Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türkçülük ve Turancılık Türkçülükle Turancılığın farklarını anlamak için "Türk" ve "Turan" zümrelerinin hudutlarını ta'yin etmek lazımdır. Türk, bir milletin adıdır. Millet, kendisine mahsus bir harsa malik olan bir zümre demektir. O halde, Türkün yalnız bir lisanı, bir tek harsı olabilir. Halbuki, Türkün bazı şubeleri, Anadolu Türklerinden ayrı bir lisan, ayrı bir hars yapmaya çalışıyorlar. Mesela Şimal Türklerinden bir kısım gençler bir Tatar lisanı, Tatar harsı vücuda getirmekle meşguldürler. Bu hareket, Türklerin başka bir millet, Tatarların da başka bir millet olması neticesini verecektir. Uzakta bulunduğumuz için, Kırgızların ve Özbeklerin nasıl bir şiar takib edeceklerini bilmiyoruz. Bunlar da birer ayrı lisan ve edebiyat, birer ayrı hars vücuda getirmeye çalışırlarsa, Türk milletinin hududu daha da daralmış olur. Yakutlarla Altay Türkleri daha uzakta bulundukları için bunları Türkiye Türklerinin harsi dairesine almak daha güç görünüyor. Bugün harsça birleşmesi kolay olan Türkler, bilhassa Oğuz Türkleri, yani Türkmenlerdir. Türkiye Türkleri gibi, Azerbaycan, İran ve Harezm ülkelerinin Türkmenleri de Oğuz uruğuna mensupturlar. Binaenaleyh, Türkçülükteki yakın mefkı1remiz "Oğuz ittihadı" yahut "Türkmen ittihadı" olmalıdır. Bu ittihaddan maksat nedir? Siyasi bir ittihad mı? Şimdilik hayır! İstikbal hakkında bugünden bir hüküm veremeyiz. Fakat bugünkü mefkuremiz, Oğuzların yalnız harsça birleşmesidir. Oğuz Türkleri, bugün dört ülkede yayılmış olmakla beraber, hepsi birbirine yakın akrabadırlar. Dört ülkedeki Türkmen illerinin adlarını karşılaştırırsak görürüz ki birinde bulunan bir ilin yahut boyun diğerlerinde de şubeleri var. Mesela, Harezm'de Tekelerle Sarıları ve Karakalpakları görüyoruz. Memleketimizde Tekeler bir sancak teşkil edecek kadar çoktur; hatta, bir kısmı vaktiyle Rumeli'ye nakledilmiştir. Türkiye'deki Sarılar bilhassa Rumkale'de70 otururlar. Karakalpaklar ise Karapapak ve Terekeme adlarını alarak Sivas, Kars ve Azerbaycan cihetlerinde yerleşmişlerdir. Harezm'de Oğuz'un Salur ve İmralı boylarıyla Çavda ve Göklen (Kar luklardan Kealin) illeri vardır. B u isimlere Anadolu'nun muhtelif noktalarında tesadüf edilir. Göklen71, kendi adını Van'da bir köye Gökoğlan şeklinde vermiştir. Oğuz'un Bayat ve Afşar boyları da gerek Türkiye' de gerek İran' da ve Azerbaycan'da mevcutturlar. Akkoyunlularla Karakoyunlular da bu üç ülkede yayılmışlardır. O halde Harezm, İran, Azerbaycan ve Türkiye ülkeleri Türk etnografyası itibarıyla aynı uruğun yurtlarıdır. Bu dört ülkenin mecmuuna "Oğuzistan" adını verebiliriz. Türkçülüğün yakın hedefi, bu büyük kıt' ada yalnız bir tek harsın hakim olmasıdır. Oğuz Türkleri umumiyetle Oğuz Han'ın torunlarıdır. Oğuz Türkleri birkaç asır evveline gelinceye kadar mütesanid bir aile halinde yaşarlardı. Mesela Fuzuli bütün Oğuz şubeleri içinde okunan bir Oğuz şairidir. Korkud Ata Kitabı72, Oğuzların resmi Oğuzname'si olduğu gibi, Şah İsmail, Aşık Kerem, Köroğlu kitapları gibi halk eserleri de bütün Oğuzistan'a yayılmıştır. Türkçülüğün uzak mefkuresi ise Turan' dır. Turan bazılarının zannettiği gibi, Türklerden başka Moğolları, Tunguzları, Finoları, Macarları ihtiva eden bir kavimler halitası değildir. Bu zümreye, ilim lisanında UralAltay zümresi denilir. Maamafih bu sonki zümreye mensup kavimlerin lisanları arasında bir akrabalık bulunduğu da henüz ispat edilememiştir. Hatta, bazı müellifler, Ural kavimleriyle Altay kavimlerinin birbirinden ayrı iki zümre teşkil ettiğini ve Türklerin Moğollarla ve Tunguzlarla beraber Altay zümresine; Finolarla Macarların da Ural zümresine mensup olduklarını iddia ediyorlar. Türklerin Moğollarla ve Tunguzlarla lisani bir karabeti olduğu da henüz ispat edilmemiştir. Bugün ilmen sabit olan bir hakikat varsa, o da Türkçe konuşan Yakut, Kırgız, Özbek, Kıpçak (Tatar), Oğuz gibi Türk şubelerinin lisanca ve an'anece kavmi bir vahdete malik bulunduğudur. Turan kelimesi, Turlar, yani Türkler demek olduğu için, münhasıran Türkleri ihtiva eden