Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
9/10 puan verdi
Bekleyişin unutulduğu, unutuşun beklenildiği bir hikaye bu. İsimlerini bilmediğimiz, ilişkilerini adlandıramadığımız, sadece bir odada kadın ve erkek arasında geçtiğini bildiğimiz diyaloglar. Her bir cümle kafa karıştırıyor, durup üzerine düşündürüyor. Maurice Blanchot, bekleyişin ve unutuşun felsefesini derinlemesine inceliyor. Bekleyişin bir yerlerde beklediği, unutuşun unutulduğu ve aslında ikisinin de gerçekleşmesi istenilmeyen tutkulu bir hikayenin içindeyiz. Hikaye ilerledikçe karakterlerin bu aşkı yaşamaması gerektiğini, ayrılmaları ve hatta acı çekmeyi bir yerde bırakmak için birbirlerini unutmaları gerektiğini anlıyoruz ama bunu yapmak ikisi için de zor. Bu süreçte aralarındaki konuşmalar ise hem tutkuyu hem de ayrı kalma düşüncesinin verdiği acıyı en derinden hissettiriyor. "Unutuş, gizli kalan armağan." diyor bir sayfada. Tam da öyle. Hayatın bir noktasında unutmak, unutabilmek insanoğlu için bir mucize. Unutsa bitecek tüm acısı ama unutmayı beklemeye alıyor bellek ve bekliyor öylece. Unutmayı beklediği gibi zaman zaman da beklemeyi unutuyor tıpkı karakterlerimizin yaşadığı gibi. Fransız edebiyatının derinliği ve zaman zaman karmaşıklığı okuru içine alıyor, girdap gibi. Yormuyor değil ama okutuyor, hem de muhteşem bir edebiyat sunarak okutuyor. Sayfa sayısının azlığına kanıp bir çırpıda okurum demeyin Bekleyiş Unutuş'u, öyle olmuyor, iyi ki öyle olmuyor. Çokça düşünerek okutuyor. Bazen bizim hislerimizi anlatıyor bazen de bu kadar acı fazla dedirtiyor. Hayranlıkla okudum.
Bekleyiş Unutuş
Bekleyiş UnutuşMaurice Blanchot · Monokl Yayınları · 2018694 okunma
·
299 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.