Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Eğitim ve kültür işleri
Tampere İslam Mahallesi de çocuklarına din eğitimi yanında ana dili eğitimi de vermek istemiş. Ancak öğrenci sayısının azlığı, yetenekli öğretmenlerin olmaması bu işi zorlaştırmış. Dolaysıyla Tatar göçmenleri çocuklarına ancak akşam vakitlerinde anadili dersleri verme yolunu bulmuşlar. Genel olarak hepsi Fin eğitim sisteminde yetişmiş. Bir süre Türk Halk Mektebi deneyi olmuşsa da o da kısa süreli olmuştur. Neticede Tamperede ilk olarak Tatarlardan 1 94 1 yılında Zekiye Nasibulla ve 1944'te Esad Baibular liseyi tanılayarak "akbörk" giydiler (Finlandiya'da mezunlara akbörk giydirme adeti var) . Tampere'de milli eğitimde isim yapan şahıs Gibadulla Murtasin (Türkistan 895-Helsinki 1968) olmuştur. Kazan'da öğretmenlik tahsili alır, savaşa katılır ve esir düşer. Danimarka'da esirlikte iken Alimcan İdrisi (1887-1959)'nin yardımı ile Berlin'e gelir. Daha sonra İdrisi'nin tavsiyesi ile bu sefer Tampere'ye gider. İyi keman çalan, hatip ve yazar olan Murtasin çocukların eğitimi ile uğraşır. Onları şiir gecelerine, tiyatro oyunlarına hazırlar. Tampere Türkleri Birliğine başkan olur. 1 941 yılında Helsinki'de ana dili dersi öğretmeni oldu. 1949'da Türk Halk Mektebi başöğretmeni seçilir. Tampere tanınmış Tatarların ziyaretgahı olmuştu: 1 9 1 O'lardan 1 930'lu yıllara kadar Tampere'yi ziyaret eden Tatar meşhurları bazıları şunlar oldu: 1 92 1 - 1 925 yılları arasında Abdullah Battal (Taymas) (Samara/ Kuybişev 1 883-İstanbul 1 969) ve eşi Azize, 1 9 1 1 , 1 932 ve 1 933-34 yıllarında Musa Carullah Bigi (Kikino/Penza 1 873-Kahire 1 949) , muhtemelen 1 929'da Helsinki, Terjoki ve Turku'da da öğretmenlik yaptı. 1 940 ve 1 950'de de Tampere'ye gelen Dr. Alimcan İdrisi (Sibirya 1 887-Münih 1 959), 1930'larda bir kaç defa ve 1 937'de bir defa Tampere'ye geldi. Ayaz İshaki (İdilli) (Yavşirme/Kazan 1878-Ankara 1 954), 1900'larda birkaç defa Tampere'ye geldi 1 937 ve 1 938'de kendisi ile ilgili törenlere katıldı (ileride açıklanacak) . Lütfi el İshaki ( ?- Helsinki 1925), 1 922'den sonra tamamen Finlandiya'ya yerleşti. 1918-1919 yıllarında Sadri Maksudi (Arsal) (Taşsu 1 879-İstanbul 1 957) Tampere'ye sığınmıştı. Zakir Kadiri (Ugan) (Samara 1 877-Ankara 1 955) ve eşi şaire Saniye İffet (Ugan) (Çistopol 1 899-Ankara 1 957) Rusya'dan kaçtıktan sonra yıllarca Finlandiyada öğretmenlik yapmışlardı. 1 950-60 yıllarda pek fazla kimse gelmediyse de Prof. Dr. Reşit Rahmeti (Arat) ( 1 900-İstanbul 1 964) ile eşi tabibe Rabia Arat 1 96 1 yılında kısa bir süre Tampere'de bulundular. 1 960'lı yılların sonu ve 1 970'li yılların başı soğuk savaşın etkisi biraz azalınca Moskova kontrollü yurd dışı seyahatlerine ve yabancıların kendi ülkesine gelmelerine izin verilmeye başlandı. Bu sayede Habibur-Rahman Shakir Taşkent'e gidebildi. 