camiavi bir isimdir. O halde Turan kelimesini bütün Türk şubelerini ihtiva eden büyük Türkistan'a hasretmemiz lazım gelir. Çünkü, Türk kelimesi bugün yalnız Türkiye Türklerine verilen bir unvan hükmüne geçmiştir. Türkiye' deki Türk harsına dahil olanlar, tabii yine bu ismi alacaklardır. Benim itikadımca bütün Oğuzlar yakın bir zamanda bu isimde birleşeceklerdir. Fakat, Tatarlar, Özbekler, Kırgızlar ayrı harslar vücuda getirdikleri takdirde, ayrı milletler halini alacaklarından yalnız kendi isimleriyle anılacaklardır. O zaman bütün bu eski akrabaları kavmi bir camia halinde birleştiren müşterek bir unvana lüzum hissedilecek. İşte bu müşterek unvan Turan kelimesidir. Türkçülerin uzak mefkuresi, Turan namı altında birleşen Oğuzları, Tatarları, Kırgızları, Özbekleri, Yakutları lisanda, edebiyatta, harsta birleştirmektir. Bu mefkurenin bir şeniyet haline geçmesi mümkün mü yoksa değil mi? Yakın mefkureler için bu cihet aranırsa da uzak mefkure ler için aranmaz. Çünkü uzak mefkure, ruhlardaki vecdi namütenahi bir dereceye yükseltmek için, istihdaf edilen çok cazibeli bir hayaldir. Mesela, Lenin, Bolşeviklik için yakın mefkure olarak Kolektivizmi; uzak mefkure suretinde de Komünizmi ileri sürmüştür. Komünizmin ne zaman husUle geleceğini soranlara şu cevabı veriyor: "Komünizmin ne zaman tatbik olunacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu Hazret-i Muhammed' in cenneti gibi ne zaman ve nerede görüneceği malum olmayan bir şeydir." İşte, Turan mefkuresi de bunun gibidir. Yüz milyon Türkün bir millet halinde birleşmesi, Türkçüler için en kuvvetli bir vecit membaıdır. Turan mefkuresi olmasaydı, Türkçülük bu kadar süratle intişar etmeyecekti. Maamafih kim bilir? Belki istikbalde Turan mefkuresinin husUlü de mümkün olacaktır. Mefkure, istikbalin halikidir. Dün Türkler için hayali bir mefkure halinde bulunan "milli devlet", bugün Türkiye' de bir şeniyet halini almıştır. O halde Türkçülüğü, mefkuresinin büyüklüğü noktasından üç dereceye ayırabiliriz: Türkiyecilik Oğuzculuk yahut Türkmencilik Turancılık Bugün şeniyet sahasında yalnız Türkiyecilik vardır. Fakat, ruhların büyük bir iştiyakla aradığı "Kızıl Elma", şeniyet sahasında değil, hayal sahasındadır. Türk köylüsü Kızıl Elma'yı tahayyül ederken gözünün önüne eski Türk ilhanlıkları gelir. Turan mefkuresi mazide bir hayal değil, bir şeniyetti. Milattan 210 sene evvel Kun hükümdarı Mete, Kunlar (Hunlar) namı altında bütün Türkleri birleştirdiği zaman Turan mefkuresi bir şeniyet haline girmişti. Hunlardan sonra Avarlar, Avarlardan sonra Göktürkler, Göktürklerden sonra Oğuzlar, bunlardan sonra Kırgız Kazaklar, daha sonra Kür Han, Cengiz Han ve sonuncu olmak üzere Timurlenk, Turan mefkuresini şeniyet haline getirmediler mi? Turan kelimesinin manası şu suretle tahdit olunduktan sonra, artık Macarların, Finoların, Moğolların, Tunguzların Turanla bir alakaları kalmamak icap eder. Turan, bütün Türklerin mazide ve belki de istikbalde bir şeniyet olan büyük vatanıdır. Turaniler, yalnız Türkçe konuşan milletlerdir. Eğer Ural ve Altay ailesi gerçekten varsa, bunun kendisine mahsus bir ismi olduğundan Turan adına ihtiyacı yoktur. Bir de bazı Avrupalı müellifler, Garbi Asya' da aslen Samilere yahut Arilere mensup olmayan bütün kavimlere "Turani" adını veriyorlar. Bunların maksadı, bu kavimlerin Türklerle akraba olduğunu tasdik etmek değildir; yalnız Samilerle Arilerden hariç kavimler olduğunu anlatmak içindir. Bundan başka, bazı müellifler de Şehniime'ye nazaran "Tur" ile "lrec"in kardeş olduğuna bakarak Turan'ı eski İran'ın bir kısmı addetmektedirler. Halbuki Şehniime'ye göre Tur ile irec'in üçüncü bir kardeşleri daha vardır ki adı "Selem"dir. "Selem" ise İran'dan bir şubenin dedesi değil, bütün Samilerin müşterek ceddidir. O halde, Feridfın'un oğulları olan bu üç kardeş, Nuh'un oğulları gibi, eski etnografik taksimatın adlarından doğmuştur. Bundan anlaşılıyor ki "Turan", İran'ın bir cüz'ü değil, bütün Türk illerinin mecmuu olan Türk camiasından ibarettir.
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.