabiliyorlar.
Umudunu kaybeden bir halkın hikayesi bu… Yarından bir parça ümidi olmayan, kendilerinden geçercesine dans ederek her şeyi unutmak isteyen bir halkın hikayesi…
Hâlâ umutlu yarınların var olduğu inancını taşıyan birileri olması dileğiyle… İyi okumalar
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,473 okunma