Kasabanın elektrikleri akşamüstü veriliyor, gece yarısı da kesiliyor. Bahçelerin tahta çitleri boyunca uzanan sokaklarda geç gelen yazla birlikte sessiz bir aydınlık oluyor. Öğleden sonra da horozlar ötüyor. Dağ yamaçlarında sığırlar otluyor. Kimi günler Istanbul'dan Ankara'ya giden kesik burunlu otobüsler saat kulesi önündeki alanda duruyor. Seyahat eden, büyük kentlere gidip gelen bu insanlara özlemle bakıyorum. "Bir gun uzak dünyaları ben de tanıyacağım," diye geçiyor içimden.