Gönderi

İlerlemeci Davut'un 'reis' kullanımındaki müstehziliği bilsem de, sürekli serdetmesini doğru bulmuyorum. Haramiye kırk defa müstağni dediğinizde, doymasa da doyduğunu düşünmeye başlıyor. Kanaatime göre en doğru hitap 'AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan' veya 'Erdoğan'. "Beş yıl kadar önce Sayın Reis’in Mecelle’den yaptığı bir alıntı siyasî İslam’dan beslenen çevrelerde küçük bir fırtına kopardı. Bana ilginç geldiği için kaydetmişim. Mecelle kuralı şöyleydi: 'Ezmânın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz.' Yani içtihat oluşturan hükümlerin ve yorumların zamanın koşullarına göre yenilenmesi gerekir. Sayın Reis, bu kuralı, Sosyal Doku Vakfı Başkanı’nın 'Kadınlar dayak yiyorlarsa şükretsinler' sözlerine tepki olarak hatırlatmış, 'Siz İslam’ın 14-15 asır önceki hükümlerini kalkıp da bugün uygulayamazsınız,” demişti. 'İslam’ın uygulanması yer, zaman ölçüsüyle değişiyor. Şimdi birçok hoca efendi beni tefe koyup çalacak, o ayrı mesele. Rabbim sizi tefe koymasın' (Oda tv. 09.03. 2018). Hoca efendiler Reis’i tefe koymuş olacaklar ki günümüzün MİT başkanı* ilahiyatçı İbrahim Kalın, hemen bir düzeltme yaparak, 'İçtihadi hükümler değişir fakat Kur’an ve Sünnet’in ortaya koyduğu hükümler sabittir,' dedi (agy). Aşağının radikalizmi ile yukarının pragmatizmi arasındaki çelişkiyi açığa vuran bu tartışma hemen unutuldu. Aşağısı İstanbul Sözleşmesi gibi konularda netice alarak ağırlığını hissettirmeyi, yukarıdan radikalizm beklemeyi sürdürdü. Yukarısı da aşağıya tavizler vererek, zaman zaman söylemine ruhâni bir çeşni katarak pragmatizmini sürdürdü. Türkiye’de siyasî İslam’ın bir kurallar piramidi şeklinde yapılandığını anlıyoruz. Ümmet olarak yeniden tarif edilen millet evreler hâlinde bu piramidin içine konuluyor. Tabanda her biri ayrı yorumları temel alan tarikat ve cemaatlerin kendi müritlerine dayattıkları sabit kurallar var. Yukarıya doğru çıkıldıkça bu kurallar biraz gevşiyor. Piramidin orta seviyelerinde kültürel bir direnç var. Bu direnç her seviyede verilen dinî eğitimle, okullara ve hastanelere sevk edilen imamlar ordusuyla ve yüzde 95’i iktidarın borazanı olan medya aracılığıyla kırılmaya çalışılıyor. Başka deyişle orta kesim sürekli aşağıya, piramidin tabanına doğru itiliyor. Tabanın büyük bölümüne 7. yüzyıl hâkim, yukarıya doğru çıkıldıkça, Emile Zola’nın 19. yüzyılı ve 20. yüzyılın can çekişmekte olan modernizmi yer alıyor. Piramidin en tepesinde, yönetici seçkinler katında ise tam bir serbestlik var. Bu katta ezmâ tagayyür ettikçe, yani zamanlar değiştikçe, ahkâm da tagayyür ediyor, yani hükümler değişiyor. Mesela faizle ilgili nass enflasyonu ve dövizi fırlatıp yurttaşı açlığa itince, Maliye Bakanı Şimşek’in ağzından 'rasyonel zemine döneceğiz' diyerek hederodoksiyi terk edip ortodoksiye dönebiliyor, maliyeyi ve Merkez Bankası’nı anında küresel finans baronlarının yönetimine bırakabiliyor. “Kabullendik,” diyor, kendisi farklı düşünse de Maliye ve Merkez Bankası’nın işine karışmayacağını söylüyor. Başarırlarsa sahiplenecek, beceremezlerse kovacak. Ağır bir bedele yol açtıklarında ben yapmadım onlar yaptı diyerek yola devam edecek. “Hep muzaffer daima” olarak duruma nezaret edecek, 80 milyonun hayatını şahsının deneme tahtası olarak kullanacak..." Yavuz Alogan *MİT'in müsteşarı olur, başkanı olmaz.
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.