1983 yılında ise SSCB'nin Avrupa Kısmı ve Sibirya Müslümanları Müftüsü Talgat Taceddin başka din adamları ile birlikte ilk defa Tampere'yi ziyaret etti. Moskova müftüsü Ravil Gainutdin ise ondan ancak bir 7-8 yıl sonra Tampere'ye gelebildi. Artık yalnız din adamları değil akademisyenler de Finlandiya'ya ziyaretler etmeye başladılar. 1 989-1 990'da Prof. Dr. Hatip Minullin, yazar ve mizahçı Rabit Batulla, Prof. Dr. Abdülcelil Zainullin, 1995'te merhum Prof. Dr. Mirkasim Usmanov ve eşi Selise geldiler.Akademisyenleri sanatkarlar takip etti. 1 989'da Musa Celil Opera tiyatrosu solisti Haider Bigiçev, karısı şarkıcı Zöhre Sahabiyeva birer konser verdiler. Bu tarihten itibaren Finlandiya'da Helsinki ve Tampere Tataristan aydınları ve sanatkarları için yurtdışına çıkış kapısı oldu. Tampere Tatarlarının Ayaz İshaki ile özel ilişkileri: Henüz 1 9 1 7 Ekim ihtilalinden önce Rusya Müslümanlarının, özel olarak Tatarların kültürel, dini ve siyasi hayatlarında önemli rol oynayan 20-30 kişi arasında hiç şüphesiz Ayaz İshaki de vardı. İhtilal öncesi Rusya Müslümanlarının kurultaylarına katılır, gazeteler çıkarır ve iyi bir edip olarak romanlar ve tiyatro eserleri yazardı. Başta sosyalist eğilimde idi ve zenginleri tenkit etmeyi severdi. İhtilal yıllarında ise Ufa'da açılan "İç Rusya ve Sibirya Türk-Tatarlarının Millet Meclisinde" etkili bir rol oynadı. Bolşeviklerden zor bela kurtuldu. Yurt dışında ise Millet Meclisinin kabul ettiği İdil-Ural Devleti projesinin propagandasını yürüttü. Tatar-Başkurtlar ve bu coğrafyadaki Fin-Ogur halklarının bağımsızlığını talep etti. 1 930'lu yıllarda Uzak Doğuda Japonya, Çin ve Kore'de yaşayan hemşerilerinin dağınık derneklerini İdil-Ural bayrağı altında toplamaya çalıştı. Oldukça da başarılı oldu. Tek Tokyo'da imam Kurbanali taraftarları bu gelişime karşı çıktılar. Neticede bütün halklarda olduğu gibi Tatarların kendi aralarında da birbirine muhalefet doğal bir şeydi. Ayaz İshaki bunun dışında Mançurya'nın Mukden (Şenyang) şehrinde Milli Bayrak adlı bir gazetenin çıkmasına ön ayak oldu. Haftalık bu gazete Uzak Doğudaki Tatarlar arasında yayılıyordu. Bu gazeteyi ebeveynim karı koca İbrahim ve Rukiye Devlet Kildi'ler yürütüyorlardı. On yıl sonra 1 945 'te Kızıl Ordu Mukden' e girince kan-koca tutuklanarak Gulag' a yollandı, gazete kapandı. Ayaz İshaki ise 1 935'ten sonra Uzak Doğuya hiç gelmedi. 1 928 ile 1 939 yılları arasında Polonyalı General Pilsudski' nin yardımı ile Berlin'de başta Milli Yul daha sonra Yafı.a Milli Yul adını alan dergiyi çıkardı. Bu dergi de Tatarların bulunduğu ülkeler, bu meyanda Finlandiya'ya da geliyordu. Tampere'de bir hayli abonesi vardı. Tampere'liler özellikle Ayaz İshaki'ye fazlaca ilgi göstermişlerdi. Ayaz İshaki ilk defa 1 922 yılında Finlandiya' ya kaçan kızı ile kavuşmak için gelmişti. Kızı daha sonra tanınmış bir bilim adamı olacak ve Prof. Dr. Saadet (İshaki) Çağatay (Yauşirme 1 907- Ankara 1 989) adıyla anılacaktı. İshaki 1 930'lu yıllarda birkaç defa Tampere'yi ziyaret etti. Onun birkaç tiyatro eseri hem Tampere'de hem de Helsinki'de amatör oyuncular tarafından sahneye kondu. 