Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Sonu beklenmedik, her satırını merakla okuduğum sanki kokuları ben de algılıyormuşum gibi hissettiğim bir kitaptı. Çok beğendim ve gerilimi hep hissettim. -SPOILER İÇERİR- Paris’te ismi Grenouille adlı bir kadın balıkçıların olduğu sokakta doğum yapıyordu. Kadının doğurduğu 5 çocuk ölmüştü. Sıra altıncıya geldiğinde kadın çocuğu doğurdu ve elinde bıçakla bayıldı. Ayıldığında ise çevresindeki insanlar elinde bıçakla ne yaptığını anlayamadı, bir ağlama sesi geldi ve çocuğu balıkçı masasının altında buldular. Polis kadını tutukladı çünkü çocuğunu ölüme terk edecekti. Ve diğer beş çocuğunu da bıçakla öldürmüştü. Çocuk Grenouille süt anne Jeanne Bussie’ye verilmişti. Bir hafta sonra süt anne çocuğu alıp papaz Terrier’ye gitti. Çocuğa bakmak istemiyordu, çünkü çocuk çok süt içiyordu. Hem de diğer çocuklar gibi kokmuyordu, resmen kokusuzdu. Çocuğun içine şeytan kaçtığını söylüyordu. Terrier, bunu hiç mantıklı bulmadı ama yine de süt anne çocuğa bakmak istemiyorsa yapacak bir şey yoktu, çocuğu ondan aldı. Papaz çocuğu sevmek için ona yaklaştı, çocuk sanki onu kokluyordu. Sanki burnuyla onu algılıyordu. Burnu göz görevini üstleniyor gibiydi. Terrier, geri çekilince çocuk ağlamaya başladı. Terrier ondan kurtulmaya karar verdi ve onu Bayan Gaillard’a bıraktı. Bayan Gaillard para karşılığı çocuklara bakıyordu. Bayan Gaillard, çocukken alnına bir darbe yemiş ve koku duyusunu yitirmişti. Orada bir sürü çocuk da vardı ve hiçbiri Grenouille’yi sevmiyordu hatta ondan korkuyorlardı. Grenouille, büyüdükçe her şeyi kokularına göre tanımaya başlamıştı. Okulda öğretmenin öğrettiği şeyleri anlamıyordu ama kokularına göre her şeyi tanıyordu. Bunu öğretmeni de fark etmişti. Çocuk, geleceği de görebiliyordu sanki birazdan karşıdan şu gelecek diyor ve o kişi geliyordu. Gaip’ten sesler mi duyuyordu? Bu çocukta bir uğursuzluk, gariplik vardı. Bundan dolayı Bayan Gaillard rahatsız oldu ve Grenouille’yi Bay Grimal’in yanına bıraktı. Bay Grimal, tabakhanede çalışıyordu. Onun çalıştığı yer derilerdeki etleri sıyırıyor, deri işlemekte kullanılacak zehirli sıvıları, boyaları hazırlıyor, yakıcı asitleri elde ediyordu. Çok tehlikeli bir yerdi, Bay Grimal, sert biriydi en ufak hatasında Grenouille’yi döveceği belliydi. Grenouille çok çalıştı ama iş zordu sonunda karakabarcığa yakalandı. Ama bir süre iyileşti, sadece izleri kaldı. Çok çalışıyordu ve iyileşmesi Bay Grimal için önemliydi. Ona izin vermeye başladı, şartları daha iyileşti. Grenouille, Paris’i gezmeye başladığında pek çok kokuyla da tanıştı. Hepsini keşfetmek için sabırsızlanıyordu. Bir gün gezerken çok hoş bir koku aldı, bu kokunun nereden geldiğini merak ediyordu. Kokunun izini sürdüğünde genç bir kızdan geldiğini anladı. Kız evin önünde tek başına çamaşır yıkıyordu. Grenouille bu kokuyu âdeta içine çekmek istiyordu. Kızı öldürdükten sonra tüm kokuyu keşfetti. Kızı öldürdüğünü umursamadı bile. Artık kendine yeni bir hayat amacı bulmuştu, o bu zamana kadarki en güzel kokuyu üretecekti. Grenouille’nin çalıştığı seri fabrikasının