Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Irkçılık Üzerine
Defaatle, "Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık yolunda kavga veren bizden değildir. Irkçılık yolunda ölen bizden değildir!" demiştir. "Bizden değildir" ifadesinin ne anlama geldiğini anlıyoruz değil mi? Yani ırkçılık yapanlar İslâm dairesinin dışındadır. Çünkü İslâm bunu kabul etmez. Biz, üstünlüğü takvada gören bir dinin mensuplarıyız. Bu hakikati iyice anlamak durumundayız. Burada bir parantez açmamız lazım; asabiyetçilik veya ırkçılık dediğimizde, yani bir başkasına üstünlük taslamak dediğimizde biraz dar düşünüyor ve meseleyi sadece kavmiyetçilik olarak anlıyoruz. O, işin en önemli ayağıdır ama asabiyetçiliğin daha birçok boyutu vardır. Hemşehricilik gibi bir boyutu vardır. Ya da yaş gibi bir boyutu vardır; mesela kişi yaşlıysa gençleri, gençse yaşlıları küçümser. Cinsiyet gibi bir boyutu vardır; erkektir kadını, kadındır erkeği küçümser. Mensubiyet gibi bir boyutu vardır; kişi neye mensupsa -bir partiye, bir tarikata, bir cemaate, her neyse- kendisini seçilmiş ve üstün görür, diğerlerine tepeden bakar. İşte bütün bunların hepsi Cahiliye âdetlerindendir ve üstünlüğü takvada gören bir din bunu asla kabul etmez. Üstünlük takvada demek ise kişinin dindarlığını birine reklam etmesi değil, o sorumluluğun gereğini yerine getirmesidir. Sahâbe takvayı nasıl anlıyordu biliyor musunuz? Onlara göre takva, "Gördüğün her mümini kendinden hayırlı zannetmendir." Bakışımız böyle olduğunda, takvayı böyle anladığımızda bu aziz dini de doğru anlamış olacağız. Sahâbe bunu Efendimiz'e (s.a.v.) sordu. "Ya Resûlallah! Kendi kavmimizi sevmek ırkçılık mıdır?" dedi. Allah Resûlü (s.a.v.) "Hayır, kendi kavmini sevmen asla ırkçılık değildir. Irkçılık odur ki senden olan birisi, senden olmayan birisine zulmettiğinde, sırf senden olduğu için o zulmü görmezsin ve sırf senden olduğu için o zulme arka çıkarsın," şeklinde yanıtladı. Mesele budur. Bilmemiz gerekiyor ki bu tarz asabiyetçiliklerin hepsi için Efendimiz (s.a.v.) "Ayağımın altındadır," demiştir. Onun ayağının altında olanı başımızın üzerine koyduğumuzda, başımızı da onun ayağının altına koymuş oluruz. Bunu hiç unutmayalım...
Sayfa 115Kitabı okudu
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.