Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Savaş onların kendi problemlerini halletme yoludur
1967'de İsrailli yöneticiler ileriye yeni bir sıçrama yapma kararı alırlar. Savaş onların kendi problemlerini halletme yoludur. 1967'de 950 bin aktif nüfustan 96 bini işsizdi. Dışarıya göç içeriye göçü aşıyordu (o yıl içinde yaklaşık 10 bin kişi İsrail'i terk etmişti). Başta Amerika olmak üzere diasporadan toplanan para girişi en düşük seviyedeydi. Zaferle sonuçlanacak bir savaş bütün sayacağımız problemlerin toptan çözümünü sağlardı: İşsizliği ortadan kaldırmak için seferberlik ve toprak iş- gali, para toplamayı canlandırmak için İsrail'in “güvenliği'nin tehdit altında olduğu yaygaraları ve ülkeye gelen göçmenlere yeniden emniyet kazandırmak için kazanı lacak zaferler. Siyonist sistemin mantığında hep bir "korunma savaşı" fikri vardı. Daha 12 Ekim 1955'te Menahem Begin, Millet Meclisi'nde şöyle diyordu: "Arap devletlerine karşı hiç tereddüt etmeden bir korunma savaşı açmamız gerektiğine yürekten inanıyorum. Bunu yapmakla biz şu iki hedefimize ulaşacağız: a) İlk olarak, Arap gücünün imhası, b) İkinci olarak da, toprağımızın genişletilmesi." 1967 "korunma savaşı", diğer adıyla "Altı Gün Savaşı", 7 Aralık 1941'de (Havai adalarında bulunan) Pearl Harbour üssüne savaş ilân etmeden âniden saldıran ve Amerikan Pasifik filosunu imha eden Japon faşistlerinkine benzer bir harekâtla başladı. 5 Haziran 1967'de de İsrail uçakları Mısır hava kuvvetlerinin uçaklarını bulundukları havaalanlarında imha etti.12 Haziran 1967'de Başbakan Levi Eskhol Millet Meclisi'nde şöyle diyordu: "İsrail devletinin varlığı bir pamuk ipliğine bağlıydı, fakat Arap liderlerin İsrail'i yok etme umutları şimdi tamamen ortadan kalktı." Dışarıda ve içeride kullanılmak üzere safdillere yö- nelik bu yalana (Arapların İsrail'i ortadan kaldıracaklanı yalanına) İsrailli yöneticilerden hiçbirinin inanması mümkün değildi. Nitekim İsrail'in eski bakanlarından Mordekai Bentov bunu açıkça ilân ediyordu: "Ortadan kaldırılma tehlikesi konusundaki bütün bu hikâye, yeni Arap topraklarının işgal ve ilhakını haklı göstermek için hiç yoktan uydurulmuş ve alabildiğine şişirilmiştir. Askerler tarafından da bu doğrulanıyor, bu arada General Ezer Weizmann şöyle diyordu: "Ortadan kaldırılmamız gibi herhangi bir tehlike hiçbir zaman söz konusu olmamıştır.
Sayfa 163
·
128 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.