Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

FİNLANDİYA TATARLARI
Uzak diasporada sayıları oldukça az olmasına rağmen en iyi organize olan, varlıklı ve dolaysıylasıyla etkili Tatar topluluğu Finlandiya'da yaşar. Finlandiya bağımsızlığına kavuşmadan önce İsveç Kraliyetinin hakimiyeti altındaydı. 1 809'da İsveç ve Rusya arasında yapılan Frederikshamm antlaşması ile Finlandiya Büyük Dukalığı Rusya'ya bağlandı. Yüz yıldan biraz fazla ( 1 809- 1 9 1 7) süre Çarlık Rusya'sının özel bir yönetimi ile idare edildi. 1 9 1 7'de Çarlık Rusya'sında Şubat (Ekim'deki Bolşevik devrimi ile karıştırılmamalı) devrimi ile bağımsızlığını ilan etti. Tatarların, o dönemde bu adı kullanıyorlar mıydı, yoksa sadece kendilerine Müslüman mı diyorlardı bilemiyorum, 1 9 . yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Finlandiya' ya gelip yerleştiler. Esas dalga 1 9 1 0 ve 1 920 arasında olmuştu. 1 930 başlarıda demir perdenin sıkıca kapanmasıyla artık kimse Finlandiya'ya gelemedi. Neticede Finlandiya'ya gelenlerin hepsi Rusya vatandaşı idi ve onlar için Finlandiya yabancı bir ülke değil, çarlığın bir bölgesi idi, yani Rusya içinde seyahat ediyorlardı. İşte insanların, bilhassa azınlıkların kaderi, siyasi değişikliklerle belirleniyor. Genelde bu gibi değişiklikler kötü olur, ancak Finlandiya'ya yerleşen Tatarlar açısından çok iyi olmuştur. Sonuçta özgür demokratik bir yönetimin ve serbest ticaretin olduğu bir ülke vatandaşı olmuşlardır. Gelenlerin ekserisi Nijni Novgorod eyaletinden Sergaç üyezdi (nahiyesi) köyleri sakinleri olup, Mişer boyuna aittiler. Bugün Avrupa ülkelerine yerleşen bizim Türk ve Kürt gurbetçiler gibi maksatları bölgenin kötü ekonomik şartlarından kurtularak uzak diyarlarda ticaret yaparak para kazanmaktı. Başta sokak veya Pazar satıcısı olarak çalışmaya başladılar. Daha sonraları kürk, tekstil ve giysi satılan mağazalar işletmeye başladılar. Geldikleri köylerin sayısı kesin olmamakla birlikte 20 civarında diye tahmin ediliyor. Finlandiya'da işlerini kurabilenler, zaman içinde ailelerini de getirtmişlerdir. Tatarlar Helsinki başta olmak üzere, Tampere (Tamerfors), Katkı, Turku (Aba) , Rauma (Raumo) , Pori (Björneborg) , Kemi, Jarvenpaa (Traskanda) , Lappeenranta (Villmanstrand) , Varkarus ve Kuopio gibi irili ufaklı yerleşim yerlerine yerleşmişlerdir. Bugün Tatarlar yoğunlukla iki merkezde başkent Helsinki ile Tampere'de yerleşmişlerdir. Her iki şehirde de dernekler (cemaat-cemiyet) mevcuttur. Finlandiya 1 809 yılında Rus hakimiyeti altına girince, buraya Rus askeri birlikleri yerleştirildi. Bu birliklerde görevli Tatar askerleri de bulunuyordu. Sveborg adındaki kalede hizmet eden Tatarlar hakkındaki bilgileri, oradaki askeri imam tarafından tutulan defterlerden bazıları ( 1 836, 1 8 50, 1 87 1 yıllarına ait bu defterler) Helsinki Üniversitesi arşivinde saklanmıştır. Bu kayıtlarda Sveborg'taki Tatarların bir kısmının Nijniy Novgorod eyaletinin Sergaç bölgesine bağlı köylerden olduğu anlaşılıyor. Fin alimi Henry Hallen' e göre, geçen yüzyılın ortalarında Finlandiya' ya gelen Tatar göçmenlerinin köklerini bu askerlerin nesilleri oluşturmuş, çok sonraları onlara Petersburg'ta ve Moskova'da ufak ticaretle uğraşan hemşehrileri, yani seyyar satıcılar, çerçiler katılmışlar. 