Ruslar için etkileyici toprak kazanımlarıyla sonuçlanmakla birlikte Brusilov Taarruzu'nun bedeli ağır oldu. Almanlar 350.000, Avusturyalılar ise yaklaşık 750.000 zayiat vermişti. Fakat Ruslar harekât boyunca bir milyonun üzerinde adam kaybetti. Bu gibi kayıplar Rus halkının üzerinde sırtlanamaz bir yük oluşturuyordu. Buna ilaveten, Rus ekonomisinin zayıflığı etkilerini göstermeye başlamıştı. Savaş nedeniyle gücünün sonuna yaklaşan ekonomi tökezliyor ve Rusya'da birtakım kıtlıklara neden oluyordu.
Tannenberg ve Mazurya Gölleri'ndeki ikiz muharebeler tarihin en belirleyici muharebeleri arasında sayılır. Küçük bir Alman kuvveti, iki devasa Rus ordusunu çembere almış ve ikisini de yok etmişti.
Kraliyet Donanması'nın bazı subayları Jellicoe'nun savunma odaklı bir strateji izleme kararının kendilerini mecbur ettiği eylemsizlikten rahatsızdı. Bu subaylardan biri olan Harwich'de demirli kruvazör zor gücünün komutanı Komodor Reginald Tyrwhitt, bir taarruz planı hazırladı Tyrwhitt, Wilhelmshaven yakınlarında Heligoland Körfezi'nde devriye gezen Alman muhriplerinin bunu belirli bir çizelge dahilinde yaptıklarını fark etmişti. Tyrwhitt, Kraliyet Donanması bunu değerlendirerek bu küçük devriyelerden birini vurmasını teklif etti Jellicoe bu teklifi isteksizce onayladı ve hatta Beatty'nin kruvazör filosunun da taarruz gücüne ilave etti Kraliyet Donanması 28 Ağustos 1914'te toplarını ateşledi. İngilizlerin isabetli atışları. Açık Deniz Filosu takviyelerini bölgeye yetiştirebilene kadar iki Alman gemisini hızla sulara gömdü. Öğleden sonra dengeler değişmiş ve Beatty'nin hatırı sayılır gücü çarpmaya girerken Tyrwhitt ise geri çekilmek durumunda kalmış Bölgeye daha çok gemi akın ettikçe muharebe oldukça karmaşık bir hal aldı. Britanya gemileri birkaç kez kazayla birbirlerine ateş açmanın eşiğinden döndü. Heligoland Körfezi Muharebesi Almanlara üç kruvazör, bir muhrip ve 1.200 denizciye mal olurken, muzaffer İngilizler ise yalnızca 35 kayıp verdi.
Müttefiklerdeki komuta değişikliği günü kurtarmaya yardımcı oldu. Foch ufak bir gecikmenin ardından Fransız takviyelerini kriz bölgesine sevk etti. Müttefikleri tarafından desteklenen BEF'in kararlı duruşuyla Ludendorff 29 Nisan'da taarruzu sonlandırmak durumunda kaldı. Almanlar, Michael Harekâtı'ndaki gibi Lys taarruzunda da herhangi bir stratejik kazanım elde edememiş ve 100.000 kayıp karşılığında yalnızca Müttefik hatları içinde zayıf bir çıkıntı oluşturmuştu.
Savaşın başlangıcında, denizaltı denilen yeni silah sistemine pek az stratejist ilgi gösterdi. Örneğin Almanya'nan savaş başladığında düşük nitelikli ve sadece 18 denizaltısı mevcuttu. Denizaltıya herhangi bir önem atfeden stratejistler onun başat rolünün düşman savaş gemilerini vurmak olduğunu düşünmüş ve şüphesiz, bir Alman denizaltısı 22 Eylül 1914'te üç İngiliz zırhlı kruvazörünü batırarak erken bir başarı kaydetmişti Alman su üstü gemilerinin denizlerden temizlenmesinin ardından, başta Tirpitz olmak üzere daha fazla deniz stratejisti, Müttefiklerin değerli nakliye gemileri ve Britanya ticaretini vurmak için U-botlara yöneldi. Fakat savaş hukuku Almanların aleyhineydi Denizaltılar gizlilikleri sayesinde başarılı olabilen kırılgan vasıtalardı. Uluslararası hukuk savaş gemilerinin bir ticaret gemisini batırmadan önce onu durdurup, mürettebat için gerekli düzenlemeleri yapması gerektiriyordu Almanlar başlangıçta bu mevzuata riayet ettilerse de, özellikle de Q-gemilerinden olmak üzere kendilerini Müttefik saldırılarına oldukça açık buldular. Nitekim Tirpitz, ticaret gemilerinin ikaz edilmeksizin batırılacağı sınırsız denizaltı harekâtının savunucusu oldu.
Neden mi sürekli Türk diyoruz iyi oku ar*p piçi seni!
