Geçmişe Yolculuk
"Geldin işte!"
"Geldin işte"
Kadın ile adam dokuz yıl sonra tekrar bir araya gelmişlerdir. Adam ilk kez onu yirmi üç yaşında, kadının evinde görmüştür. Sıkıntılı zamanlardan geçmiştir. Profesörü tarafından büyük bir fabrikanın müdürü ve yönetim kurulu üyesinin yanında çalışma imkânı bulmuştur. Müdür son zamanlarda kendini kötü hissettiği için evine dinlenmeye çekilmiş ve onun da çalışmalarını kendi yanında devam ettirme isteğini yerine getirmesi kaçınılmaz olmuştur.
Kadın, adama ilk karşılaşmalarında kocası ve kendisi adına şükranlarını sunmuş ve adamın şu ana kadar hissettiği fazlalık olma, varlığı ile yokluğu bir olma ve hiçlik duygusundan onu sıyırmıştır. İlk başlarda minnettarlık ve samimiyet duygusu yerini yasak, çılgın ve tutkulu bir aşka bırakmıştır. Bu idrak iki yıl sonra bir olaydan sonra ortaya çıkmıştır.
Müdür ona önemli bir görev verecektir. Bir kimyasal işlem için belli madenlerin yüksek miktarda çıkarılmasını gerektiren ve bu maden yataklarının olduğu Meksika'ya gideceği bir görev. Çok heyecanlıdır, görev aşkı, para kazanma tutkusu, kimseye bağlı kalmayacağı fikri onu sarmıştır adeta.
Ama sonra kadını hatırlar... Onu nasıl bırakıp gidecekti ki? Gidemezdi hayır... Kadın ile bu konu hakkındaki konuşmalarında onun duygularını anlar ve hem de ona duygularını açar. Yolculuk zamanına kadar olan on gün güzel geçer onlar için. Dönme vaktine çok az bir zaman kalmıştır ama bir felaket olur. Savaş çıkmıştır. Sadece anılarla yaşamak yetmez. İş yaptığı bir adamın kızıyla evlenir ve iki çocuğu olur. Huzurlu bir evi vardır içeride. Ve bir gün sevinç nidaları yükselir. "Yaşasın!" diye bağırıp adamın ülkesinin yok edildiğini haykırdıkları o gün tüm anıları canlanır ve kadını hatırlar. O ne yaşamıştı bu sürede?
Birbirlerine mektup yazarak haberleşirler. Bir gün işi gereği yolu Berlin'e düşer ve onu görerek selamını söylemek ister.
O evden tamamen ayrılamamıştır aslında.
Ve her şey eskisi gibidir ama onlar değişmiştir.
Tren durdu. Buraya adamın isteğiyle gelmişlerdi. Adam kadının yaşlandığını daha belirgin şekilde fark etmişti.
" Issız eski parkta karlar içinde,
Arıyor geçmişi iki gölge"
"Acaba o ses, anımsayarak gerçekleri söyleyen o ses ona dönüp, geçmişle birlikte bugünün üzerindeki örtüyü de kaldıracak mıydı?"
Stefan Zweig'in duyguları, en derin düşüncelerdeki hissiyatları ustaca ele aldığı bir eseri daha. "Geçmişte kalan yaşantılar bugün de etkisini sürdürebilir miydi, yoksa o duygu ve yaşantılar tümüyle yitip gitmiş miydi?" ikilemini okura sunarak okuru düşünmeye sevk ediyor.
Üslubu akıcı, anlatımı anlaşılır. Yazarın ele aldığı geçmiş, anılar, yaşantılar ve süregelen duygular etkileyici.
06.06.23 Salı 18:40
Geçmişe Yolculuk
Stefan Zweig
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.