1 870- 1 87 1 yıllarında Helsinki'de yaşayanlar hakkındaki bilgilerde Molla Gıyzetulla Timir Galiyev adı anılır. Toplam olarak bu yıllarda Helsinki'de yaşayan Tatarların sayısı kırk altıya ulaştığı ifade edilir. Bu şekilde Finlandiya'ya yönelen göçmenlerin en önemli kısmını 20. yüzyıl başına denk gelenler oluştur. Bu zamandaki göç hareketinin tarihi zemini hakkında açıklama yapmak için biraz örnek verelim. Finlandiya'da uzun yıllar geçirmiş olan Hasan Aga Hamidulla' nın ( 1 895- 1 988) el yazması hatıratında şöyle satırlar bulunuyor: "Babam Hamdulla Petersburg'ta tüccar olarak yaşarken, 1 868 yılında Finlandiya'ya gider ve oradaki Viipuri şehrine yerleşir. Ondan sonra Sergaç bölgesinin Katük köyünde yaşayan oğulları Hayretdin, Hisametdin ve Nizametdin' e (sonuncusu babam) mektup yazar. Yazın bitmesiyle buraya gelin, der. Üçü de seyyar satıcı olarak çalışmaya başlarlar. Aktük' e geri dönerler. Evlenmeyenler evlenir. Zamanla ailelerini de yanlarına aldırırlar, para kazanınca dükkan açarlar. Ben babamın daveti üzerine Finlandiya' ya 1 9 1 5 yılında geldim. O zamandan beri burada yaşıyorum." (Bu hatırat Hasan Aga'nın oğlu Ömer Hamdulla'da bulunmaktadır) . Helsinki Üniversitesi'nde öğretim üyesi Doç.Dr. Gomer Tahir'in bir makalesinde: "Babam Zarif, Finlandiya'ya geçen yüzyılın sonlarında Segaç yakınlarında Kuysuk köyünden gelmiş ve ticaretle uğraşmış. Vatanı için zor geçen 1 9 2 1 yılında (açlık yılları) beni ve iki kardeşimi yanına aldırdı. O zamanlar ben henüz on bir yaşındaydım" (Kazan Utları, 1 986, sayı 4, s. 1 1 6) . Finlandiya'da tüccarlığın yanında topluma da hizmet etmiş olan İbrahim Arifulla'ya (1901-1955) ait uzun biyografiden bir bölüm ise şöyle: "İbrahim Yanapar köyünde doğar, 1 9 1 4 yılında Finlandiya' ya babası Abdulfettah'ın yanında işe başlar. Aynı zamanda özel kurslara da devam eder. 1 925 yılında Cemalettin'in Helsinki'deki firmasına işçi olarak girer. . ." (Mahalle Haberleri, Helsinki, 1955, sayı 12- 13,s.12). Aynı derginin "Finlandiya İslam Cemiyeti"nin fahri üyesi Gomer Abdrahim'in 80 yaşının dolması münasebetiyle 1 962 yılında çıkmış sayısındaki bir habere göz atalım: "Umer Abdrahim Efendi 24.03. 1 882 tarihinde Rusya'nın Nijniy bölgesindeki Aktük köyünde dünyaya gelir. 1 898'de Helsinki'de ticaretle geçimini sürdüren ağabeyi Halil Nasibulla'nın yanına gelir. 1 903 yılının baharında Aktuk'a gelip Alime Sadık'ın kızı Safiye ile evlenir. Sonbaharda yeniden Helsinki'ye dönüp ağabeyinin dükkanında ticarete devam eder. 1 905 yılından itibaren kendi işini açar. Bundan sonra Helsinki' nin saygın tüccarlarından biri olur" (Mahalle Haberleri, 1 962, sayı 27, s. 1 3) . Son örnek, Helsinki'de tekstil dükkanı sahibi Nuri Semerhan hakkında basılan bir makaledir (İ, Nadirov, Yanavaz, 1 99 1 , Nisan, sayı 7). "Nuri'nin babası Finlandiya' ya 1 9 1 5 yılında gelir, hemşehrileri ile birlikte ticarete atılır. Yirmili yılların başında Kuopio adındaki küçük bir şehirde dükkan açar, durumu iyileşince ailesini yanına aldırır. 