Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

330 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Dikkat efendim, spoiler vardır!!! Polisiye değil AŞK!!!
Aslında daha önceki yazılarımda da spoiler vardı ancak belirtmenin bu denli önemli olduğunu yeni fark edebildim kusura bakmayınız. Bazı okur arkadaşlarımız bu konuda hassas sanırsam. Artık ben de bu ibareyi koymaya karar verdim. Bir inceleme yazmadan önce diğer incelmelerini okumaya çalıştım ve yazı dilinin basit olmasının çok eleştirildiğini gördüm ancak bu benim için eleştirilecek bir şey değil çünkü her insanın bir okuma ve yazma tarzı vardır ve bana göre en süslü en iyidir en basit en kötüsüdür gibi bir çizgi yok. Bu biraz alıcı satıcı meselesi. Çok çok ağır dili olan insanları çoğu zaman gerçekten anlamadan anladığımızı zannederek okuyoruz ama bu yüzden onlara kızamayız. Aynı şeyi basit dilde yazan kişiler için de böyle düşünüyorum. Herkesin bir tarzı vardır ve bunları genel bir iyiye kötüye yerleştiremeyiz bana göre ancak tabi ki kişisel fikirlerimizi söyleyebiliriz. Ancak benim eleştireceğim bir kısım kitabın bana saçma gelen bahanelerle uzatılması ve gazeteci ile Mehmet'in arasında mantıksız bağ oldu. Birazcık önemsenmemiş gibi hissettim ancak yine de bunları bende kitabın asıl konusunu kaybetmeme neden olması. Sayfa sayısına bakacak soluk almadan bir oturuşta nefessiz bitirdiğim bu kitabın incelemesini çok büyük bir zevkle yayınlayacağım. Dün ben adeta bir kitabı yedim. Tadını damağımda kalbimde ve zihnimin en kıvrımlı yerlerinde hissettim. Herkese oturup harika bir kitap okudum diye anlatmaya başladım. Ah o çarpıcı son... Zülfü Livaneli anlatımı ve dili diye bir şey var. Hem çok ağır bir dil kullanmadan yazanlara benzetebileceğiniz hem de biraz ilerleyince hayır bu farklı diyeceğiniz. Kitabın dili ve anlatımı için gerçekten söyleyebilirim ki soluksuz okudum. En güzel imgeler bile yumuşatılmış, kitabın sayfaları adeta akıyor. Tabi ki bunda içeriğin de etkisini yok sayamayız. Olaylar merak uyandırarak ilerlerken yapı da uyumlu tutulduğu için zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorsunuz. Ayrıca bu kitapta beni çok mutlu eden bir ayrıntı vardı. Felsefeye yenice merak sarmaya başlayıp öğrenmeye çalışsam da tabi ki filozofları hepsini ya da çoğunluğunu düşünceleriyle tamamen özümseyebildiğim söylenemez. Ve böyle kitaplarda filozoflara ya da sözlerine atıfta bulunup açıklama içermediğinde ben üzülüyorum açıkçası. Çünkü yazan kişi kadar donanıma sahip olmadığımı fark ediyor onun gibi hikayeyi temellendiremeyeceğimi düşünüp aslında hikayenin özünü kaçıracakmışım gibi hissediyorum. Ancak Livaneli bana bunu yaşatmadı. Kullandığı her felsefenin açıklamasını yaparak gönderdiği her okun tam yerine gitmesini isteyerek bana da yardımcı olmuş ve bilgilendirmiş oldu. Onun sayesinde ben de büyük bir keyif aldım. Kitabımızın içeriğine gelince, çok ayrıntıya inmeyeceğim aslında Ahmet ve Mehmet kardeşlerden Ahmet olanın ağzından okuyoruz ilk başta hikayeyi. Ahmet'in köyünde bir cinayet işlenmesiyle bir gazeteci Ahmetle tanışarak onun hikayesini dinlemeye başlıyor. Ahmet'e göre onun hayatının en önemli hikayesi kardeşi Mehmet'in hikayesi. Mehmet'e dair çok acıklı bir aşk hikayesi dinliyoruz Ahmet'ten. Kardeşi Mehmet'in hikayesi onu öylesine etkiliyor ki o da kendini aşka kapatıyor duygulara kapatıyor ve hatta kimseye dokunmadan yaşamaya devam ediyor. Ancak bir gün köpeği Kerberos'un kulübesinde bir kolye buluyor ve bunun öldürülen kadına ait olduğunu görüyor. Aslında bu kolyeyi gördüğü an onun kafasında her şey netleşiyor ancak (fikrimce) aşkı ve yıllardır kaçtığı o duyguları bir kez daha hissedip öyle gitmek istiyor. Hikayenin bu noktadan sonrası tam bir ters köşe. Ahmet gazeteci kıza aşık olduğunu fark ettiğinde ise evinde ölü bulunuyor ve bir sürü gerçek ortaya çıkıyor... Aslında konu aşk olunca üstüne söyleyecek neredeyse hiçbir sözüm kalmıyor. Öyle bir aşk ki anlatılan seneler geçse de bitmemiş. Sevdiğini öldürememiş ama kendini ölü birinin yerine koymuş, öyle bir sadakat ki hissettirilen bir daha hiç kimseye dokunulmamış. hem de öylesine aşık ki aşkın kendisinde yeniden bunu hissettiğinde tüm hücreleri tekrar davet ediyor o duyguları içerisinde ve belki de senelerce o uzak durduğu tüm duygular öylesine saldırıyor ki ona ancak ölümle susturabiliyor kendini. Kendisi de söylüyor aslında en başında, hem de defalarca. Her kötülüğün sorumlusu aşk her şey aşkla... Bilemiyorum, aslında ne denir pek onu da bilemiyorum. Herkes okumalı böylesine güzel kitapları. Aşkla kalın, ama aşkla delirmeden kalın.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105bin okunma
·
7,2bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
A♡ okurunun profil resmi
İnceleme güzel olmuş final tam bir ters köşeydi, ben hâlâ Mehmet'in Ahmet'e 'iyi ki adın Mehmet değilmiş, yoksa hayatın kaymıştı" dediği kısmı unutamıyorum. 🥲
Büşra kurtuluş okurunun profil resmi
Sanırım hikayeyi ben de pek unutamayacağım...
Şüko okurunun profil resmi
Oooowww her şey ortaya çıkılarak yazmışsın . Hiç okumayanlar için bu incelemeyi sonra okumaları gerektiğini söylemek isterim🙊🙊 Spoiler fazlasıyla mevcut 👌👌 Ayrıca kitabı okuyan biri olarak incelemenizi çok beğendim( spoiler kısmı hariç) Finali tam ters köşe etkisi yapmıştı bende 👍
Büşra kurtuluş okurunun profil resmi
aslında bu kadar yazsam mı yazmasam mı bilemedim çıkarmalı mıyım acaba diye düşünüyorum ancak içimden yazmak geldi ve teşekkür ederim :))
4 sonraki yanıtı göster
Özgür Köktürk okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme okudum, teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.