Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Bazı kitaplar vardır çok değerlidir. Öyleki o kitaplar o alanın klasiği haline gelmişlerdir. Fakat çevirmenlerimiz o kitapları alır ve anlaşılmaz bir lisanla sözde tercüme ederler. Kitabı okurken sen kitaba bakarsın o sana. Boş boş bakışırsınız. Saatler geçer bi halt anlamazsınız. Kelimeler, cümleler, noktalama işaretleri gözünüzün önünde akıp gider sadece. Bir kitap bu kadar teorik olabilir mi, diye geçirirsiniz içinizden. Yazar bu kitabı bir avuç elit için mi yazmıştır acaba? Bu kadar teknik ve boğucu bir anlatımla en basit meselelerin dahi içinden geçmek hiç mantıklı gelmez size. Yazar ne diyordur sahi. Birkaç teknik kelime daha araştırırsınız. Olmaz, olmaz, olmaz. Kitap bitmek bilmez. Öyle bir çeviri yani. Benim merak ettiğim konu ise neden başka bir çevirmenin bu kitaba el atmadığı? Zira benim yetkin bir yabancı dil seviyem olsaydı böyle önemli bir eseri yeniden çevirme zahmetini kesinlikle göze alırdım. Her konunun dine çıktığı bir ülkede din sosyolojisi ve antropolojisi alanındaki kült eserlerin ya çevrilmemesi ya da ilginç bir lisanla çevrilmesi oldukça mantık dışı. Ee ne yapacağız? Yeniden okuyacağız mecburen. Anlayana kadar okuyacağız. Kitabın içeriğine gelince yazar dine bilimsel bir anlayışla yaklaşmış. Dine karşı ne övücü ne de yerici bir konumda durmamaktadır yazar. Weber, Marx, Durkheim, Tönnies, Simmel ve daha birçok önemli sosyoloğun teorileri ışığında dini incelemektedir. Özellikle Hegel, Feuerbach ve Marx geleneğinin yabancılaşma kuramlarının dini anlama yolundaki önemini göstermektedir. Kitabı okumadan önce de zaten ben yabancılaşma ve din arasında derin bir bağlantı olduğunu düşünüyordum. Yazarın dine yönelik bilimsel ve nötr yaklaşımının bizim düşünce dünyamıza oldukça olumlu bir etki bırakacağını düşünüyorum. Zira bizde din hiçbir zaman böyle mantıki bir konumdan ele alınmadı maalesef. Kemalist anlayışa mensup Cumhuriyet dönemi Batıcı düşünürleri ve ardından yine Kemalist, Sol ve Seküler aydınlarımız (!) dini her türlü kötülüğün kaynağı olarak ele alırken İslamcı ve Muhafazakar düşünürlerimiz dine romantik ve politik bir açıdan yaklaştılar. Öyleki toplumumuz ve politikamız bile seküler-dindar ikilemi etrafında şekillenmiş durumda. Böyle bir ortamda dine yönelik yorumlayıcı, anlayıcı, nötr ve bilimsel bir yaklaşım oldukça önemlidir. Bu ise ancak bu tarz kitapların dilimize nitelikli ve akıcı bir şekilde çevrilmesiyle mümkündür.
Kutsal Şemsiye
Kutsal ŞemsiyePeter L. Berger · Rağbet Yayınları · 201142 okunma
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.