“Bir Arap isyanının Türklere yaratabileceği sorunu fark eden İngilizler, Hüseyin'e Arap bağımsızlığı için desteklerini sundu. İngilizlerin teklifi, Hüseyin'in 5 Haziran 1916'da Arap isyanını başlatmasıyla sonuçlandı. İttifak Devletleri'ne karşı bir başka cephe daha
Konu din ya da ırk mı sizce şu an? israili savunmuyormuş... israili savunmuyorsun ama onu destekleyen bir ülkeyi savunabiliyorsun.
Ortada bir katliam var... Binlerce insan yaralandı, yüzlercesi şehit oldu. Ama siz hala türk türk diye ortalıkta geziniyorsunuz. Keşke türk olmadan önce insan olmaya çalışsaydınız...
"Gaz Saldırılarına karşı korunma yöntemleri başlangıçta ilkel ve yetersizdi. Argyll and Sutherland Highlanders alayı askerleri, 3 Mayıs 1915'te hizmete alınan en güncel savunma ekipmanlarıyla, yani gözleri koruması için verilen gözlükler ile ciğerleri koruması gayesiyle dağıtılan -genellikle idrara bulanmış- bezlerle."
Kitap 1. Dünya savaşıyla ilgili harika bir kitap Selçuk Uygur çevirisi bu kitabı fazla bilinmiyor ama güzel bir kitap tam koleksiyonluk baskısı yapılmıyor kitap fazla detaya girmeden savaşı anlatıyor ancak osmanlı'dan fazla bahsetmiyor kısaca Çanakkale savaşına değiniyor ve Irak cephesi ile Filistin cephesindeki savaşlara çok az değiniyor genellikle Almanya ile Fransa ve İngiltere arasında olan savaşların üzerinde çok duruyor zengin bir görsel içeriğe sahip tavsiye ederim alın kütüphanenizde bulunsun yakında bu kitap bulunmayacak basılmıyor malesef.
Bu kadar fotoğraf, harita ve çizimi barındıran bir kitabı daha önce okuduğumu hatırlamıyorum. Kitap çok hoşuma gitti.
Kitap askeri tarih literatüründe hazınmış. Siyasi tarih yok denecek kadar az. Savaşa giriş sürecinden sonuna kadar tüm cepheler ve muharebeler verilmiş. Hemen hemen her sayfada fotoğraf mevcut. Sayfa kenarlarında bilgi kutucukları verilmiş. Muharebelerde kullanılan silah, gemi, uçak, tank gibi araç-gereçlerin fotoğrafları ve teknik bilgileri sayfalarda verilmiş. Kısaca konu okuyucuya aktarılırken, konunun daha iyi anlaşılması için tüm imkanlar sağlanmış.
Birinci Dünya Savaşı hakkında okuma yapanlar veya yapmayı düşünenlerin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken bir eser.
Tarih okumalarını severim. II. Dünya Savaşı her zaman daha çok ilgimi çekmiştir. Kronik yayımladığından beri radarımda olan kitaplardı I. ve II. Dünya Savaşı. Fotoğraflı oluşu beni heyecanlandırdı. Bu sebeple çok motivasyonlu ve heyecanlı başladım. Ve gerçekten hoşuma gitti. Savaşı, zorluğu anlattığı kadar kavramları, kişileri de anlatarak ilerliyor. Genel çıkarımlar çok iyiydi. Bana daha çok hitap etti bu sebeple. Savaş sonrasına da değinmesi çok ilgi çekiciydi. Kadınlara seçme seçilim hakkı verilmesi, iş hayatına atılımları, ırkçılık gibi. Orta düzeyde bilgim olmasına rağmen okurken çok keyif aldım ve gözden kaçırdığım yerler olduğunu da fark ettim.
Fotoğraflar ve haritalar ise savaşın gerçekliğini yüzümüze çarpıyor. Umutlu genç, yaşlı birçok insanla başlayan savaş ve siperlere yığılmış askerlerle son buluyor.
Devletler, politikalar ve savaşlar kadar çarpıcı ve zor oluşumlar yoktur bence. Ve bu oluşumların temeli hep insanlar, askerliğe zorlanan halk.
Batı Cephesi ise acısıyla hep kendini belli etti kitap boyu.
Askerlerden anılara değinmeleri de diğer bir artısı. Savaş bölgeleri ve zorluğu onların ağzından dinliyoruz bir-iki kere. Savaş bitiminden sonra müttefik, itilaf demeden askerlerin birbirine sarılmasından da bahsedilmesi vurucu kısımlardan biriydi.
Yazar kadar çevirmen de çok önemli. Oldukça beğendim. Kitabın dili kuvvetli ve belgesel tadındayken, çevirmenin katkıları da tuzu biberi olmuş. :)
Sadece, gökyüzü savaşları kısmı beni biraz sıktı. O da sanırım benim ilgimi çekmediğinden.