25.02. 1 937'de Tampere'nin VPK salonunda Ayaz İshaki'nin ilk eserini vermesinin 40. yıl dolayısıyla gerçekleştirildi. Sahnede İdil-Ural ve Fin bayrakları ardı. Ayaz İshaki'nin Zöleyha, Aldım-Birdim ve Janbayoviç adlı eserleri Finlandiya'da sahnelenmişti. Ancak 1 939'da savaş patlak verinde Ayaz İshaki kızı ve damadı ile bin bir zorluklarla Türkiye'ye döndüler. Bundan sonra ilişkiler ancak yazışma şeklinde sürdü. Zaten İshaki 1 954 yılında vefat edecekti. İlginç olan Ayaz İshaki gibi tanınmış birinin Helsinki tarafından davet edilmemesidir. Japonya'daki Kurbanaliciler kadar olmasa, anlaşılan Helsinkililer de İshaki'ye muhalif konumdaymışlar. Gerçi onun eserlerinin sahnelenmesini engellememişler. İki şehir arasında ancak 2-3 saatlik mesafe olmasına rağmen büyük edibi misafir etmemiş olmalarının husumet veya bir nevi rekabetle izah etmek mümkün. Tampere Tatarları ile Ayaz İshaki veya İdil-Ural hareketi ile ilişkiler bununla sonuçlanmadı. 4 Şubat 1 938'de Varşova'da "Millet meclisinin 20. Kuruluş Yılı" anma merasimi gerçekleşti. Bu anma törenine çeşitli yerlerden Tatar temsilcileri katıldı. Merasim Varşova imamı Ali Vooronoviç'in Cuma namazını kıldırmasıyla başlandı. Hutbesinde bu günün önemini vurguladı. Akabinde Tampere öğretmeni Gibadulla Murtasin vefat eden son müftüler Alimcan Barudi(1 857- 1 92 1 ) ile Rizzaeddin bin Fahreddin ( 1 856- 1 963) ruhlarına bağışlayarak Kur'an okudu. Namazdan sonra ise bütün katılımcılar üzerinde "İdil-Ural Türk-Tatarlarından Lehistan istiklali kurbanlarına" yazısını taşıyan bir çelenk Meçhul Asker anıtına konuldu. Çelenki yerleştirme şerefi ise İshaki tarafından Tampere İslam Mahallesi reisi Ymar Sali'ye devredilmişti. Finlandiya'dan, daha doğrusu Tampere'den gelen hanımların kalfakları Halise Baibulat tarafından bezenmişti. Finlandiya misafirleri adından kapanışta Gibadulla Murtasin bir teşekkür konuşması yaptı. Tampere'den yukarıdaki iki şahsın dışında Fatih Arat, Letfullah Baibulat, Aisja Hakimsan, Vipuri'dan Ahmedcan Samaletdin ile Vaasa'dan Safa Hamidulla Varşova'daki merasime katılmışlardı. Heyet Tampere'ye döner dönmez, evlerine bile uğramadan VPK salonundaki gerçekleştirilen kurban bayramı törenine katıldılar ve onlar kahramanlar gibi karşılandılar. Bu İdil-Ural davasına, bağımsızlığa muhabbetin çok canlı bir göstergesiydi. Yukarıda da değindiğimiz gibi Helsinki Tatarları bu duyguları hiç paylaşmamışa benziyorlar. Benzer durumlar Uzak Doğu'daki ve Türkiye'deki Ta tarlarda da olmuştu. Bunu demokratik tercih ile açıklayabiliriz. Ancak burada ufak bir nüas var. O da İdil-Ural hareketi bağımsızlık isteyen bir akım ise, şimdi diaspora da hiçbir