Romain Gary (Emile Ajar) 1914, Litvanya doğumlu. On dört yaşında Fransa'ya geldi, hukuk öğrenimi gördü, 1940 yılında 'Fransa'ya Özgürlük' ekibine ve savaşa katıldı. Fransa'nın 2. Dünya Savaşı'ndaki kahramanlarından biriydi, Legion d'Honneur nişanına layık görüldü. Yazarlığı yanında diplomatlık yaptı. İlk romanı Avrupa Eğitimi dışişleri bakanlığında çalışmaya başlamasıyla aynı zamanda yayınlandı. Onca Yoksulluk Varken' de olduğu gibi 'Emile Ajar' takma adıyla da kitaplar yazdı ve her iki kimliğiyle iki ayrı Goncourt Ödülü sahibi oldu. Eşi ünlü Fransız oyuncu Jean Seberg'in 1970'deki trajik ölümünün ardından 1980'de kendi eliyle hayatına son verdi...
Emile Ajar ya da Romain Gary bu kurgu roman için Goncourt Ödülünü almıştır. Romain Gary pek bilinen bir isim değildi, daha sonra isim değiştirerek bir daha ödül almıştır :))) Bir Nazi toplama kampından fillerin özgürlüğüne uzanan Morel'in, katliamı durdurmak amacıyla Afrika'ya varan hikâyesi. Konu -fillerin fildişleri için kasıtlı ve acımasızca avlanıp öldürülmesi- tasvir ettiği karakterlerle de etkileyici bir şekilde yön vermiştir kitaba. Ahlaki açıdan karmaşık, rahipler, hevesli devrimciler, büyük av peşinde koşanlar, sömürgeci idareciler, silah tacirleri- dünya üzerinde top yekun yok olmaktan azade tek yaratık türü olan fillerin sürülerini kurtarmak üzere bir seferberlik başlatan gizemli Morel figürü çevresinde dönüp dolaşır. Öldürülmelerinin yasadışı hale getirilmesini talep eden bir dilekçe dağıtarak, eylemin gerekli olduğunun farkına vardırılarak, kimisi kendi davasıyla, kimisi siyasi çıkarlarıyla, kimisi kendilerinden daha büyük bir şeye, herhangi bir şeye inanma ihtiyacıyla çağdaş kurgu ve kehanet dolu olan hikayesiyle Fransız Ekvator Afrikası'nda geçen olaylarda filler, Tanrı'nın yokluğunda, köpeklerin artık dostluk ve rahatlık ihtiyacını karşılamaya uygun olmadığı bir zamanda, insanlık durumunun umutsuzluğunu yenme mücadelesi olan "Cennetin Kökleri" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasındadır...
(KitabınKısaÖzeti)
Il. Dünya Savaşı'ndan sonra Orta Afrika'daki Fransız sömürgelerinden Çad'da 'Morel' diye biri ortaya çıkar. Elinde eski bir evrak çantası vardır ve önüne geleni, içinde özenle sakladığı Afrika Filleri'nin ticari ve diğer nedenlerle öldürü lüşünü protesto eden bildirinin altını imzalamaya çağırır. Çabalan bir sonuç vermeyince dağlara ve savanın içine çekilip fil avlayan, fildişi ticareti yapan herkesi kurşunlamaya koyulur; ünlü gazetecileri, diplomatları, avcıları, tüccarları... Kısa bir süre sonra Morel'in etrafında değişik bir grup toplanır. Berlin'li yorgun kadınlardan, gazetecilerden, eski viii sabıkalılardan, savaş artıklanndan, Afrika'nın bağımsızlığı için dövüşen karaderili milliyetçilerden, uluslararası üne sahip bilim adamlarından oluşmaktadır bu topluluk. Durumdan rahatsız olan Fransız Sömürge İdaresi, Morel'i komünist ajan ilan edip Afrika'da kargaşa çıkarmaya çalışan bazı süper güçlerin emrinde olmakla suçlar ve yakalanması için ardından birlikler gönderir. Öte yandan, Afrika milliyetçileri, Morel'in dünya kamuoyunda yarattığı sansasyonu kendi davaları için kullanma peşindedirler. Morel ise sadece bir tek şeyin peşindedir: fillerin savunulması!...
İnsanlık adına yer yer utandığımız durumlar olsa da, herkesin zayıf anları vardır ki geçmişte yaşadıklarımızla, hep bir arayışta olacağız, bu insanlık kokusu içinde, kolayca yenilmeyen bir tür, insanlık. El ele vererek ve gülümseyerek yıkıntılar içinden yükselmenin yolunu biliyorlar, tüm bunlarla özgürlük son doğal güzelliğimiz zira. Düşünmekten çok, acı çekerek yaşanan hayatta kişinin dünyayı böyle iyi anlayacağına inanırken, insanlık yalnızlık içinde yalnız kalma istediğiyle, halbuki dostsuz olmayan hayatta, çevremizde bulabildiğimiz bütün dostluklara ihtiyaç duyuyoruz bir yerde de, bu insan, köpek ya da fil olsa da...
Yazarı okumayı seviyorum, hala en sevdiğim kitabı
Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı olsa da okumaya devam edeceğim yazarlar arasında, yoğun okumalarım arasında yazarı okumak güzel bir durak oluyor benim için***