1 924 yılında henüz beş yaşında olan Nuri annesi, ağabeyi bir ablası ve ninesi ile Finlandiya'ya gelir. Bir süre Nuri Fin mektebinde okur, Tatarca için kurslara gider, dini derslerini imamdan alır. Tüccar olarak birçok şehirde bulunduktan sonra 1 975 yılında Helsinki'ye yerleşir. Onun dört çocuğu ve altı torunu vardır". Verilen örneklerde Finlandiya'ya göçmüş Tatarlar'ın tarihine has ortak özellikleri içeriyor. Yirmili yılların sonunda Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki sınırlar tamamen kapandı. Ancak Gorbaçov'un son yıllarında açıldı. Neredeyse 70 yıl kapalı kaldı. Finlandiya Tatarlarının asıl memleketleri Nijniy Novgorod eyaletinin Sergaç bölgesinden ekserisi Aktük (eski adı Yanapar) köyünden gelir. Bundan başka Kuysu, Urazavıl, Suksu, Çömbeli, Öçkül köylerini de eklemeliyiz. Adı geçen köylerden göçenler Finlandiya' nın nerelerine yerleşmilerdir? Mahalle Haberleri dergisinin (Helsinki, 1 955, sayı 1 0 .- 1 1 , s. 1 8- 1 9) 1 958 yılında dernek aidatlarını ödemiş üyelerin adlarına yer verilmiştir. Bu sayede on altı yerleşim adına ulaşıyoruz. Finlandiya' nın nüfusu 50 bini aşan yedi şehiri var. Bunun üçünde Tatarlar mevcut. Kalan yerleşim yerleri kasaba ve köyler. Zaten Finlandiya' nın nüfusu ancak 5 milyon 450 bin. Helsinki'de (626.305) 500'den fazla Tatar yaşasa da, Tampere'de (223.238) 1 60, Turku'da ( 1 84. 1 90) 1 05, Jarvenpaa'de 70, Kotka'da (54.44 1 ) 30, Rauma ve Yassa şehirlerinde yirmişer, Huvinke'de 1 O üzeri, Kokkola,Kuvopio, Ovlu ve Pori şehirlerinde beş-altı arasında, Lahti, Varkavs, Karkku, Forssa şehirlerinde iki-üç kişi yaşıyor diye varsayılıyor. Buna göre 20-30 yıl önce 900 ile bin arasında bir Tatar nüfusundan bahsediliyordu. Yaşlı nüfusun erkekleri genellikle ufak çaplı ticaret yaparlar. Başta kürk olmak üzere, halı, kumaş ve giyim-kuşam mağazalarına sahiptirler. 50 yaşın altındaki gençlerin ekserisi baba zenaatını sürdürmezler. Çünkü ekserisi üniversite mezunu olup, hukuk, tıp, mühendislik, işletmecilik gibi mesleklerde çalışmaktadırlar Finlandiya'nın değişik yerlerine yayılan Tatar aileleri incelendiğinde genelde tek tip ailelere sıkça rastlanır. Şakir, Gaynetdin, Hayretdin, Hamdulla soyadlı ailelerin sayısı otuz-kırka ulaşır. Segdetdin, Camaletdin, Ali, Bedretdin gibi soyadlara sahip olanlar elli ile yetmiş arasındadır. Bu kadar benzer soyadların olması akraba evliliklerinin çok olduğuna işarettir. Suomen lslam-Seurakunta (Finlandiya İslam Cemaati) Belsinki Bu cemiyet 24 Nisan 1 925'te Helsinki'de "Suomen Muhamettilainen Seurakunta (Finlandiya Cemaati İslamiyesi)" adı ile kurulur. O dönemde Müslümanlara Muhammedi denildiği için Fincesinde bu ad alınmıştır. Adı 1 963'de değiştirilir ve bugünkü şeklini alır. Görüleceği üzere derneğin adında etnik kimlik belirtilmemiştir. Nedeni kurucularının köy kökenli aşırı dindar kişiler olması ile açıklanabilir. Bu katı tutum yılllarca sürmüş, aralarından biri bir Finli ile evlenmişse, o ve çocukları aforoz (bu söz aslında kiliseden atılmayı anlatır) edimekteydi. Ancak son yıllarda bu katılıktan vazgeçme eğilimi başlamıştır. Bunun iki sebebi olabilir. En önemlisi üye sayılarının her geçen gün azalmasıdır. Akrabalık evliliklerin artması ve kendi aralarında evlenecek kimse kalmadığı için bir hayli kız ve erkek bekar kalmıştır. Erkekler şimdi nispeten Tataristan'dan gelin bula bilirken, kızlara böyle bir imkan da yoktur. Neticede Finlilerle evlenince ise cemiyetten afaroz edilmekteydiler. Şimdi