Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

277 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Hey Gidi İstanbul İncelemesi
Bir insan bulunduğu şehrin hiç yaşamadığı, görmediği bir dönemini özlüyor olması normal midir? Açıkçası tüm kitap boyunca benim yaşadığım duygu buydu: Eski İstanbul’a özlem. Zira eski İstanbul demek; huzur demek, zarafet, nezaket, yeşilin ve mavinin iç içe olması demek. 126 çeşit balığın Marmara’da yaşaması demek, dutun Mecidiyeköy’de (artık tek bir dut ağacı kalmadı), enginarın Bayrampaşa’da, ceviz ’in Şehremini’de yetişmesi demek. Adeta bir manav reyonu gibi rengarenk olması demek İstanbul semtlerinin. İnsanların bir İstanbul kültürüyle yetişip birbirinden nazik, kibar ve dürüst olması demek. Çocukların yüzmeyi Haliç’te öğrenmesi, ustalıklarını ise Boğaz’da sergilemesi demek. Aynı zamanda adap demek. Her gidilen mekânda parasına göre değil karakterine göre davranılması demek. Nereye gitti bu güzel şehir? Ne zaman bozulmaya başladı her şey? Bu sorunun cevabı basit: DP iktidarının İstanbul’u bir şantiye alanına çevirmesi ile başladı. Önce makinalar girdi İstanbul’un tarihi sokaklarına sonrasında ise Anadolu’dan gelen bir sürü insan. İstanbul’a saygısı olmayan, sadece onu sömürmeye gelen insanlar. Adeta bir büyük köye dönüştürülmüş İstanbul yavaş yavaş. Eskiden bereketli tarlalar olan yerler bir bir semtlere dönüşmüş. Kurulan her yeni fabrika biraz daha kirletmiş eşsiz Marmara’yı. Ne denizde balık ne toprakta mahsul ne de şehirde İstanbullu kalmış. Rahmetli İslam Çupi’nin bu durum karşısındaki veryansınına bakar mısınız? Canım İstanbul niye açıldı ki bütün Türkiye’ye…S.256 İstanbul’un şehir olarak taşranın çöp tenekesine döndüğüne yanarım. Hem de en çok…S.83 Yavaş yavaş öldürülmüş İstanbul. Ne ruhu kalmış ne güzelliği. Eskinin dillere destan güzel aktrisleri gibi İstanbul da mazisi ile teselli bulan bir şehir haline gelmiş maalesef.
İslam Çupi
İslam Çupi
haklı veryansınına aşağıdaki şekilde devam ediyor: İstanbul’la birlikte, eski İstanbullular da ölüyor, hatta benim çocukluk ve ilk gençliğimin meslekleri de. S.37
İslam Çupi
İslam Çupi
’nin İstanbul’un bu denli bozulması ve hatta yozlaştırılması; kara insanlarının bir deniz insanı olan İstanbullular’dan intikam alması olarak nitelendiriyor durumu. Haklı olarak canı çok yanmış
İslam Çupi
İslam Çupi
’nin, yaşadağı şehrin her an daha da bozulması karşısında. Bir köy çöplüğü benzetmesi var ki haksız da sayılmaz. Kitap İstanbul’umuzun kaybettiklerini anlattıkça hüzünleniyor insan. Ama eminim çok az insan
İslam Çupi
İslam Çupi
kadar hüzünlenmiştir. Her sayfada bu hüzün ile karşılaşıyorsunuz. İnsanlar gibi şehirlerin de sonbaharları vardır. S.107 Ağlayanı olmayan büyük bir ölüdür İstanbul şimdi. S.112 Her ağaç devrilişinde, İstanbul’da sanki yeni bir kurban kesiliyormuşçasına ağladım ben. S.256 Marmara Denizi için ayrı dertlenmiştir
İslam Çupi
İslam Çupi
. Dünyanın en güzel suyu olarak nitelendirdiği Marmara’nın her gün daha da kirlenmesi karşısında üzüntüden perişan hale gelmiştir. Yarım asırdır vücudumu devamlı ıslattığım o yer, önündeki “Girilmez” levhası ile bir su mezarlığıdır şimdilerde. S.32
İslam Çupi
İslam Çupi
2001 yılında aramızdan ayrıldı. Özellikle Türk spor basını için çok önemli bir isimdi. Ama bir taraftan da şanslı kendisi. Zira İstanbul’u İstanbul yapan son değerler de 2001 sonrasında yok olmaya başladı. İstanbul’un bir Ortadoğu şehrine döndüğünü görmedi, Marmara’nın müsilajlı halini de…Kuzey Ormanlarının yok oluşuna da şahit olmadı. Görseydi kahrolurdu eminim.
İslam Çupi
İslam Çupi
bizi öyle bir anılar denizine götürüyor ki etkilenmemek elde değil.
Hey Gidi İstanbul
Hey Gidi İstanbul
u okuyunca, kitapta bahsedilen şehirde mi yaşıyorum diye tereddütte bile düştüm. İstanbul’un eski güzelliğine bir de
İslam Çupi
İslam Çupi
nin harika anlatımı eklenince tadından yenmez bir kitap çıkıyor ortaya. Ancak bir İstanbullu olarak kaybettiğimiz değerleri okuyunca İstanbul’a azcık saygınız varsa siz de üzüleceksiniz. Üzülmemek elde değil. Biraz da kendi görüşlerime yer vermek istiyorum inceleme haricinde. Çünkü İstanbul’un bu içler acısı haline üzülenlerden biri de benim. Kafamdaki en önemli soru şu: Nedir İstanbul’un en büyük sıkıntısı? Bence cevabı budur: İstanbul’da yaşayanlar İstanbul’u sevmemekte. Ona düşman gibi davranmaktadırlar. Her sıkıntılarının kaynağını İstanbul olarak görmektedir büyük bir güruh. Ama İstanbul’un bir suçu yok ki. O çağırmadı sizi kendine. O sizi sokmadı ekonomik sıkıntılar içine. Sosyal olarak geri kalmanızın sebebi de İstanbul değil. İstanbul, Türkiye’nin yaşadığı tüm sıkıntıların cefasını kendi üstüne alan, sonunda tüm güzelliklerini feda etmek zorunda kalan bir şehirdir. Her gelen iktidar, bir rant kapısı olarak görmüşlerdir bu şehir. Kendilerinden önce greyderleri, kepçeleri, kamyonları sokmuşlardır İstanbul’a. Güya vatandaşa hizmet adı altında ne kadar güzelliği varsa yok edilmiştir bu şehrin. İstanbul’da yaşayan herhangi biri hiçbir şey bilmez İstanbulla ilgili. Ne tarihini bilir, ne coğrafyasını…Tarihi yerlerinin hiçbirini gezmemiştir. Sadece yoldan geçerken görmüştür asırlık binaları, camileri…Ben İstanbul’u çok seviyorum dediklerine inanmayın…Bir marka olarak severler İstanbul’u aynı Gucci, Armani ya da Les Benjamins’i sevdikleri gibi. Tek bir fidan dikmişler midir İstanbul’a? Tek bir faydaları dokunmuş mudur bu kadim şehre? Biz İstanbul’u hak etmedik. Yazık ettik, çok yazık ettik bu şehre…
Hey Gidi İstanbul
Hey Gidi İstanbulİslam Çupi · Türkiye İş Bankası · 202314 okunma
·
150 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.