Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

280 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Karakaçanlar (eşek) çok filozof, çok sevimli hayvanlardır.
Örnek bir öğretmen.....!!!! Asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt, Burdur'un Yeşilova ilçesinin Akçaköy'ünde doğdu. Tahir ismini resmî bulan Baykurt, takma adı olsun istedi. Bir gün postadan onun adına gelecek olan evrak yanlışlıkla Fakir Baykurt'a diye geldi ve aradığı adı buldu. Fakir Baykurt, Sivas Lisesi'ne öğretmen olarak atanmasından sonra Demet Dergisinde çıkan iki sayfalık “Yılanların Öcü'' yazısını roman yapmaya karar verir. “Atlar Tepişti'' adlı kitabını yarım bıraktığı için kendisine çok kızgın olduğundan “Yılanların Öcü''nü yarım bırakmak istememektedir. Öğretmenlik tayinini Burdur ilçelerinden birine yaptırdığı zaman kitabın bitmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu kitabın adı ''Yılanların Öcü''dür... Fakir Baykurt, romanlarında ve öykülerinde köylülerin toprakla mücadelesini, tarım emekçilerinin üretici gücünü, bu gücün farkında olamamışlığını, toprakların yetersizliğini, toprak için suyun önemini, köylülerin yaşamını benzersiz portreler yaratarak anlatmıştır. Köylüler için eğitimin ve sağlık hizmetlerinin yetersizliğini, bu konudaki bilgisizlik ve cehaletin yarattığı sorunları, köy insanlarının en büyük sorununun devlet olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Fakir Baykurt, Yılanların Öcü romanını, ilk önce ''Yılanların Öcü’ başlıklı bir yazı olarak yazmış, yazı, 1950’li yılların başında Isparta’da yayınlanan Demet dergisinde yayınlanmıştır. Yazı yayınlandıktan sonra ilk okurlarından birinin kendisi olduğunu yazan Fakir Baykurt, yazıyı “sevmediğini“ yazacaktır. ●“Olmamış. Kaldırıp koydum bir yana. Anama, kardeşlerime, ''benim Isparta’da sizden söz eden bir yazım çıktı demedim." Demirel iktidarı “hak” diyen öğretmenin ağzını kapatmak için her türlü baskıyı uyguladı. Sürgünler, açığa almalar, öğretmen derneklerinin saldırıya uğraması, öğretmenlerin “faili meçhul!” cinayetlerle kim-vurduya gitmesi o günlerin olağan işlerindendi. Fakir Baykurt, TÖS Genel Başkanı olduğu için oradan oraya sürüldü. Açığa alındı. Huzursuz edildi. Cezalandırıldı. Görevini verimli bir biçimde yapabilmesi engellenmek istendi.... ●9 Ekim 1971 tarihinde, Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi’de, 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi karşısında TÖS Genel Başkanı sıfatıyla verdiği 190 sayfalık “İfade”sini şöyle bitiriyordu: “Hak diyenin ağzına vurulmamalı, yol açanın yolu kesilmemelidir. ... Beraatımızın sevinci gibi, cezalandırılmamızın tesellisini de aramızda kardeşçe ve içtenlikle paylaşacağız. Şimdiye kadar öğretmen olarak davrandık, bundan sonra da öğretmen olarak davranmaya dikkat edeceğiz. ... Bu mücadeleye giren insanlar, sonuç ne olursa olsun, bunlara katlanmayı bilmelidir. Biz bileceğiz, bizden sonraki öğretmenler de bilecektir. Çok iyi biliyor ve inanıyoruz, çektiklerimiz boşa gitmeyecektir!” Türkçe'nin sanat dili olarak güçlenmesinde ve evrenselleşmesinde Fakir Baykurt'un çok büyük katkıları olduğu su götürmez bir gerçektir... Fakir Baykurt sanatın hayatı dönüştürme amacına yönelmesi gerektiğini düşünürdü. Öğretmenlik ve devrimci aydın tavrının birbirinden ayrılması söz konusu olmadığı gibi sanat ve politika da birbirinden ayrılamazdı. Roman ve öyküleriyle olduğu kadar öğretmenlerin sendikal mücadelesinin önderliğini