Gönderi

İç Asya askerî geleneğinin ayırt edici özelliği olan atlı okçuluğun M.Ö. 700 öncesinde kesin olarak ortaya çıktığını biliyoruz. Bu savaşçıların uyguladığı taktik ve tekniklerle kullandıkları silahlar küçük bazı değişiklikler dışında müteakip yüzyıllarda da aynı kalmıştır. Tipik bir atlı okçu, binek atı olarak dayanıklı bozkır midillisini kullanırdı. Tahta, boynuz, hayvan siniri ve tutkaldan müteşekkil bileşik yay ana silahıydı. Bu ana silahın yanı sıra kılıç, savaş baltası, topuz ve hatta gürz gibi tamamlayıcı silahlar da kullanırdı. Fakat ağır süvarilerin tercih ettiği büyük kalkan ve ağır mızrak gibi silahların kullanılmadığı bilinmektedir. Kendilerini korumak için takviyeli deri ve yünden oluşan bir kıyafet ve metal veya deri başlık giyerlerdi. Metal zırh (çoğunlukla göğüs ve sırtta metal plakalarla takviyeli örme zincir zırhlı gömlek) yaygın değildi. Zenginler ve seçkin birlikler dışında oldukça pahalı olan zırhı sıradan savaşçıların satın alma imkânı yoktu. Zırh ve ağır teçhizat yokluğunun bir sebebi de bozkır midillilerinin taşıma kapasitesidir. Oldukça dayanıklı ve kanaatkâr olan bozkır midillileri küçük yapıları nedeniyle ağır yükleri uzun süre taşıyamazlardı. Zırhlı savaşçılar bu sorunla üç, dört ve hatta beş midilliyi sefere götürerek başa çıkarlardı. Dolayısıyla çoğu göçebe savaşçı için yuvarlak küçük kalkanlar ve elbiselerinin kalınlığı tek korunma imkânlarıydı.
Sayfa 91 - Doğu Kütüphanesi YayınlarıKitabı okudu
·
69 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.