kararlarını değiştirmelerinin ikinci bir nedeni bir nebze de üylerin ekserisinin yüksek eğitimli olması ve çevredeki medeni şartlara uymanın gerekliliğini telkin etmeleri olsa gerektir. Yabancılar ile evlenenleri aforoz etme adeti ile ilgili bir belge Finlandiya'ya yerleşen köy kökenli Mişerler dinleri, yani İslam'a çok sıkı bağlıydılar. Dini ve milli kimliklerini ancak böyle saklayabileceklerini inanıyorlardı. Köylerinde Rusya'da Müslüman köylerinde adet olduğu üzere imamın verdiği dini eğitimi alıyorlar, Tatar dili, edebiyatı ve kısacası kültürü hakkında bir bilgiye sahip olmuyorlardı. Her ne kadar ticaret yapsalar da sonuçta cahildiler. Rusçayı az çok biliyorlar, ama ancak o kadar. Finlandiya'ya göçüncede Rusya'daki reflekslerini sürdürdüler. Finliler içinde yok olma korkularını, dinlerine ve birbirlerine sıkıca sarılarak yenmeye çalışıyorlardı. Cemiyeti korumanın ana kuralı ise yabancılarla cinsi veya evlilik ilişkisi kurmamaktı. Böyle yolu seçenler ise cemiyetten aforoz ediliyor. Kimse onlarla görüşemiyor, hatta mirastan bile men ediliyorlardı. İşte Zinetulla Ahsen Böre hakkında yazılan Fince eserin eklerinde, adı geçenin kendi kalemi ile yazdığı vasiyetinden aşağıdaki satırlar eklenmiş. Bu satırlardan yazanın dile yeterince vakıf olmadığı, yani eğitimsiz olduğu kadar, basit ve bağnaz görüşlü biri de olduğu anlaşılıyor. Alınanlar olacaksa da, gerçek şu ki, verdiği örnek çocukça, çocuklarını evlatlıktan aforoz ederken kullandığı tabirler çok aşağılayıcıdır. Bu satırlar onun ilkel bir kapitalist olduğunu gösteriyor. Parası bol olduğundan anlaşılan cemaat onu hiçbir zaman tenkit etmeye cesaret edememiş. Benzer örnekleri her yerde görüyoruz. Viite 334: "Çünkü ecnebi ile evlenen bir irkek yahud bir kiz onlar milliyetlerin mehu ederek artık kendi milletinden ayrılmıs bulacaklardır, evladlarida şu evlendiki millete mensüp olarak evladsiz kalaçaklardir. Mesela onların hayati yapan ürdeklerin yomurtaların bularak tavuk astına kuyarak ürdek balasi çıktıktan sonran su kuşu suyi gördikten sonra derhal suya atlagan gibi, tavuk ise, sudan kurktuğu gibi çikardıği balalar suya kider tavuk ise hamanda kür kür ederek kuruda kalr. Bir vakıt kuşalara kanat üstükten sonra eski babalari gibi tekrar yapane uçar. Amma zevalli tavuk suyle zehmetlerden sonra halalarından mehrum kalır." Viite 388: "Vasyetim üzerine oğullarımdan kızlarımdan gayri müslim bir ecnebi ile evlenirlerse yahut evlenmeden gayri meşruu olarak yaşarlarsa o çocuk yahut kız benim mirasımdan temamen mehrum kalaçaktır. Şu cehetten Oğlum Feyzi ecnebi ile evlendiki için mirasımdan mehrum olduğu gibi, kızım Gülanberde artık mirasımdan mehrumdur. Ben artık ani kızım diye tanumayorum oda beni artık Ata diye tanumasın. Diye aramız üzülmüştir. Dimek ki, bir bala kendi milletinden kendine bir iş bulamadımi başkalar ile katnaştımi o adam yahut kız Ata ve Ana hemde kardeşlerinden ayrılarak bütün milletten ayırılmış en dünyanın hur ve zelih adami yahut hatunu olmuştur. O adam yahut o kiz ne o millete faydali ve nede bu millete faydali, hicbir tarafada faydasiz bir rezil mahluktur İslam fobisi: Bugüne kadar Finlandiya'da Müslüman olmak kendilerine bir rahatsızlık vermemişti. Ancak son yıllarda Avrupa' nın hemen her ülkesinde anti İslam eğilimler güçlendi. Mesela Amerika' da bazı hemşerilerimizin ad ve soyadlarını değiştirdiklerini duyuyoruz. Avrupa'da İslam fobisinin artması bizim derneği diğer Müslüman örgütlerinden uzak tutuyor mu? İslam fobisi konusunda gayrı Müslimler tepi göstermekte pek de haksız değiller. Çünkü 1 1 Eylül 200 1 'de ABD' ye yapılan saldırıdan sonra Müslümanlar terörist oluyorlar şeklinde bir şüphe altında kaldılar. 