Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
DİŞİL GÜZELLİĞİN DANTE'NİN CENNETİ'NDEN ÖRİK'İN CEHENNEMİ'NE İNMESİ: KISKANMAK ‘Beauty is truth, truth beauty,—that is all Ye know on earth, and all ye need to know.’ John Keats Gürcü asıllı çevirmen ve yazar Nahid Sırrı Örik'in 1946 yılında basılan ilk romanı Kıskanmak, Türk Dili ve Edebiyatı Tarihi için bir kıvanç eseridir. Örik, olgun Türkçesiyle, edebi yetkinliğiyle insan ruhunun dehlizlerinde korkusuzca dolaşabilen cesur bir kalemdir. Kurtuluş Dönemi'nde eski - yeni başkentlerde geçen kısa süreli olaylar dışında romanın birincil meskeni taşradadır. Akronik zamanı pürüzsüz kullanan Örik, romanında olaylar arasında boşluk bulundurmadan dalgalı ve devamlı bir akıntıda sımsıkı tutar okuru. Kıskanmak'la daha ilk satırlardan kendine hayran bırakan yazarın, tüm bu zenginliğine rağmen çağdaşları kadar ünlenmemesi Nahid Sırrı Örik biyografilerini kurcalamaya itiyor ve haliyle ilk olarak cinsel tercihi ile karşılaşılıyor; 20. yüzyılda eşcinsel bir yazar. " Yusuf Ziya Ortaç kendisi hakkında 'Kırıtarak gelirken uzaktan Nahid Sırrı / Sanırım pantolonlu ceketli bir kız gelir'diye yazmıştır." Aynı zamanda Örik'in Cumhuriyetin ilanı sonrasında Osmanlı Tarihi sevgisi ve tarih içinde kalma hevesi, Osmanlı geçmişi ile vedalaşan çağdaşlarıyla ayrı düşmesine sebep olmuştur. Kıskanmak eserinde toplumsal ve tarihi meselelere ender olarak değinen Örik'in birincil kaygısı bireydir. Kelimenin her anlamıyla modern bir yazar olan Örik, Halit Ziya Uşaklıgil'in taşradaki yansımasıdır adeta. İkisinin de eş kıymette olduğunu savunuyorum. Hatta Örik'in kötüsü Nüzhet'in, Uşaklıgil'in Behlül'ünü aştığını da... Bovarizm akımına güzel bir örnek olan Kıskanmak'ta Emma - Bihter uyumu gibi eş bir aynalama olmasa da özgür kukla Mükerrem de aşan bir karakter. Adet üzere sözlükçe: Kıskanmak : (ilk anlamıyla) sevgide ya da kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına ya da kendisinden üstün durumda görünmesine katlanamamak. K I S K A N M A K Nahid Sırrı Örik'in biyografisini okuduktan sonra onun cinsiyet yaklaşımına bakışım netleşti ve roman da bende anlamını buldu. İlk mesele: Keats'in hakikati onda bulduğu, Petrarca ve Dante'nin Laura ve Beatriçe'yle yüzyıllardır hafızamıza kazıdığı, estetiğin dişiyle özdeşleştirildiği anlayış: Güzellik. Dişil güzelliğe daha ilk andan tepki gösteriyor ve romanında iki kardeşten erkek olana güzelliği, dişi olana ise çirkinlik ve beraberinde kötülüğü yüklüyor Nahid Sırrı Örik. Dante Cenneti'nden Örik Cehennemi'ne iniyor dişilik. Sözlükteki anlamıyla kıskanmaya sebep olan ilk faktör üzerinde durulduğu üzere güzellik. Çirkin Seniha ile güzel abisi Halit arasındaki ilk hasetlik tohumlarını anneleri ekiyor. Güzel olana tanınan hakların hem çirkin, hem dişi, hem de gerici Osmanlı'da bir kişi olan Seniha'ya tanınmaması, Seniha'nın içinde kinden bir ağaç büyütüyor. Gençliğinde çirkinliğine rağmen önüne çıkan izdivaç fırsatlarına güzel abisinin eğitim giderleri ve istikbali için yapılan fedakârlıkların mani olduğu Seniha, köhne tabirle evde kalıyor... Bir oyun olsa idi, ilk perde burada biterdi. ~~~ İkinci perdeyi iki güzel açıyor bu sefer, güzel abinin genç ve güzel eşi Mükerrem ve taşrada genç bir Dorian Gray; Nüzhet. Burada kendisinden çalınan cinsel yaşam ve evlilik hayatının abisine hediye edilmesiyle, üstelik kendisinin eşiti olmayan, kan bağı olmayan uzak bir insanla yine abi üzerinden duyulan ikinci kıskançlık başlıyor. Beraberinde o sinsi zehirli koku yayılıyor; ensest.. Seniha'nın abiye olan bastırılmış bir hayranlığı var ki bu da hasetlik ağacına gübre oluyor. Asıl meselenin değiştiği nokta ise intikamla başlıyor, Seniha'nın içinde büyüyüp dudaklarından sessizce taşan hasetlik ağacının kolları Mükerrem'e dokunuyor evvelâ. İşte burada ikinci perde! ~~~ Nüzhet, ergenliğin doruğunda, şehvetin esir aldığı, güzelliği ve kötülüğü bir ve aynı bedende nasıl taşıdığı okuru hayretler içerisinde bırakan, Halit Ziya Uşaklıgil'in Behlül'üne