Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

374 syf.
10/10 puan verdi
BÖLÜM 1 Roman değil kocaman bir şiir. Yazarımızın kitabı iki bölümden oluşmaktadır. Karacadan önce ve Karacadan sonra…Kitabımızdaki ilk bölüm olgunlaşmamış bir zihnin çevresinde olup bitenleri anlamladırmaya çalışmasını konu ediyor.Yatılıda okuyan Robin bunları öyle bir dille anlatıyor ki sanki çocuksunuz ve oradasınız. Annenizi o an o hasretle özlemekte ve gece tuvalete giden Robinin korkusunu kendiniz hissetmektesiniz. Doğudaki sorunları ana hatlarıyla ince eleyip sık dokumuş bir biçimde karşımıza çıkmaktadır yazar. Öğretmenlerinin çoğunu iyi anlatmasa da Yunus Hocasından bahseder.Nitekim diğer hocalardan Bay X diye bahsetmektedir.Sanki sizin adınızı hatırlamaya bile değer bulmuyorum dermişçesine… Okuldaki zorluklar yetmezmiş gibi bir de eve gelince zorluklar görülür. Okula gidince eve, eve dönünce de okula hasret kalır bir yanı. İlk bölümde eleştirilen tek konular bunlar değildir. Çoklu sınıflar, anadil baskılanması, modernleşmeye beraber yalnızlık da eleştirilir. Hatta çoklu eğitimi şu cümleyle açıklayarak bize mükemmel kalem ve zekasını gösterir: “Çarpık kentleşme gibi bir nesil inşa ediliyordu”.Fakat en çok insan yüreğine dokunan kadın konusudur. Ana düsturu” Jin, Jiyan, Azadi” olan, Jin -kadını- özgürlük ve yaşamdan önceye koyan bir halkın kadına karşı olan yanlışlarını sıralar. Yazarın en çok beğendiğim kısmı ise başta da belirttiğim gibi devrik cümlelerle insanı kendisine çekmesi- ki bu birçok okuyucuya göre sıkıcı olabilir fakat yenilik risk ister:)- ve sorularla insanı sık sık düşünmeye sevk etmesidir.Babasının vefatını anlatırken biraz hızlı geçer ve bu gerçekten biraz kaçıyormuş hissiyatı verir. BÖLÜM 2 Kültür şoku…İstanbul’a gidiş ve doğu-batının bir olmayacağına karşı acı bir farkındalık.Vee bölüm ikiye geldik. Hayatını iki kısma ayıracak olan olgulara. Sevgiye karşı filozofik bakış açısına. Şiirle tanışması ve sevgiliyi bulma. En kutsalı. Yazarımız lise ve üniversite olaylarının pek üzerinde durmaz. Sanki bir an önce okuyucularına Karacayı anlatmak, içini dökmek istermiş gibi. Bilakis Şairimiz sevgiyi en kutsalı olarak görür ve bağıra bağıra anlatır. Şu cümlesinde de bu konuya net bakışı bellidir: “Kirli sevgiyi giymektense sevgisiz kalmak daha az yıpratıcıdır” Peki gerçekten öyle midir? Her insan özünde nefis dediğimiz şeyi barındırıyorsa tüm sevgiler biraz kirlenmiştir zaten sonucuna ulaşılamaz mı… Ve şairimiz yaşadıklarını yaşatmak isteyen insanlara karşı da oldukça eleştirirl bir dille yaklaşır ikinci bölümde. Güçlü kalemiyle beyni zonklatır gibi olur cümleleri. Hüzün yaşatan aşkını anlatır Robinin. Peki Robin pişman mıdır? Değildir… O sevgiye aşıktı, sevgiliden öte… EKSİKLİKLER(Naçizane düşüncelerim:) -Kronolojik sıralama olarak olaylardan olaylara atlama mevcut. Bu okuru zora sokabilecek bir durum.Kronoloji olmayan bir roman olsaydı elbette eleştirilmezdi fakat bu kronolojisi olan bir roman ve Kronolojiyi yanlış kullanma mevcut. -Konudan konuya atlama sıkça var bu da okurlar tam olarak adapte edememeye sebebiyet verir. -Konularda tekrarlar mevcut, mesela anneye karşı olan özlem Farklı yerlerde aynı betimleme tarzında kullanılmış. - Veee ennn büyük eksiklik. Karakterlerin fiziksel betimlemeleri.Robini tanımayan biri olsaydım asla kafamda belli bir şekil oluşmazdı. Bu yazarımızın kendisini tamamen duygular ve diyalogları anlatmasıyla da ilişkili olsa bu bir roman ve karakterleri kafamızda canlandırmalıyız. Bilakis romanın hiçbir yerinde erişkin Robinin fiziksel özelliklerinden bahsetmiyor. Ya da Karacayı detaylı anlatmıyor. Ya da şiyarı.
Bir Düştün
Bir DüştünGüven Karataş · Kitap Müptelası Yayınları · 202310 okunma
·
395 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.