Sözü susmuş, kalemi susmuş, bir kitap bırakmış ki bize Max Blecher oku oku doyamadım. Yazarın en önemli eseri olan #acilgerçekdışılıktamaceralar 28 yaşında ölen ve hayatının son 10 yıldan fazlasını yatakta geçiren yazarın sıra dışı romanı.
Kitap, önce çevirmen sonra Andrei Codrescu ve Hertz Müller’in roman hakkındaki konu açıklamaları ve düşünceleriyle başlıyor. Herta Müller Blecher için Proust gibi şimdikinden daha gerçek, bağımsız bir varoluş tasarlama içinde olduğunu dile getirmiş. Ve çevirmenin roman hakkındaki son paragrafını okuduğumda bu roman içinde kaybolacağımı keşfettim ve öyle de oldu.
Blecher’ı keşfetmemi sağlayan çok sevdiğim @jaguarkitap ‘a ve bu güzel kitabı bize kazandırdığı İçin 
Suat Kemal Angı ‘ye çok teşekkürler
Gelelim kitabın konusuna; çok yazılacak şey var üstüne ama en kısa haliyle aktarmaya çalışacağım. Yazar on yıldan uzun süredir yatağa bağımlı olduğundan kendisinin gerçek ile rüya (hayalinde yaşadığı)ve buğranları arasında gidip gelmelerini ölmeden önce bizlere anlatmak istiyor diyebilirim kısaca.
Maruz kaldığı rüyalar yazar İçin nesnelerin farklı nitelik kazandığı bir dünyaya dönüşür. Dünyayı deneyimleme biçimi değişmiştir. Birde cinselliğin önem kazandığı satırlar var. Burada gerçeğin yerini imgeler, semboller alır havada uçuşan heykeller belirir. Hep duygusal bir altüst oluş vardır. Bir dünya vardır evet ama kendisinin hangi dünyaya ait olduğunu arar.
Bilinç altımızı zorlayan bir kitaptı. Yazarın nesnelere yüklediği gerçekdışılıkta anlamlarında kaybolup sarsılabiliriz. Daha önce okuduğum Bretton’un Nadja kitabında bir delilik hali vardı oradaki umudun yerini burada depresif ruh hali ve artık kanamaya başlayan ölümün yerini aldığını gördüm.
Benim ruhuma, düşüncelerime, kalemime çokça ilham oldu #maxblecher Pişman olunmayacak bir eser.
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.