Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Umutsuzluğun Doruklarında, Cioran'ın 23 yaşında, tam da uykusuzluk hastalığının başladığı yıllarda yazdığı ve onu filozoflar katına çıkaran; sonsuz dünya içindeki sonlu insanın anlamı, aşk, acı, sevinç, ölüm ve umutsuzluk hakkında, sert ve ele avuca gelmeyen fikirlerin yoğuştuğu bir kitap. (Bunu 8 Nisan 1933’te, yirmi ikinci doğum günümde yazdım. Şu yaşımda ölüm konusunda bir uzman olduğumu düşünmek tuhaf bir duygu.) Sayfa 22) Sevdiyim Alıntılar :
Emil Michel Cioran
Emil Michel Cioran
Delilerin çoğu bunalımlı kişilerden oluştuğu için bunalımlı delilik şen şakrak, taşkın coşkudan ister istemez daha yaygındır. Onlarda kara melankoliye o kadar çok rastlanır ki,hemen hemen hepsi intihara eğilimlidir. İntihar: Kişi deli olmadığında ne denli güç bir çözüm! Ne varoluşta ne de hiçlikte kurtuluş olduğuna göre, boynu altında kalsın bu dünyanın da sonsuz yasalarının da! Evrende bir hiç olduğuma inanıyorum inanmasına ama varlığımın tek gerçek varlık olduğunu duyumsuyorum. Üstüne üstlük, dünyanın varlığıyla kendiminki arasında bir seçim yapmak zorunda kalsam, seve seve tüm ışıklarıyla, tüm yasalarıyla ilkini eleyip, hiçlikte tek başıma süzülürdüm. Yaşam benim için bir işkence ama ondan vazgeçemem, çünkü kendimi uğruna kurban edebileceğim mutlak değerlere inanmıyorum. İçtenlikle söylemem gerekirse, ne neden yaşadığımı biliyorum, ne de neden yaşamaktan vazgeçemediğimi. Her şeyden kuşku duyup, dünyaya küçümseyen bir gülümsemeyle baksam da bu durum yemek yememe, gönül rahatlığıyla uyumama ya da evlenmeme engel olmaz. Derinliği ancak yaşanınca anlaşılan umutsuzluktaysa, bu eylemler ancak çaba gösterilerek, acılara katlanılarak gerçekleştirilebilir. Umutsuzluğun doruklarında, kimsenin uyumaya hakkı yoktur. İnsanın her an düşünmesi, kendisine yerli yersiz çok temel sorular sorması, yazgısı konusunda sürekli kuşku duyması, yaşamaktan yorulması, düşüncelerinden ve kendi varlığından bitip tükenmesi, arkasında varlığının dramının ve ölümünün simgesi olarak kan izi veya dumanlar bırakması —işte bunlar ne kadar mutsuz olduğunuzu gösterir, öyle ki düşünme sorunu midenizi bulandırır, akıl yürütme gözünüze bir cehennem azabı gibi görünür. Hiçbir şeyine yerinmememiz gereken bir dünyada yerinecek ne çok şey var aslında. Ben de kendime soruyorum, bu dünya gerçekten yerinmemi hak ediyor mu diye. Şu anda hiçbir şeye inanmıyorum, hiç umudum yok. Yaşama çekicilik katan her şey bana anlamsız görünüyor. Ne geçmiş duygusu var içimde ne de gelecek; şimdi de gözümde yalnızca bir zehir. Umutsuz muyum değil miyim bilmiyorum; çünkü insanda hiç umut olmaması ille de umutsuzluğa işaret etmez. Hiçbir niteleme bana zarar veremez çünkü yitirecek hiçbir şeyim yok. Üstelik her şeyimi, çevremde her şeyin uyandığı bir zamanda yitirdim. Her şeyden ne kadar uzağım! Yalnızca iki tür insan bende hayranlık uyandırır: her an delirebilecek olanlar ve her an intihar edebilecek olanlar. Yalnızca onlar beni etkiler, çünkü yalnızca onlar büyük tutkular yaşar, büyük dönüşümleri bilirler. Yaşamı olumlu bir biçimde, her an kendilerinden emin olarak, gerek geçmişlerinden, gerek şimdilerinden, gerekse geleceklerinden büyülenerek yaşayanlara yalnızca saygı duyarım. Ama yalnızca son gerçekliklerle sürekli ilişki içinde olanlar beni gerçekten etkilerler. Öyleyse neden intihar etmiyorum? Çünkü ölümden de yaşamdan tiksindiğim kadar tiksiniyorum. Bu dünyada neden var olduğumu kesinlikle bilmiyorum. Şu an bağırmak, evrene korku salacak bir çığlık atmak geliyor içimden. İçin için eşi görülmemiş bir gümbürtünün yükseldiğim duyuyor, neden patlayıp bu dünyayı yıkmadığım, hiçliğime gömmediğini düşünüyorum. İçimde ölümle hiçliğin acı tadı var, beni amansız bir zehir gibi kavuruyor. Öyle üzgünüm ki, bütün dünya gözümde bütün çekiciliğini yitirmiş gibi. Ölesiye üzgünken nasıl hâlâ güzellikten söz edip, estetikle ilgilenebilirim ki? Şu yeryüzünde mutlu insanlar varsa, neden avaz avaz bağırmıyorlar, neden sokaklara dökülüp sevinçlerini herkese haykırmıyorlar? Neden bu gizlilik, neden bu çekince? Dünyanın içinde erimek isterdim, dünya da benim içimde erisin, sayıklamalarımızla sonun görüntüsü gibi yabancı, büyük bir alaca karanlık gibi olağanüstü bir kıyamet düşü yaratalım. Düşümüzün dokusundan gizemli bir görkem ve fatih gölgeler doğsun, dört bir yanı saran bir yangın bu dünyayı yutsun, alevler ölüm gibi karmaşık, hiçlik gibi büyüleyici alaca karanlık şehvetlerini uyandırsın.
Umutsuzluğun Doruklarında
Umutsuzluğun DoruklarındaEmil Michel Cioran · Jaguar Kitap · 20191,412 okunma
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.