Savaşın başlangıcında, denizaltı denilen yeni silah sistemine pek az stratejist ilgi gösterdi. Örneğin Almanya'nan savaş başladığında düşük nitelikli ve sadece 18 denizaltısı mevcuttu. Denizaltıya herhangi bir önem atfeden stratejistler onun başat rolünün düşman savaş gemilerini vurmak olduğunu düşünmüş ve şüphesiz, bir Alman denizaltısı 22 Eylül 1914'te üç İngiliz zırhlı kruvazörünü batırarak erken bir başarı kaydetmişti Alman su üstü gemilerinin denizlerden temizlenmesinin ardından, başta Tirpitz olmak üzere daha fazla deniz stratejisti, Müttefiklerin değerli nakliye gemileri ve Britanya ticaretini vurmak için U-botlara yöneldi. Fakat savaş hukuku Almanların aleyhineydi Denizaltılar gizlilikleri sayesinde başarılı olabilen kırılgan vasıtalardı. Uluslararası hukuk savaş gemilerinin bir ticaret gemisini batırmadan önce onu durdurup, mürettebat için gerekli düzenlemeleri yapması gerektiriyordu Almanlar başlangıçta bu mevzuata riayet ettilerse de, özellikle de Q-gemilerinden olmak üzere kendilerini Müttefik saldırılarına oldukça açık buldular. Nitekim Tirpitz, ticaret gemilerinin ikaz edilmeksizin batırılacağı sınırsız denizaltı harekâtının savunucusu oldu.