Gönderi

Mill'in Din Hakkındaki Görüşleri
Fakat herhalde Mill, mantık ve ahlakında ve sosyolojisinde erişmiş olduğu kadar kesin bir görüşe din konusunda erişmiş değildi. Bunun nedeni olarak, bazı felsefe tarihçileri, Mill'in, bir sorunu bütünüyle çözümlemeden ötekine geçmek istememesini, bunun için de din sorunuyla uğraşmaya vakit bulamamış olmasını gösterirler. Hatta, ölümünden sonra yayınlanan, din hakkındaki yapıtının iki makalesini eksik bırakmıştı. Yalnız doğaya ilişkin makalesinde, bu uçsuz bucaksz doğanın yapıtlarında süregelen korkunç olaylar ye adaletsizliklerden edindiğimiz deneylerin Tanrı'ya inanmak düşüncesiyle ancak bir koşulla uyuşabileceğini, bunun da Tanrı'nın belki iyi ve âdil olduğu bu, ama herhalde kadir-i mutlak olmadığını kabul etmek olduğunu savlar, Çünkü hem iyi, hem de saltık biçimde her şeye gücü yeten bir yüce varlık tasarımlanırsa sonsuz biçimde iyilik ve adaletle doğadaki bu haksızlıklar ve adaletsizliklerin uzlaşması olanağı bulunamayacaktır. Bu söze göre, evrenin yaradanı olan Tanrı da, kendi iradesine tabi olmayan birtakım bağımsız koşullara uymak zorunda kalıyor demektir. Mill için asıl din, -Theisme (Tanrıcılık) makalesinden anlaşıldığına göre- genel refah ve mutluluğunu ve yaşamın yüksek derecede gelişmesini sağlayabilmek üzere, iyiliğin zaferine doğru koşmaktır. İnsanları canlandıran düşüncelerin en güçlüsü de budur ve geleceğin dininde en güçlü düşünce olacaktır. Görülüyor ki, Mill'i din felsefesine götüren aklı ve mantığı değil, belki daha çok Rousseau gibi, duygusal ve ahlaksal düşüncesidir. Mill, dinin yararı üzerine yazdığı makaledeyse dinin insanlara yararı olduğu sürece ortadan kalkmayacağı kanısındadır. Bu makalede filozof, dinle şiir arasında bir ilişki bulur. Gündelik yaşamın verdiği hayallerden daha geniş ve daha güzel hayaller gereksinimi şiirle giderildiği gibi, dinle de giderilir. Hayal gücü, her vakit insanda denemenin dar sınırını atlamaya uğraşan bir yetidir. Bu yetinin yardımıyle insanlar hayal ettikleri daha ulu ve daha mutlu bir insanlığı ideal olarak alabilirler ve ona erişmeye çalışırlar. Filozof, bu ideali en güzel biçimde Comte'un insanlık dininde bulur. Öte yandan Mill, dünyada yalnız hayır değil bir de şer gördüğü için doğaüstüne imanı da doğanın bu hayır ve şer arasındaki savaşımının bir ürünü gibi düşünüyor. Ona göre, burada şer kavramını Eflatun gibi özdek yahut Mani mezhebinde olduğu gibi, salt şer olarak kabul etmek olasıdır. İşte bu hayır ve şer savaşımında iyiliğin zaferine yardım etmek ideali Mill için bir din oluyor. Dinin ruhun kalımı konusunda da Mill, duyguya uyarak akıl yürütme yoluna gidiyor ve diyor ki: «Benim için dinin en büyük kıymeti, büyük bir yasta, sonsuz ayrılık duygusunu hafifletmesidir.» Hıristiyanlıktan söz ederken, bu dinin insanlığa yüksek bir örnek verdiğini ve Allah tasarımından çok İsa tasarımıyle daha etkili olduğunu söylüyor ve bu İsa tasarımının tarihsel ve insansal olduğu için, hiç kaybolmayacağını ekliyor.
Sayfa 354-355
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.