Sokrates: Şöyle, dedi. Nasıl, “adamdan tiksinmek” olursa, “fikirden
tiksinmek” de olur. Doğrusu bu fikir tiksintisinden daha kötü bir
felâket olamaz. Fikirden tiksinme de adamdan tiksinme gibi aynı
şartlar içinde belirir. O halde fikirden tiksinmenin içimize sinmesi
neden ileri geliyor? Tanımadan, bir adama sonsuz güven beslemekten,
onu büsbütün doğru, sağlam ve inana lâyık sanmaktan değil mi? Az
sonra da, onun ikiyüzlü ve bozuk olduğu, yeni baştan başka bir adam
olduğu ortaya konulur.