“Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor.”
Tam da bu satırları okurken kitap bir ayna görevi görüyor. Nitekim hepimizde böyle sallantılar,gelgitler mevcuttur. Okudukça anlıyor,anladıkça sorguluyor,sorguladıkça gerçeği yaşıyor hale geliyoruz. Olur olmadık bir soru canlanıyor zihinde;Acaba ben bu kitapta kim olarak yaşıyorum?