Gönderi

Herhangi bir toplum, tanımı gereği, doğruyu yanlıştan ve en iyiyi en kötüden ayıran bir kurallar sistemidir. Bazı kimseler övülmeli ve bazıları da yerilmelidir. Bununla birlikte, herhangi bir toplumsal eşitsizlik, ahlaki yargılara dayansa bile, içimizde duygusal değişiklikler yaratır ve bu da nihayetinde bizi adaletsizliğin hem sanıkları hem de mağdurları haline getirmektedir. Bu anlamda, adaletsizlik duygusunun başladığı yer, adaletin kendisidir. Çünkü birbirimizi yargıladığımızda, hemen aramızda bir itibar eşitsizliği tesis ederiz ki bu ayrım da başkalarına bağımlılık ve baskıyı gerektiren kapıyı aralar. Nihayetinde kendi yarattığımız değerler hiyerarşisinde batar veya çıkarız. Karşılaştırmalar ve herhangi bir ölçüm standardı, eşitsizlik ve bununla birlikte bireyin kendi kendini ayırması ve insanlar arasında adaletsizlik anlamına gelir. İkincisinin etkisi o kadar geniş ve yoğundur ki asıl zararın ortadan kaldırılması değil de ancak geçici bir çare umulabilir.
Sayfa 130 - Vakıfbank Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
109 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.