Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
Kadınların hafızası Fatma Aliye Hanımı şahsiyeti de kalemiyle bütünleşen yansıması da döneminin ilerisinde olmuş. Bedia, tabiat olarak yetiştirilme tarzında bir hanım olmak, iffetli olmak, zeki olmak, hünerli olmak, sadık ve vefakar olmak gibi birçok özelliği taşıyarak başlıyor hayata. Özellikle baba ve abi tarafından desteklenmek, sevilmek ve özel hissettirilmek konusunda bir kadının adeta kanatlarının olacağına işaret eder. Sevgi ve saygının dikleştirmeyeceği baş ve sırt yoktur. Güven inşaası insanı zorluklara karşı da zırhlandırır. Bedia aldatılırken bile güçlü olacağı anı yetiştirilme gücünden alır ve zamanını çok iyi seçer. Öyle ki, saygıyla anılmayı gidişle arttırır. Kitabın ismi içeriğini bağırıyor. Bir sanat, bir iş, bir hobi, bir tutku, ekmek, emek... Babasının ona verdiği en kıymetli en özel hediye hayatının sonuna kadar sahip olacağı altın bileziği hüneridir. Hüneri ud çalmakla parlayınca baba bunun üzerine gider ve kızını hüzünde, mutlulukta belli bir zaman zorlukta, sığınacağı limanı olarak işletir. Bir zaman o zorluk kapısına geldiğinde udu ile hasbihal edişi oldukça manidardır. Bilhassa kadının erkek gölgesinde kalmasının nedenini son cümlede ifade eder. “Beni hiçbir zamanda terk etmeyen, aguşumdan kaçmayan yâr ü vefakârım! Enis-i canım! Dertlerimi dinleyen, kalbimi anlayan, sırdaşım! Bana daima refakat eden yoldaşım! Beni yalnız sen terk etmedin, benden yalnız sen geçmedin, bana hıyanet etmedin! Bir zaman badi-i telezzüz ve tezevvukum, eğlencem oldum, şimdi de medar-ı taayyuşüm ,kasıb-ı nanımsın! Benim yarim, benim canım, benim erkeğim sensin!..” “Benim erkeğim sensin...” udu işidir, parasıdır ve güveni güvencesidir ve onun tabiri ile erkeğidir. Bir kadın çalışarak kendini doğurur. Aslında kadın erkek ayırmak bile yersiz bence. Farkı anlatmak bile kadını hedef yapar. Bu ayrılığı besletir. Kendine güven her insanda kendine yetmek, başkasına yük olmamak ve bir başarıda payidar olmakla olur. Duygu Asena Kadının Adı yok romanında kadının adının önüne geçen bedenini işlerken hep maddi anlamda erkeğe bağımlı olmaktan dem vurmuştu. Baba her kuralı koyuyordu çünkü parayı aile fertlerinin her birine veren oydu. O yüzden kurallar da onundu yaşam şekilleride. Fatma Aliye ise Duygu Asena’dan çok önce kadınları kategoriye ayıran ve hep ayıracak olan toplum yapısına değinmişti. Duygu Asena toplumun aşk konusunu ve iki cinsi ateş ve barut görmesini işlemişti. Fatma Aliye Hanım’da aşkın bir duygu olduğunu, öğrenmekle değil tam tersi insanın içinde zamanı gelince hatırladığı ve varlığını hissettirdiği duygu olarak anlatıyordu. Bir de kadının iffet ve iffetsizliği konusu var tabii. Tarık Akan’ın başrol olduğu bir filmde hafızam beni yanıltmıyorsa Acı Dünya filminde aşık olduğu kadının iffetsiz bir hayat yaşadığını öğrenmişti ve kadın ona “Ben annemden o... doğmadım” demişti. Hayatın onu getirdiği noktaya ve ondan talep edilen bayalığa değinmişti. Bedia ve Helvila arasında iffet, aldatma, çalışmak ve muhtaç olmak üzerine felsefik bir konuşma geçer. İçerik filmi anımsatır. Helvila hayatın onu getirdiği noktayı savunurken Bedia ona savunulacak şeyin yalnızca iffet olduğunu ve insanın onun uğruna ölmeyi bile göze alacağını söylüyordu. Helvila’da paranın hükmünü elinde tutan erkeklerin kaçının yardım için elini cebine attığını kaçının