20 1 S'te ise Paris'te 7 Ocak ve 1 4 Kasım tarihlerinde olan kanlı saldırıdan sonda Avrupa'da Müslüman azınlık istenmeyen bir unsura dönüştü. En son 22 Mart 20 1 6'da Belçika' da 34 kişinin ölümü ile sonuçlanan üç ayrı yere yapılan terör saldırılarını IŞİD üstlendi. Yani tekrar İslami terör gündeme gelmiş oldu. Daha önce, 1 5 Kasım 20 14'te Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) ilan ettiği terörist kuruluşlar listesinde Suomen Islam-seurakunta'nın adının da bulunması ciddi endişeye ve diplomatik seyrüsefere yol açmıştı. Dış İşleri Bakanı Erkki Tuomioja Abu Dhabi hükmetine burada açıkça bir hata olduğu anlaşılıyor şeklinde bildireceklerini belirtti205. Rusça bir haber kaynağında ıse Kafkasya Emirliği ile Finlandiya Tatarları terör listesinde denildi206. Finlandiya'da da diğer İskandinav ülkelerinde olduğu gibi ırkçı söylemler üste çıkmaya başladı. Hükümet koalisyonunun bir üyesi olan sağcı Fin Partisinin üyesi Olli lmmonen Facebook'a şu satırları yazmıştı:"Çok kültürlülük kabusunu yenecek güçlü, cesur bir ulus hayal ediyorum." Bu beyan üzerine 29 Temmuz 20 1 5'te Helsinki'de 1 5 bin kişinin katılımı ile büyük bir protesto mitingi yapıldı207. Bu gelişmelerden sonra Finlandiya Tatarlarının dini faaliyetlerini abartmamaları ve imamlarını ön safa çıkarmaktan imtina etmeleri akıl karı bir iş olacaktır gibi geliyor. 5 Kasım 20 1 5 'te Tataristan Prezidentı bir heyetle Finlandiya İslam Cemaatine bir ziyaret gerçekleştirdi. Minnihanov Helsinki RF Büyükelçiliğinde "FinlandiyaTataristan İş Formu"na katılmak için gelmişti. Cemaatin Başkanı Atik Ali 1 3 Kasım'da Paris'te gerçekleştirlen terör saldırılarını hatırlatarak sözüne başladı: "Bir kaç yıl önce bizi terrorist listesine almışlardı. Dışişleri Bakanlığı olamaz bu hatalıdır dedi ve cidden hatalı bir haberin dağıtıldığı anlaşıldı. Paris olaylarından sonra bir kaç söz söylemek gerekiyor. Bu olayın İslam ile alakası yok. Helsinki'de Hıristiyan, Yahudi ve Müslümanların ortak bir Dinler Cemiyeti var. Beni geçenlerde başkan seçtiler. Bu bize olan saygıyı gösteriyor. Din bizi korudu. Dil de bizi koruyor. Altı nesilden beri burdayız. 600 kişi kaldık. Yine de Tatarstan'a faydamız dokunuyor. Helsinki-Kazan seferlerinin açıılmasında rolümüz oldu. Aynı zamanda turizm konusunda da katkı sağladık"208. Başkanın bu ifadeleri ufak Tatar topluluğunun tedirginliğinin artığının bir göstergesi olabilir. "Bunun İslam ile alakası yok" demekle Hıristiyan çoğunluktaki İslam fobisisni yok etmenin mümkün olmayacağını Atik Ali de farkındadır zannedersek. Suomen Islam-Seurakunta'nın İşleyişi: Finlandiya Tatarları başta İslam Cemiyeti' ne temel atacak dört kişiyi seçmişlerdir. Bunlar: Gomer Abdrahim, Gıymadetdin (İmad) Camaletdin, Nurmöhemmet Ali ve Veliahmet Hakim'den ibaretti. Bunlar, cemiyetin tarihine ebediyen yazılan ünlü isimlerdir. Cemiyet başkanlarından Zuhur Tahir 1 95 5 yılında yaptığı bir konuşmada, başta anadili (Tatarca) korumayı, eski örf-adet ve gelenekleri unutmamayı; yabancılarla evlenmemeyi; İslam'ı bütün kuralları ile yaşatmayı talep eder (Mahalle Haberleri, 1 955, sayı 1 0.