Ölümlü aleviyle sarar aydınlık seni.
Yaslanırsın düşünceli, solgun, acılı
o çevrende fır dönen
eski sarmallarına akşam alacasının.
Ey sevdiğim, suskunum,
bu ölüler saati ıssızlığında yapyalnız
ve ateşin yaşamlarıyla dolu,
saf mirasçısı yokolup giden günün.
Güneşten bir salkım düşer karanlık giysine.
Gecenin büyük kökleri
fışkırır birdenbire ruhundan
ve sende gizli ne varsa döner dışarı,
bir soluk, bir mavi halk
yepyeni doğar senden.