Bu kitaptan sağ çıktım, yaşasın!
Bu ekstra hacimli kitap beni ciddi yıprattı, bitirdikten sonra kitap hakkında yorumları okurkense şok oldum. Nasıl bu kadar sevilebilmiş anlamıyorum
#spoiler#
Kitap iki karakterin paralel bir evrende yaşamlarının kesişmesini anlatıyor kabaca, böyle bakınca diyorsun ki oo yeni bir dünya keşfedeceğiz, ama bu keşfettiğimiz yeni dünyadaki tek yenilik şu gökte iki ay var :)))
3 ciltlik bir kitap yazmışsın canım Murakami, 3 cilt yahu, ama gökte iki ay var şimdi dur :))
Neyse hadi bunu atlattık diyelim, geçelim karakterlere. Bu kadar şekilci bir karakter anlatımı görmedim asla, karakterlerin tüm dış özelliklerini biliyoruz, hatta kadının memesinden, erkeğin penisine öyle ayrıntılı bir anlatım, lakin asla bakın asla kişilik özellikleri detayı yok. 3 ciltlik romanda kaç karakter gördük, hiçbirinin bir gelişimi yok. Ot geldiler, ot gittiler :))
Kitabın pek çok bölümünde okuyucuyu aptal yerine koyan bir anlatım hissettim ki çok üzüldüğüm bir şeydir. Her şeyi açıklama, bırak bana da boşluk ki ben de işin içine gireyim. Zaten roman içinde yeni yetme bir yazar koymuşsun, olur da yazamazsan bu yeni yetme yazarın yazarlık becerisi bu kadar deyip suçu atacaksın Tengo’ya. Ama yedik mi yemedik :))
Gelelim beni asıl rahatsız eden kısma. Kitaba gelecek tepkileri absorbe etmek adına eşlerine eziyet eden kocaları öldüren bir kadın suilastçi ve bunu koruyan bir zengin iş kadını yazılmış olsa da Murakami kadınlardan nefret ediyor bence :) Tiksiniyorum her türlü seksist dilden. Yaralandığını düşünen bir kadın önce memelerini kontrol etmez canım Murakami, bir buçuk yaşındaki anısını hatırlayıp,annesinin babasını aldattığını düşünen bir erkek çocuk annesinin memelerini güzel şekilli diye tarif etmez.
#spoiler#
Sonuç olarak bittiği için bir mutluluk kahvesi içtiğim kitap oldu.
Murakami tiksintimi azaltmak için önerebileceğiz bir kitap varsa beklerim
Ohhh bitti:))