- 1 1 , s. 20) . Zuhur Tahir böylece bir şekilde Finlandiya Tatarlarının anayasasını da vaz etmiş oldu. Cemiyet hayatında zengin tüccarların maddi olduğu kadar manevi etkileri bu kuralların yıllarca yaşanmasına temel teşkil etti. İslam Cemiyeti'nin faaliyetlerini mahallenin imamı ile mütevelli heyetinin başkanı yönlendirirler. İmam dini faaliyetleri, yani ibadet işlerini organize eder ve çocuklara din dersi verir. Mütevelli heyeti başkanı kalan başka faaliyetlerden sorumludur. Zamanında zenginlerin büyük bağışları ve cemaatin katkısı sayesinde Helsinki'de dört katlı bir bina ve başka mülkler satın alımıştır. Bu, cemiyet hadimlerinin en büyük başarısıdır. Ekserisinin tüccar olması bu ileri görüşlülüğe neden olmuştur. Bugün bu dört katlı binanın iki katı cemiyet faaliyetlerine ayrılmışken, iki katı kiraya verilerek oldukça iyi bir gelir elde edilmektedir. Sırf üyelerin aidatına kalsaydı şüphesiz Finlandiya Tatarları ne bugüne kadar yaptıkları faaliyetleri gerçekleştiriler, ne sürekli imam ve öğretmen istihdam edebilirler, ne çocuklar için yaz kampı düzenleyebilirler, ne yurt dışından birçok kimseyi davet edebilirler, ne dergi çıkarabilirlerdi, ne de diğer kültürel ve sportif faaliyetleri organize edebilirlerdi. Bu sayede onlar uzak diasporadaki Tatarlar arasında çok saygın bir konuma ulaşmışlardır. Kazan'da yarı Tatarca yayın yapan TNV televizyonunda devamlı onlarla ilgili haber ve röportajlar yayınlar. "Dünya Tatarları Kongrelerine" sayılarının nisbeti üzerinde davet edilirler. Bundan da önemlisi Türkiye Cumhuriyetinin cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları ve büyükelçileri Helsinki'ye uğradıklarında mutlaka cemiyeti ziyaret ederler. Böylece Ankara' nın bu ufak topluma verdiği önemi vurgularlar. Aynı şekilde hemşerilerimizin Fin siyasi dailerinde de özel konumları vardır. Bu konumları ile uzak diasporadaki bütün dernekleri kıskandırdıkları da bir gerçektir. Cemiyetin kültürel ve sosyal faaliyetleri: 2005 yılının 1 -5 Aralık tarihlerinde cemiyetin kuruluşunun 80. yılı dolaysıyla büyük bir merasim yapıldı. Türkiye Ankara'dan mahallenin eski İmamı Ahmet Naim Atasever ve eşi Münevver, Eskişehir'den eski İmam Abdurrahman Kaya ve İstanbul'dan ben (Prof.Dr. Nadir Devlet) davet edilmiştik. Rusya Moskova'dan müftü Ravil Gaynetdin (Müftüler Şurası Reisi ve Rusya'nın Avrupa kısmı Müslümanları Diniye nezareti başkanı) , Sankt Peterburg'tan Leningrad bölgesi müftüsü Cafer Ponçayev ve oğlu Ravil Ponçayev, Kazan'dan Tataristan o dönemdeki müftüsü Gosman İshaki ve Dünya Tatarları Kongresi Yönetim Kurulu Başkanı Rinat Zakirov, Tatarstan dergisi Yazı İşleri Müdürü Rifat Fattahov ve Ufa'dan Başkurdistan müftüsü Nurmuhammed Nigmatulla davet edilen misafirler idi209. Bu benim Finlandiya'ya ikinci defa davet edilmem olmuştu. İlki 1 997 yılında Helsinki'ye gerçekleşmişti. Bu arada T.C. Fahri Konsolosu Enver Sameletdin ( 1 9 1 4-2003) evinde konuk edilmiştim. 