karşısında bir parfüm yeri vardı, sahibi de Baldini’ydi. Baldini’nin işleri iyi gitmiyordu, parfümleri satılmıyordu, yeni parfümler de üretemiyordu. Pelissier, parfüm konusunda çok iyiydi, hep onun parfümleri satılıyordu. Yeni bir parfüm daha üretmişti, Baldini bu parfümü kokladığında beğendi. Ama o parfümün eksik yanlarını ortaya çıkaracaktı, bu eksiklikleri tamamlayacaktı. Odasına kapandı. Uğraştı uğraştı ama yapamadı. İçine ne koymuştu, ne kadar koymuştu bilmiyordu. Parfümü fırlattı. Burayı satacaktı, daha fazla batmadan kendi satacak ve bu işi bırakacaktı. Onunla çalışan Chenier de yeni parfüm üretemeyeceğini biliyordu. Aslında herkes biliyordu. Bu düşünceler içindeyken kapısı çaldı. Gelen Grenouille’ydi. Oradan bir deri sipariş etmişti, onu getirmişti. Amacı o derinin üzerine parfüm sıkmaktı. Deri parfüm kokacaktı ama artık bir önemi yoktu. Nasıl olsa burayı kapatacaktı. Grenouille, onun deriyle parfümü buluşturmak istediğini biliyordu. Pelisser’in parfümünün kokusunu tanımıştı. Deriye bu kokuyu sıkmaması gerektiğini, bu kokunun kötü olduğunu söyledi. Ve Baldini’nin yanına işe girmek istediğini söyledi. Baldini, onu önce ciddiye almadı. Grenouille, Pelisser’in kokusunun aynısından ona yapacağını söyledi. Grenouille buna hiç inanmasa da ona izin verdi, nasıl olsa kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Grenouille, 5 dakika içinde kokunun aynısını yaptı. Baldini buna çok şaşırdı. Grenouille bu konudaki eksiklikleri gidermeyi teklif etti, Baldini düşünmek istedi. Aradan birkaç gün geçti, Baldini Grenouille’yi görmeye gitti ve ustasından yanında çalışması için izin istedi, bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Grenouille de çantası elinde hazır bekliyordu, Baldini’nin geleceğinden emindi. Daha sonra ise Bay Grimal öldü ve Grenouille tamamen Baldini’nin yanına geçti. Grenouille’nin parfüm yerine gelmesiyle satışlar düzelmişti, ürettikleri parfümler yok satıyordu. Bunları Baldini’nin ürettiğini sanıyordu herkes. Chenier bile bu durumu garipsememişti, zaten işle meşguldü, hesap kitapla ve müşterilerle o ilgileniyordu. Grenouille istese Baldini olmadan da bir sürü koku üretebilirdi ama onun amacı bu işin tekniğini ve araç gereçleri kullanmayı öğrenmekti. Ayrıca statüye ihtiyacı vardı yoksa onu kimse ciddiye almazdı. İşleri çabuk öğrendi, özellikle damıtma işini öğrenmeye çalışıyordu. Bir gün çok hastalandı, cildinde sivilce gibi yaralar çıkmaya başladı. Ateşlendi, yataklara düştü. Baldini ölecek diye çok korktu çünkü tam zengin olmak ve ünlenmek üzereyken Grenouille’nin ölmesini istemezdi. Yatakta yatarken ve kesin ölecek gözüyle bakılırken Grenouille, Baldini’ye damıtma dışında parfüm üretilip üretilemeyeceğini sordu. Baldini pek çok teknik sıraladı ve bunların Güney’de olduğunu söyledi. Ertesi gün Grenouille iyileşti. Elinde olsa hemen Güney’e giderdi ama kalfalık belgesine ihtiyacı vardı bu nedenle 3 yıl bekledi. Bu sürede Baldini yeni fabrika açtı, krallara özgü parfümler üretti. 