dernek, kuruluş veya gurup bu şiarla ortaya çıkmamaktadırlar. İstanbul'da İdil-Ural Derneği adını taşıyan dernek bile adına rağmen bağımsızlık konusunu son 30 yılda hiçbir zaman dile getirmemiştir. Anlaşılan Rusya Federasyonu içindekiler de, yakın ve uzak diasporadakiler de Tatarların bugünkü kulluk konumunu çok doğal karşılamaktadırlar. Algılama böyle ise yapacak hiçbir şey yok. Tampere cemiyet hayatından sayfalar Zinetullah Ahsen Böre (Aktuk 1 886-Tampere 1 945) ile eşi Safiye Ahsen Böre ( 1 899- 1 973) karı koca ticaret yaparak varlıklı bir duruma geldiler. Bu servetlerinin bir kısmını ise hayır ve cemiyet işlerine sarf ettiler. Onları Türkiye' ye muhabederi ve ilgileri sonucunda kendilerin T.C. vatandaşılığı da verildi. Bu Ankara'nın Japonya dışında T.C. vatandaşlığı verdiği ilk ve belki de tek Tatar aile oldu. Kan-koca bir okul açamak istiyorlardı. Bunun için halktan toplanan ianenin bir milyon 78 bin Fin Markının 960 binini Böre çifti vermişti. Okul işi gerçekleşmeyince toplanan paralar Tampere İslam Mahalesine devredildi. Bu arada Zinetulla Böre Kur'an'ı Finceye çevirtmekle yıllarca uğraştı ( 1 936- 1 942) . Neticede bu Kur'an Arapça orijinalden değil İngilizce'den çevrildi. Bunun dışında başka eserlerin yayımlanmasına da ön ayak oldu. Kısacası bugün Tampere İslam Mahallesinin binası mevcutsa bu çifte borçlular. Tampere ve civarından 140 Tatar yaşıyordu. Bunların arasındaki 2 1 genç 1 939- 1 945 dünya savaşına katıldılar. İkisi yaralanarak geri döndü. 1 934 yılı sonunda Gibadulla Murtasin'in Yana Milli Yul dergisine (sayı 3/ 1 935) yolladığı habere göre, Tampere'de "Genç Hanımlar Derneği" kurulmuş ve 6 Ocak 1 935'te Ramazan bayramı münasebeti ile bir tören de düzenlemişler. Bundan sonra ise Helsinki de olduğu gibi "Tampere Türkleri Birliği" 29 Temmuz 1 935'te Adalet bakanlığınca onaylandı. 1 96 1 yılında 1 1 9 üye sayısı ile zirveye ulaşmıştı. 1 954 yılına kadar Birlik başkanı öğretmen Gibadulla Murtasin oldu. Bu şahıs cemiyetin dinamosu olarak karşımıza çıkıyor. Birçok faaliyet onun sayesinde gerçekleşiyor. 1 954 le birlikte Birlikte bir durgunluk gözlenmeye başladı. Yapılan toplantıda yönetimi gençleştirme kararı alındı. 30 yaşını doldurmamış genç hanımlar yönetimi ele aldılar. 1930'lu yıllarda Tampere'de yaşayan Tatarlar gayet faal idiler. 1 933 ile 1 940'lı yıllarda 1 5 52'de Kazan Hanlığının Rusların eline geçmesi dolaysıyla "Matem Gecesi" (şimdilerde Kazan'da "Hatir Köne", yani anma günü olarak değiştirildi) toplantıları düzenlene geldi. 