2005 yılındaki büyük merasim esnasında cemiyeti, azalarını ve faaliyetlerini yakından tanımak fırsatı da elde etmiştim. Bu merasim çerçevesinde bizi Jarvenpaa'deki ahşap camiye götürdüler. Buradaki faaliyetler ile tanıştık. Çok mesut bir tesadüf olarak İstanbul'dan arkadaşım, şimdi ise San Fransisco Burlingame'de yaşayan Vildan ve Meryem Apakay'ın kızı ile tanıştım. O buradaki bir Tatar genci ile evlenmişti. Nereden nereye. Daha sonra ise Tampere'ye gittik. (Bu konuyu aşağıda işleyeceğiz). Helsinki cemiyetinin mütevelli heyetinde uzun yıllar Zuhur Tahir, Osman Ali, Abdulla Ali gibi şahıslar hizmet etmişler. 1 98 8-20 1 2 yılları arası ise yani 24 yıl ise Okan Daher Mütevelli Heyeti Başkanlığı görevini yürütmüştür. Kendisi Finlandiya'da yaşayanlar arasında ortaya çıkan nadir akademisyenlerden Doçent Dr. Gomer (Ömer) Tahir'in oğludur. (2009'da ise Samil Aledin Ticaret Bilimi Doktoru unvanını kazanmıştır) . Dostum Okan ile onun davetleri sayesinde Helsinki'de, Dünya Tatar kurultayları vesilesi ile Kazan'da ve İstanbul'da sıkça karşılaştık. Telefon ve e-Mail ile haberleşmelerimiz de hayli sürdü. Kendisi hukukçu, aynı zamanda Helsinki üniversitesinde Tatarca dersler de vermektedir. Cemiyetin kendi iç faaliyetleri dışında dış ilişkileri de başarı ile yürütmüştür. Okan Daher başta Tataristan'ın cumhurbaşkanları Şeymiyev ve Minnihanov, Türkiye cumhurbaşkanları Abdulah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya cumhurbaşkanları Marti Ahtisari ve Tarya Halonen ile iyi ilişkiler geliştire bilmiş ve bu cumhurbaşkanları küçücük Finlandiya İslam Cemaatini ziyaret etmişlerdir. Bu topluluk için çok önemli bir olay olmuştur. Bunun dışında Türkiye'den bakanlar, büyükelçiler, Tataristan'da aynı şekilde yüksek dereceli resmi şahıslar, akademisyenler, gazeteciler ve din adamları bu toplulukta büyük hüsnü kabül görürler. Tabii ki İslam mahalesi bu gibi kabulnameler, davetler ve organizasyonlar için hayli masraf yapmak zorunda kalır. Ancak prestij için değer. 2 0 1 2 yılında ise 1 30 kişinin katılımı ile yapılan seçimde Atik Ali Başkan seçilmiştir. Daha önce Başkan yardımcısıydı. Kendisi tanınmış bir hukukçudur. 230 kadar makalesi mevcuttur, yani hukuki konularla akademik olarak da uğraşmaktadır. Kendisi 1 982- 1 988 yıllarında başkan olan Abdullah Ali'nin (ölm.20 1 4) oğludur ve Rusya'dan bir Tatar hanım ile evlidir. Dindar tarafı güçlü bir şahıs olarak tanınmaktadır. Eskiden Tatarlar satıcı (dükkan sahibi) iseler de şimdi Finliler gibi değişik mesleklere sahipler. Ali Atik kendisi Fin, İsveç, İngiliz, Tatar ve az Rus dili biliyor. Tatarca'sı kırık. Karısı Kazan'da yetişmiştir. Bu yıl Londra'daki Tatarlar ile toplanmışlar. . Kendi tarihleri hakkında 20 1 5 yılına cemiyetin 90 yılı dolaysıyla 3 adet kitap çıkaracaklardı. 20 1 2'de dernek binasında Finlandiya'daki 60 binlik diğer Müslümanların temsilcileri ile uzun günlerde oruç tutma konusunda bir toplantı yaparak, bir karar vardıklarını söyledi. 20 l 2'de Avrupa Tatarları Allians' ına katılmasalar da bir gözlemci yollamışlar. Tatar gençleri formunun Helsinki yapılmasını arzuluyorlardı. Ayrıca Helsinki-Kazan arasında direkt uçuşların başlamasını talep ediyordı ki, bu gerçekleşti.
·
427 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.