Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Îngiliz-Amerikan çen-geli 1953'te atılıp dersler İngilizce'ye çevrildi. Okula "Ankara Koleji" dendi. O zamana dek yurtta böyle bir misyoner tipi Türk okulu yoktu. "Kolej" (Robert Kolej gi-bi) misyoner okulu demekti. Sonra açılan bu İngiliz deli-ğinden kova gibi su girdi. "Anadolu Liseleri" vb. aldı yü-rüdü. Millete de yabancı dil öğretmenin yolu buymuş gibi yutturuldu. Geleceğimizin teminatı Türkçe kalemizde bu gediği açmayı başaran Oxfordlu Mr. BrowningJe de 20 yıl sonra İngiltere Kraliçesi madalya verdi. Törene katı-lanlar, sanırım, "ufak bir okulda İngilizce dersi veren bir garip öğretmene koskoca Kraliçe niye madalya verir?" diye sormadılar. Arkasından geldi "Orta Doğu Teknik Üni-versitesi"... Toptan Amerikanca. O zamanlar hâlâ bahane gerekiyordu. Dediler ki: Efendim buraya Orta Doğu'dan yabancı öğrenciler gelecek.. Yani biz birkaç öğrenci için kendi dilimizi feda edeceğiz. Halbuki her ülkede yabancı öğrencilere eğitim verme fedakârlığı sağlanıyorsa onların o ülkenin dilini öğrenmeleri şart koşulur, o ülkenin kültürünü seven taraftarlar yetiştirilir. Tabii denilen sadece kade- BİRİNCİ BÖLÜM: MAKALELER meli fetihte kullanılan geçici bir bahane, bir alı ştırmaydı. Nitekim sonra peşpeşe gelen Boğaziçi (yani Bosphorus)", derken Bilkent (adı güzel ama!), şimdi de, Koç, vb. için bahaneye artık lüzum görülmüyor. Çünkü kamuoyu artık yeterince uyuşturulmuştur. Bunun sonu, çok değil bir iki nesil sonra Türkçe'ye "bye bye" demek olacaktır. Bu, Türkçe'ye, Türk tarihine, Türk egemenliğine, Türk Dünya-sına, Müslüman ülkeler önderliği emellerine, Türk'ün dünya üzerindeki haysiyetine "bye-bye" demektir
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.