Yaradılış ve zeka itibariyle bizim erlerle Fransız eri arasında hiçbir fark yoktur. Tek fark birinin okuyup yazma bilmesi, kafasının basit bilgilerle zenginleşmiş olması, ötekinin bundan yoksun bulunmasıydı. Bu yoksunluğun başlıca sebeplerinden biri, halkı düşünen ve hayat seviyesinin yükselmesini ideal sayan ve buna çalışan, bir idarenin kurulmamış olmasıdır. Türk ve Müslüman olması yüzünden yüzyıllardır topladığı tepki ve dış baskıların yanı sıra başa geçenlerin kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmemesi, daha da kötüsü halkın cahil kalmasında çı karı olan yobazların da bunda payının bulunmasıdır. Çok ağır şartlarla toplanan vergiler, yine ağır şartlarla yapılan borçlarla saraylar, köşkler yapılır, sefahat alemlerinde ziyan edilir, Türk halkı devamlı Fransız, İngiliz köylüleri, bankerleri için çalışır.
Avrupa borsalarında, sağlam ve karlı olduğundan daima aranan değerli Türk tahvillerinin borçlusu, memleketin biricik üreticisi olan Türk köylüsüdür. Halkımız için dayanılmayacak derecede ağır olan hayat şartları, Rus halkı için mevcut değil di. Çoğunluğu okuma yazma bildiği halde, sert iklimin insan larına özgü ağır davranışları görülüyor, ahmaklıkları yüzlerin den okunuyordu. Başka milletlerin üstünde bir korunmaya erişmiş olan bu mujiklerin yerinde bizim köylülerimiz olsaydı az zamanda Batı milletlerinin eğitim ve uygarlık düzeyine ulaşacağı kesindi.