Erol Göka'nın yazısı adeta bir uyarı niteliğinde gerçekten büyük bir sıkıntı bekliyor bizi, beş yıl önce bir katıldığımız tematik okuma kamplarından birinde karşıma çıkan makalede yazılanların genişletilmiş hali ve sıkıntı büyüyor erkekler her geçen gün boşa düşüyor erkek çocuklar erkek olmaktan suçlu hissederek büyüyor cinsiyet karmaşası her geçen gün malesef artıyor. Dursun Çiçeğin Buhara yazısı beni benden aldı sanırım pazartesi pasaportu çıkarıp ilk iş gönül coğrafyasına açılmaya çalışmak olacak. Dosya konusu iyilik olarak belirlenmiş. Deprem bölgesine yapılan iyiliklerin seçim sonuçlarına etki etmemesi üzerine yaptıkları yardımları haram ettigini söyleyen kifayetsizler üzerinden iyilik meselesi ele alınmış. Özellikle Mehmet Narlı ve Aziz Kağan Güneşin yazıları hem ibretlik hem de bölgedeki hissiyatı çok iyi yansıtıyor. Depremin ilk haftası orada hizmet etme imkanı nasip olmuş biri olarak şunu ifade edebilirim ki bizim gördüklerimizden içimiz acırken bizzat yaşamış ve birçok sıkıntıyı yaşamaya devam edenlerin halini anlamak çok güç ve ahkam kesmek de çok ayıp geliyor bana.. keyifli okumalar...