3 yılın sonunda Grenouille’yi kalfalık belgesini vermeyi ve gitmesine izin vermeyi kabul etti. Ama şartları vardı. Paris’e bir daha dönmeyecekti, kokuları üretmeyecekti. Grenouille, hepsini kabul etti ve gitti. Geriye ürettiği parfümlerin formülleri kalmıştı. Baldini isterse bunları kullanabilirdi. Ama İngiltere ve Fransa arasında savaş çıkmıştı. Bu işlerini etkilerdi. O da kahramanca kokular üretmeyi düşünerek uyudu, bir daha da uyanamadı. Çünkü o gün Paris’teki tüm evleri yerle bir etmişlerdi ve Baldini öldü. Chenier ise durumu görünce sinir krizi geçirmişti. Grenouille, Güney’e gitti ve kimsenin olmadığı yerlerde yaşamaya karar verdi. Çünkü artık kokulara dayanamıyordu. Yaşamını tam 7 sene bir mağarada sürdürdü. Orada bir gün kendi kokusunun olmadığını fark etti. Ne yaparsa yapsın kendi kokusunu almıyordu. Oradan çıkmaya ve kendine ait bir koku üretmeye karar verdi.Sonunda oradan çıktı ve köylülerin arasına karıştı. Ama köylüler onu görünce korktular. O ise onlara biri tarafından kaçırıldığını bir mağarada getirilen yiyeceklerle yaşadığını anlattı. Marki onun bu hikâyesini beğendi ve onu konferanslara çıkarmaya başladı. Bu hikâye artık herkese anlatılıyordu. Grenouille’nin tipini de düzeltmişlerdi. Grenouille kendine ait bir koku üretti. Onu sıktı ve insanların arasına karıştı. Herkesin onun farkına vardığını fark etti. Eskiden sanki onu görmüyorlardı ama şimdi onu fark ediyorlar, yanından geçerken ona çarpmamaya dikkat ediyorlardı. Grenouille’nin ünü giderek yayılıyordu herkes 7 sene bir mağarada kalan bu adamın hikâyesini dinlemek istiyordu. Marki de bundan memnundu çünkü Grenouille’yi o hâlden çıkaran ve normal biri olarak görülmesini sağlayan oydu. İnsanlara hayat veren kişi olarak tanıtıyordu kendini, herkes de ondan şifa bulmak istiyordu. Bir gün Grenouille parfümünü sıkmadan ayrıldı o şehirden. Kokusu olmayınca kimse onu fark etmedi. Marki başta sinirlense de sonradan umursamadı çünkü ünü devam ediyordu. Bir gün çok yüksek bir dağa tırmanmaya gitti. Dağın tepesine ulaştığında orada gençleşecek ve öyle gelecekti, böyle planlamıştı. Ama böyle olmadı, gitti ve bir daha görülmedi. Grenouille, Grasse’ya gelmişti. Burası Kokuların Roması olarak biliniyordu. Pek çok parfümcü buradaydı. Grenouille burada parfüm üretmede yeni teknikler öğrenmek istiyordu. Grasse’yı dolaşmaya çıktı, bir bahçenin önüne geldiğinde hoşuna giden bir kokuyu fark etti. Bu koku daha önce öldürdüğü kızın kokusuna benziyordu. Kokunun sahibinin kim olduğuna baktığındaysa onun bir çocuk olduğunu gördü. Bu kokuya sahip olmak, kendi kokusu yapmak istiyordu. Biraz daha sabredecekti ve bunun bir yolunu bulacaktı. Kızın kokusuna sahip olsa bile kısa sürede yitireceğini biliyordu. Bunun için bir çözüm yolu bulmalıydı, o koku onun olmalıydı. Onun bu kararından sonra kızın ölüm haberi geldi. Saçları ve elbiseleri kesilip alınmış bir şekilde bulunmuştu. Kızın ölümünden sonra Grasse’da ölümler artmıştı. Hep güzel genç kızlar aynı şekilde öldürülüyordu. Halk da artık korku içindeydi, katil bulunamamıştı. Bir süre sonra cinayetler biraz durdu ve halk rahat bir nefes aldı. Katilin Grenoble’a gittiği söyleniyordu. Huzur bulamayan kişi ise Antonie