Moğol hükümdarlar hükmettikleri toprakların birbirinden bağımsız ihtiyaçlarına uyum sağlarken, kendi göçebe miraslarından vazgeçmemiş, ancak bozkır ilkeleriyle tabi nüfusların mirasının güçlü öğelerini -yani batı bozkırının göçebe Türkileri ile tarımsal bölgelerin yerleşik nüfusu- birleştirerek yeni bir kültür yaratmışlardı. Bu yeni kültürün konuşma dili Türkçe, dini İslam ve siyasi meşruiyeti de Moğol'du. Türk-Moğol geleneği, Çin ve Moğolistan hariç, Orta Asya'dan Rusya'ya kadar uzanan, tüm batıdaki Moğol topraklarında hakim gelenek hale geldi.