kadınlar için harcadığını anlatmış ve erkeklerin fıtratını anlatmıştı. Kadının Adı Yok kitabında erkekler her kızla çıkıyor ama evlenilecek kızların güzellik ve zekasından önce hiç kimseyle münasebetinin olmaması kriteri ile yaklaşıyorlardı. Helvila’da karısını aldatan erkek herkesi aldatır konusuna kendini aşık ve kendisine aşık olunduğunu sandığı bir sırada bir tokat şiddeti tesirinde öğreniyordu. Ve Helvila’da iffet sözcüğünü sonradan parayla veya bir yeni sayfayla alınamayacağını ama iffetin evlilikle temizlendiğini öğreniyor, inanıyor ve kendine yol çiziyordu. Kitapları ardı sıra okuduğum için ikisi arasında farklılıklardan çok benzerlikleri gördüğüm için iki kitabı ele aldım. Fatma Aliye ve kitabın içeriği konusu giriş kısımında teferruatlı bir araştırma içeriği var. Yazara gelecek okursak. Fatma Aliye’nin Tanzimat döneminin ünlü devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’nın kızı olduğu ve çok güzel bir eğitim aldığını hatta kitabı okurken babanın kızına desteğini aslında kendi yaşamından da aldığı hissediliyor. Babasının konağında özel öğretmenlerden Fransızca, tarih, edebiyat ve felsefe dersleri almış ve daha sonra kitapları ilk bu dillere çevrilmiştir. Karakterleri ile birçok yazarın konu seçmesine katkıda bulunmuş, özellikle Reşat Nuri Güntekin’in eserlerinde yansımaları olmuştur. Çalıkuşu olsun, Zehra olsun hatta Yaprak Dökümü dahi bir yerde ayakları üzerinde durmaya çalışan kadınlara çıkmıştır. Etkilendiği yazar ve kitapları için ilk sıralarda Fatma Aliye’yi sayar Reşat Nuri. Fatma Aliye demek; İlk kadın romancı, ilk kadın felsefeci, edebiyatımızda ilk kez çeviri yapan, kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden, hakkında ilk defa monografi yazılan yazar demek. Yazı makinesi olarak bilinen Tanzimat 1. Dönem yazarlarından Ahmet Mithat Efendinin manevi kızı ve birlikte kitap yazdığı isimdir. Fatma Aliye torunuyla bile kadınların her alanda var olduğunu hatırlatan bir kadının gücü soy ağacının yansımasıdır. Torunu tiyatro ve sinema oyuncusu Suna Selen birçok dizi ve filmde rol almıştır. Fatma Aliye Şuna Selen’in anneannesidir. ilk Osmanlı kadın feministlerden Emine Semiye Önasya'nın ablasıdır. Günümüzde 50 tllik para biriminin üzerinde yer alır. Mücadelesi takma isimlerle yaza yaza kadının varlığını kabul ettirmeyle başlamış. Yazmış yazmış ve en çokta düşünmüş. Dönemsel olarak eski yeni arasında kalmış, köprü olmak istemiş çabalamış ve önemli yollar açmış, arkasından geleceklere basamaklar inşa etmiş. Osmanlının yıkılması ve cumhuriyet sinyalleri zamanında sessizleşmiş belki de köprü olmak eskiyle yeni arasında yorucu gelmiştir. Yerini Halide Edip gibi yeni kalemler almıştır. Koca bir tarih, sanat, mücadele ve kadın hikayesidir Fatma Aliye. Okuyun, okutun, tanıyın. Ben eski Türkçe yazılmış eserini okudum günümüz Türkçesiyle olanı okumanız okuma hızınızı arttırır. Tercih sizin. Bunca hengame şahsiyet üzerine işlese hepimiz insanca yaşardık. Kimi taptı bedenlere, kimi bedeninden utandı, kimi potansiyel tehlike adlettirdi bedenleri. Kimse ruhuna insanlığı giydirmeyi önemsemedi. Cinsiyeti çıkar geriye ne kalır? İnsanlık! İşte bizde cinsiyet doğumla başladı ve hiç bitmedi. Bu da insanlık acısı. Keyifli okumalar!
Udi
UdiFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022763 okunma
·
253 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.