Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Birincisi, sorgulamadan vazgeçirilmemiz Çocuğun belli bir yaşa ulaşmasından sonra, ebeveynler ve diğer insanlar, (özellikle meşgullerse ve/veya cevabı bilmiyorlarsa) sosyal olarak uygun görünmeyen sorular karşısında (örneğin "Camın diğer tarafı nasıl görülüyor? Yapraklar neden yeşildir?") alakasız hissettirmeye ve sorgulayıcıyı caydırmaya meyillidirler. Eğitim kurumlarımız sorumlu oldukları bilgiyi (okuma, yazma, aritmetik, kültürel değer) zar zor verebilirler. Sorulan cevaplamak için çok az zaman vardır, bu yüz den sorular etkili bir şekilde sınırlandırılır. Birçoğu da, derslerine soru sorarak başlangıç yapan ve daha sonra bunların cevabını elde etmek için ne zaman tanıyan ne de teşvik edici bir tutum sergile- yen profesörlerdir. İkinci sebep ise çocuğun meraklı doğasının sosyalleştikçe kaybolmasıdır, en azından azalmasıdır, ka bu büyük bilgi oyunu ile ilgilidir. Büyüdükçe, akıllı olmanın iyi bir şey olduğunu öğreniriz. Zeki olmak çoğunlukla sahip olduğumuz bilgi miktarı ile ilişkilendirilir. Bir soru, bilmediğimiz veya anlamadığımız bir kabul ediştir. Bu nedenle kendimizi her şeyi bilemeyeceğimiz şüphesine açık bırakırız. Bu nedenle, bir sınıfta kafası karışık halde oturan öğrenciler görürüz, bu da yılda binlerce dolara mal olacak sorulmayan sorular demek oluyor. Kokteyl partilerinde anlamadıkları konuşmaları nazikçe dinleyen insanları ve teknik alanlarda çokça bilgi sahibi olan insanların anlamadığı jargonları dinliyoruz.
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.