yapan, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanı olarak da tanınan Fakir Baykurt, 14 roman, 10’u aşkın öykü kitabı, 8 ciltten oluşan özyaşamöyküsü ve düşünce yazılarının yer aldığı birçok kitapların yanı sıra çocuk kitapları da yazmıştır. İlk öykü kitabı, 1955 yılında yayınlanan Çilli, ilk romanı ise Yunus Nadi roman yarışmasında birincilik ödülü kazanan Yılanların Öcü’dür. Onuncu Köy, Tırpan, Kaplumbağalar en bilinen romanlarıdır. Köy Enstitülerinden yetişen Fakir Baykurt, 1999 yılında 70 yaşında yaşamını yitirmiştir. ●8 Temmuz 1969 sabahı Genel Kurul’un toplanacağı Alemdar Sineması’nda yapılan aramada öğretmenler koltukların altında benzin dolu şişeler buldular. Önlem alınması için vilayete başvuruldu. Fakir Baykurt’un açış konuşması sırasında Alemdar Sineması’na saldırılar başladı. On bin dolayında bir kalabalık tekbir getirerek ilerici kişi ve kuruluşların bulunduğu binaları yağmalayıp ateşe vermeye başladı. TÖS’lü öğretmenler kuşatıldı. Alemdar Sineması’nın pencereleri yerle bir edildi. Sinema salonundaki öğretmenlerin üzerine ateşlenmiş gazlı bezler atılıyor; içeride bulunanlar diri diri yakılmak isteniyordu. Öğretmenler canlarını korumak için direnirken, Fakir Baykurt valilikten, askeri güçlerden yardım istedi. Askeri birliklerin müdahalesiyle, TÖS Genel Kurulu’na katılan öğretmenler ölümden döndüler. Daha sonra askeri araçlarla Ankara’ya taşındılar. Genel Kurul, Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu’nda tamamlandı. Fakir Baykurt yeniden genel başkan seçildi... Fakir Baykurt, 70 yıllık yaşamını "Özyaşam" başlığı altında 8 ciltte yazmıştır. Yazarın sağlığında sadece ilk iki cildi yayınlanan “Özyaşam''ı 8 ciltlik bir nehir roman olarak niteleyenlerin değerlendirmesi bu yüzden çok gerçekçidir. 8 cilt, 3292 sayfa, 560 bölüm... Fakir Baykurt verimli yazarlık sürecini görkemli bir Özyaşam’la taçlandırmıştır.... Son söz yerine; Türkiye eğitim alanında, toplumsal barış alanında, temel hak ve özgürlükler alanında 2000’li yılların daha da gerisine gitti.  Eğitim ve öğretim bilimsellikten uzaklaştırıldı, dinci bir nitelik kazandı. İktidarın sesi haline getirilmiş olan sendikalar dışındaki sendikalara yaşama hakkı verilmiyor. Türkiye olağanüstü hâl kararnameleriyle yönetiliyor... Türkiye’nin bu hale getirilmesinde 1969 yılında demokratik eğitim talebiyle boykot yapan 50.300 öğretmen aleyhinde kovuşturma açan,binlerce öğretmene çeşitli cezalar veren, öğretmen okullarını kapatıp imam hatip okulları açan, 1969’da Kayseri Alemdar Sineması’nda 800 öğretmeni yakmak isteyenlere cesaret vermiş olan Demirel Hükümetlerinin, Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin büyük sorumluluğu vardır. 1968’ler, 1971’ler, 1980’ler bugünlerin önsözünün yazıldığı günlerdi. Keyifle okuyunuz.....!!!!! Örnek bir öğretmen, sendikacı, yazar. Aydın kavramının ete kemiğe büründüğü bir kişilik. Ömrünü eşitlik ve özgürlük mücadelesine adadı, çağına tanık olmanın yanı sıra onu değiştirme ve dönüştürme çabasını hiç bırakmadı. Yerli edebiyatın tarihi dönemeçlerinden birine ve toplumsal hafızaya adını büyük harflerle yazdıran Fakir Baykurt’u ölümünün 24. yılında sevgi ve saygıyla anıyorum....
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
·
635 görüntüleme
Sevdaveözlem okurunun profil resmi
Yine çok iyi bir inceleme ,emeğinize sağlık. Fakir Baykurt mükemmel ötesi bir yazar benim için, okumadığım kitabı azdır. Işıklar içinde uyusun iyi ki geçmiş dünyamızdan 🙏🏻🙏🏻
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.