1 933 yılında Tampere'de misafir olarak bulunan Musa Carulla Bigi şehit düşenlerin ruhuna Kur' an okudu. Nedense 1940'tan sonra bu Matem Geceleri düzenlenmemeye başlamış. Aslında Tampere Türkleri Birliği'nin en başarılı faaliyeti hiç şüphesiz sahneye koydukları Tatarca tiyatro eserleri olmuştur. Bu oyunlar cemiyetin kendi sahnesi olmadığı için Teatterida tiyatro salonu kiralanarak gerçekleştirilmişti. İlk Tatarca şümullü eser 1 9 30 yılında sahnelenen Mir Haydar Feyzi' nin beş perdelik Aliye Banu adlı eseri olmuştur. Ardından Ayaz İshaki'ni dört perdelik oyunu Zöleyha 06 Ocak 1 932'de sahneye konulmuştu. Bu oyunlara Finlandiya'nın değişik yerlerinde yaşayanlar da gelirdi. Seyirci sayısı 300'ü aşardı. 1 934 yılında Aliye Banu tekrar sahneye konuldu. 1 2 Mayıs 1 935'te ise Ali Asgar Kamal'ın beş perdelik eseri Bahetsez Yeget (Bahtsız Genç) sahneye kondu. 07 Şubat l 937'de Zöleyha tekrarlandı. 1941 ve 1946'da yıllarında birer kere daha Aliye Banu sahneye kondu. 21 Nisan 1949'da ise Mir Haydar Feyzi'nin Asıl Yar adlı beş perdelik eseri sahneye kondu. 07 Nisan l 950'de tekrar bir dev eser sahnelendi. Bu sefer bir Tatar yazarının değil, 1 7. yüzyılda yaşamış çok ünlü Fransız tiyatro yazarı Molier'in Saran (Cimri) adlı beş perdelik komedisi gösterildi. l 955'te bir başka eser daha sahnelendi. 20 Mayıs l 956'da ise Helsinki İslam Cemaati üyeleri Tampere'ye gelerek Ali Asgar Kamal'in Bülak Öçen (Hediye için) ve Berençe Teatr (İlk tiyatro) adlı birer perdelik eserlerini sahnelediler. Artık dev prodüksiyonlar dönemi kapanmıştı. Tampere'li sanatkarların hazırladığı Asıl Yar ve Aliye Banu adlı sahne eserleri 1 946 ve 1 949'da Helsinki'de de gösterilmişti. Uzak diasporada (şimdi Tataristan'da da) adet olduğu üzere milli şair Abdullah Tukay'ı (1886-1913) doğum ve ölüm ayı olan Nisan ayında anmak neredeyse bir gelenek haline gelmişti. Tampere'de de Tukay l 930'lardan başlayarak 1 970 yılında her yılın Nisan ayında anıldı. 1 940- 1 942 yıllarında Fin kuvvetlerine esir düşerek, Tampere'de görevlendirilen Mahmut Rahim 1940 ila 1942 yıllarında Tukay Gecelerini organize etmişti. 1980' e kadar bu anmalar seyrekleşti, ondan sonra sona erdi. Bunun nedeni de anlamak çok kolay. Çünkü artık genç nesile Tukay hitap etmiyor. Onlar Tukay'ın şiirlerini okuyarak, anlayarak veya severek yetişmiyorlar. Dolaysıyla hiçbir şekilde etkilenmedikleri bir şahsın yıldönümünde bir araya gelmek, iki üç çocuğa ezberletilen Tukay şiirlerini ve onun hayat hikayesini dinlemek çok sıkıcı oluyor. Bu durum Tataristan'daki Tatar çocukları için de geçerli. Çünkü onlar okulda Tukay'ı öğrenmiyorlar. Zaten Tatar edebiyatından uzak yetişiyorlar. Finlandiya'da Helsinki ve Tampere'de dini bayramları kutlamalar da 1954-1970 yıllarında daha canlı idi. 1 963 yılında Mustafa Kemal Atatürk' ün vefatının 25 yılı dolaysıyla bir merasim düzenlenmişti. Ancak gerek Helsinki ve gerekse Tampere büyük etkinlikler yapacak gücü bulamıyorlar. Helsinki'dekilerin parası olmasına rağmen işi profesyonellere devretmeye pek yanaşmadıklarından kendileri organize ederken zorlanıyorlar. Nedeni ise doğaya karşı çıkamamak, yani üyelerin çoğunun yaşlanmasında yatıyor.
·
424 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.