Richis’ti. Onun Laure adında bir kızı vardı, ve Laure çok güzeldi. Daha 16 yaşındaydı, babası onun için çok endişeleniyordu. Onun evlenmesini istiyordu, kendisi zaten çok zengindi. Pek çok parfüm yerinin sahibiydi. Richis insanlara kızını da alıp Grenoble’a gittiğini söylemişti. Ama o başka bir yere gidecek orada kızını bir baronla evlendirecekti. Katil evli olmayan genç kızları öldürüyordu. Laure evlenirse onun dikkatini çekmeyeceğini düşünüyordu. Yola çıktılar ve bir handa kalıp mola verdiler, ertesi gün kızını evlendireceği yere gideceklerdi. Katilin kendi kızının peşine düşeceğini hissediyordu, çünkü kızı çok güzeldi ve katilin öldürdüğü kızların profiline uyuyordu. Grenouille ise 24 kızı öldürmüş ve kokularını almıştı. En son Laure’nin kokusunu alacaktı çünkü o en güzelleriydi. Ama Richis ve Laure’nin gittikleri haberini almıştı. Korumaya iki kere nereye gittiklerini sormuş ve Grenoble’a gittikleri bilgisini almıştı. Ama koku o yönden gelmiyordu ona, o da aldığı kokuyu takip etti. Onların bir handa olduklarını gördü, kendisi de ahırda yatmaya başladı. Richis handa Grenouille’den başka kimse olmadığımı öğrenmişti, Grenouille’nin kim olduğuna bakmak için ahıra girdi. Bu silik gencin kendisi için bir tehlike oluşturmayacağını düşünüyordu. Gece olunca Grenouille Laure’yi öldürdü ve kokusunu aldı. Sabah Richis kızının öldüğünü gördü. Kızının ölümü her yere yayılmıştı, handa kendilerinden ve ahırdaki gençten başka kimse olmadığı için de katilin o genç olduğunu anlamıştı. Bu silik gençle ilgili aklında pek özellik kalmamıştı sadece onun topalladığını hatırlıyordu. Katili her yerde aradılar, sonra korumanın aklına kendisine iki kere Richis’ın nereye gittiğini soran Grenouille geldi. Grenouille’yi yakaladılar, evini aradıklarında öldürdüğü kızların elbiselerini ve saçlarını buldular. Mahkemeye çıkarılıp neden yaptığı sorulunca sadece o kızlara ihtiyacı olduğunu söyledi, başka da bir şey söylemedi. Çarmıha gerilip idam edilecekti. Richis da bunu izlemek istiyordu. Grenouille herkesin önüne geldiğinde kimse onu öldürmek istemedi herkes ona hayran oldu. Bunun sebebi ise sonunda uğraştığı kokuyu üretip kullanmasıydı. Richis bile onu öldürmek istemedi herkes ona hayran oldu. Sarıldılar, sevdiler. Suçu onu işlemediğine inandılar hatta başka bir günah keçisi buldular. Grenouille’nin isteği olmuştu ama hiç mutlu olmadı. Çünkü insanların onu sevmesinden hiç memnun olmadığını anladı, o kendisini sevmiyordu. Bunca yıl nefretle beslenmişti, buna son verecekti. Paris’e gidecek ve orada ölecekti. Sevilmek istemiyordu yok olmak istiyordu. Paris’te bir mezarlığa gitti ve tüm parfümü üstüne sıktı. Orada bir grup insan vardı hepsi üzerine gelmişti. Onun yanında olmak, kokusunu içine çekmek istiyorlardı. Sonra orası kalabalık oldu, herkes kokuyu içine çekmek isterken Grenouille’nin kolunu bacağını koparmaya başladılar. Onu fark etmeden yemeye başlamışlardı. En son ise paramparça olan Grenouille öldü.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201921,8bin okunma
·
215 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.