Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Uzanıp gömleğimin kolunu çekiştirdi, sonra elini geri çekti. "Bana ne getirdin?" diye heyecanla sordu. Gülümsedim. "Sen bana ne getirdin?" diye ona hafiften takıldım. Tebessüm ederek elini uzattı. Ay ışığı altında avucunda bir şey parlıyordu. "Bir anahtar," dedi gururla, onu elime tutuşturarak. Anahtarı aldım. Huzur verici bir ağırlığı vardı. "Çok güzelmiş," dedim. "Nereyi açıyor?" "Gökteki ayı," dedi ciddi bir yüz ifadesiyle. "Öyleyse epey işime yarayacak demektir," dedim, anahtarı evirip çevirerek. "Ben de öyle düşünmüştüm," karşılığını verdi. "Böylece ayda bir kapı bulursan onu açabilirsin." Çatıya bağdaş kurup oturdu ve bana sırıtarak baktı. "Tabii öyle pervasız bir davranışı teşvik etmiyorum." Ben de bağdaş kurdum ve lavta kutumu açtım. "Sana biraz ekmek getirdim," diyip beze sarılı kahverengi arpa ekmeğini ona verdim. "Ve bir şişe de su." "Bunlar çok güzelmiş," dedi kibarca. Şişe onun ufacık ellerinde kocaman duruyordu. "Suda ne var?" diye sorarken şişenin tıpasını çıkardı ve bir gözünü kapatarak içine baktı. "Çiçekler," dedim. "Ve ayın bu gece gökyüzünde olmayan parçası. Onu da içine koydum." Başını kaldırdı. "Ben ayı zaten söyledim," dedi azıcık sitem ederek. "Öyleyse sadece çiçekler. Ve bir yusufçuğun sırtından aldığım parıltı. Aslında parıltıyı aydan olacaktım, ama bula bula mavi bir yusufçuğun parıltısını bulabildim. Şişeyi eğdirip bir yudum su içti. "Enfes," derken yüzüne düşen birkaç tel saçı geriye itti. (...)
Sayfa 396Kitabı okudu
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.