Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tarihi bozmak için yapılanları bir zamanlar üniversitelerimizde okutulan, Dr. İlter Turan'ın kaleme aldığı bir ki taptan aktarayım: 1. Türk Devleti, kanunlarla islahat yapmak yerine, din esaslarına dayanmayan Batı devletleri kanunlarını doğrudan kabul ederek, dinin siyasi hayat üzerindeki etkisini bertaraf etme yoluna gitti. Bu suretle siyasî hayat üzerinde büyük nüfuz sahibi olan din âlimleri [ulema) sınıfının da otorite kaynağını ortadan kaldırdı. Kanunların halk tarafindan benimsenmesi için, bu kanunların şu veya bu ülkeden aktarıldığı üzerinde durulmadı, kamuoyuna "uygar ül kelerin kanunları" diye takdim edildi. 2. Milli devlet, tekkeleri kapatarak ve tarikat faaliyet- lerini yasaklayarak, bölücü ve devlet otoritesini zayıflatıcı niteliklerini asgariye indirmeye çalıştı. 3. Memlekette kullanılan kıyafetlerin Batı memleketle- rinde kullanılanlardan ayrı oluşu, Batılılaşma çabasında olan bir toplumun bu yolu benimsemesine psikolojik bir engel teşkil ediyordu. Ayrıca Batı âdetlerini benimsemiş ay- dınların Avrupalı kıyafetlerle gezmeleri yanında gelenek- sel kostümlerin kullanılışı, zaten mevcut olan halk ayırımını kuvvetlendirici ve görülebilir şekle sokacak nite- lik-teydi. Millî devlet, sosyal ayırımları görünebilir ve sembolik şekilde ifade eden kıyafetlerin giyilmesini yasaklayarak, yerlerine herkesçe giyilebilecek kıyafetlerin giyilmesini sağ- lamaya çalışarak, bu ayırımların zayıflamasına çalışmıştır. 4. Millî devrimin bir amacı, Türkiye'yi Asya ve Arap kültüründen çıkararak Batı kültürüne mâl etmekti. Sosyal ve siyasî hayatın her yönüne nüfuz etmiş olan dini bu yerinden çıkararak birey [fert] ile Tanrı arasında bir olay yapmak, Arap kültüründen çıkmanın başlangıcını teşkil ediyordu. Bunu gerçekleştirmek, dinin toplumsal kurumlarını ve görüntülerinin bir kısmını ortadan kaldırmakla mümkün olabilirdi. Devrimlerin izlediği yol da bu oldu. Ancak din gibi, hislere hitap eden bir kurumun zayıflaması, bir "his boşluğu" meydana getiriyordu. Bu boşluğu doldurmak veya diğer bir deyimle "bireysel" hislerin toplumsal hareketler şeklinde ifade edilmesini sağlamak için, milli hislerin geliştirilmesine, milliyetçiliğin yayılmasına çalışıldı. Mustafa Kemal'in kişiliğine yönelen bağlılık, sultan ve halifeye duyulanın yerini aldı. Milleti yüceltmek emel ise hiç olmazsa aydınlara erişilmesi güç, kendilerini vermelerini gerektiren bir ideal verdi. İhdas edilen millî bayramlar, düzenlenen törenler, dinî tören ve bayramlarda duyulan hislerin milli günlerde de duyulmasını sağlamaya çalıştı ve bunda başarıya ulaştı. (Dr. İlter Turan, Cumhuriyet Tarihimiz, s. 82-83). Şimdi hepimizi uzun uzun düşündüreceğine inandı- ğım konuya geçelim. Aynı ders kitabından aktarıyorum: Arap harflerini kullanmanın doğurduğu güçlükler mil- liyetçilerce düşünülürken, Sovyetler Birliği'ndeki Türk cumhuriyetlerinde Arap yazısı yerine Lâtin harfleri kabul edildi. Değişikliğin amacı Sovyet Türklerini kültürel bakımdan Türkiye'den ve dinî bağları olan Araplardan ayırmak olmasına rağmen, milliyetçi kadroya Lâtin harflerinin Türkçe için çok daha uygun olacağını gösterdi. H. Ritter şöyle diyor: "Lâtin yazısından beş defa kısa ve harikulâde müsait olan Arap yazısı okuma yazmayı kolaylaştırdığı için İslâm âlimleri sayısız eser vermiştir." (Classicisme et Declin culturel dans l'histoire de Islâm, Paris 1957, s. 178-179). Prof. Osman Turan da aynı konuda şu görüşleri dillendiriyor: "Gerçekten İslâm harfleri şakulî, ufkî ve inkinaî olduğundan onunla bir metnin yazılması ve okunması, zaman ve emek tasarrufu sağlar; Latin harfleri gibi sadece ufkî ve uzun olmadığı için muhakeme mana üzerinde toplanır; Latin harfleriyle yazılı bir kelime incelenirken, eski yazı ile bir bakışta bir cümle okunur, hatta bir sahifenin muhtevasına nüfuz edilir... Mimaride büyük selatin camileri ve kervansaraylar, musikide Dede Efendiler ne ise, yazı sanat eserleri ile tuğralı fermanlar da aynı ince ve yüce ruhun tecellileridir." (Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi)"
Sayfa 159Kitabı okudu
·
229 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.