şapka çıkartacak Türk Edebiyatı'nın en önemli kötülerinden biri olarak taşrada, Zonguldak'ta üçüncü perdeyi omuzluyor. Tek başına mı? Seniha, onu Mükerreme yakarak, Mükerrem'in şehveti için her türlü zemini ona sezdirmeden hazırlayarak bir başka Aşk-ı Memnu tablosunu dallarından kopardığı bir fırça ile çiziyor. Şehvet, Zonguldak kömür ocaklarındaki bir vardiya döneminde güzel ama yaşlı Maden Mühendisi Halit'in evden uzaklaşmasıyla, ipsiz sapsız Dorian Nüzhet'in kollarında sönmeden yanan bir gün batımı. Güzel olan abinin, güzelliğinin solduğunu, yenildiğini artık eşit olduklarını göstermek için kazılmış derin bir hendek o şehvet tablosu. Büyüdükçe büyüyen ağacın köklerini topraktan kurtarması ve bu kez kurudukça yakma hevesi. Abiyi sonsuza dek yakma! Kurulan tuzakla güzeli güzele kırdırma! ~~~ Kıskanmak'ın dördüncü perdesi durağan görünse de en başından söylediğim gibi boşluk yok. Ortalık yanarken yanarken yanarken Seniha'nın sırlarının açığa çıkmasıyla kaybettiği zevkten mahrum gençliği uğruna ateşi harladıkça harlaması. Sözde namus cinayeti işleyen Halit'in hapiste kalması için gösterilen korkunç çaba ve mahpusluktan sonra da Halit'in huzur bulmaması için kuru dallarından çıkan tohumları yine toprağa bırakan Seniha! Klişe; Mükerrem'in güzelliğinin bedelini çok acı ödemesi... Osmanlı'da az da olsa okumuş bir kadın olan Seniha öğretmenlik yapabilirken, güzel ancak eğitimsiz Mükerrem'in metresliği... Örik'in Osmanlı toplumunda kadının yerine sık sık yaptığı göndermelerin eğitim - istikbal ilişkisi açısından önemli neticelendirilmesi. ~~~ Beşinci perdenin başında da ölünmez ki! Kıskanmak'ı kendimce beş perdelik bir oyuna dönüştürdüm. Serim yok düğüm yok çözüm yok. Her perdede birer düğüm var ve neticede benim için en kâm aldığım son perde: meselenin güzellikten koptuğu o müthiş anlar. İhtiyarlaşan Halit'in kalan herşeyi kaybetmesi için hazırlanan kötü sona sarfedilen eforun boşa gitmesi. Halit'in ne güzelliğinin ne parasının kaldığı anda bile kazandığı sevgi ile dostlarının hâlâ yanında olması ve yeniden başlamasıyla karşılaşan Seniha'nın kalan dallarının bir de konsomatris Mükerrem'den Halit'e gelen utangaç yardım eli ile paramparça oluşu... Örik'in her perdede insan ruhunun en dolambaçlı yollarından kaybolmadan çıkabilmesiyle kıvamında bir son... ~~~ Yazmak için birkaç gün sindirmek istediğim Kıskanmak'ı irdelemeye okurken başladım aslında. Yazmasam olmazdı dediğim bir kitap çünkü çok etkilendim. Hem dilden aldığım lezzet, hem de konunun spesifik yaklaşımlardan daha derin ve söz konusu kötü duyguyu anne kıskançlığı, güzellik kıskançlığı, kardeş kıskançlığı, cinsel kıskançlık, mevki kıskançlığı gibi pek çok açıdan ele alınmasıydı. Seniha'nın gizli cinsel yaşamı ve bakirelik meselesi gibi boşluk kapatıcılar bu muhteşem mimariyi sağlamlaştırdıkça sağlamlaştırdı. Romanda güzelliğin atfedildiği Halit'in neredeyse birkaç sahne dışında önemli rol almaması güzelliğe atfedilen önem hakkında ciddice düşündürüyor ve yazarın zekasına hayran bırakıyor. Başrol Seniha'nın yani Kıskanan'ın... Kıskanmak müthiş bir psikolojik roman ve özellikle bu alanda çalışanlara sorgusuz sualsiz okumaya başlamalarını öneriyorum. Ve ihmal edilmiş bir yazar olan Nahid Sırrı Örik'in daha çok okunmasını diliyorum. Son olarak Zeki Demirkubuz'un 2009 tarihli aynı adlı filmiyle veda ediyorum. Kıskanmak tohumunun sebebi ne güzellik, ne sevgi eksikliği. O tohum, içerde ve onu kurutmaya çalışmak en iyisi... Eşekeden farksız bir ağaç ki o kıskanmak... youtu.be/6HwEdjAyGMw
Kıskanmak
KıskanmakNahid Sırrı Örik · Oğlak Yayıncılık · 20211,359 okunma
··
1.067 görüntüleme
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Şimdi sadece başlığı beğendim, incelemeyi okuduğumda tekrar beğeneceğim. 🤓 Zeki Demirkubuz'a da selam olsun, enfes filmdir Kıskanmak. ^^
Psyche okurunun profil resmi
İncelememin başlığını okuduğun için teşekkür ederim 🤣aslında özeti okumuşsun gerisine gerek bile yok. 😅
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.