Öncelikle genel hatlarıyla, evcilleştirilmiş hayvanları olsun ya da
olmasın bütün çiftçilerin yaşam dünyasını avcı-toplayıcılarınkiyle kı-
yaslayalım. Avcı-toplayıcı yaşam tarzını yakından gözlemleyenler, bu
yaşamın ritminin nasıl kısa zaman aralıklarında girişilen yoğun aktiviteler
tarafından belirlendiğini görünce şaşkına dönmüşlerdir. Faaliyet yelpa-
zesi son derece geniş olup (avcılık ve toplayıcılık, balıkçılık, ayıklama,
tuzaklar ve setler kurma), şu veya bu biçimde mevcut gıda kaynaklarının
doğal temposundan yararlanacak şekilde tasarlanmıştır. "Tempo" bence
buradaki anahtar kelimedir. Avcı-toplayıcıların yaşamını, dikkatle gözet-
meleri gereken bir dizi doğal ritim yönlendirmektedir: Av hayvanı (geyik,
ceylan, antilop, domuz) sürülerinin hareketi; konaklama veya dinlenme
yerlerinde yakalanması mümkün olan kuşların ve özellikle su kuşlarının
mevsimlik göçleri; nehir akıntısıyla birlikte ya da ona ters yönde hareket
eden eti yenebilir balık akınları; diğer rakipler gelmeden veya çürümeden
önce toplanması zorunlu meyve ve yemişlerin olgunlaşma döngüleri ve
avların, balıkların, kaplumbağaların ya da mantarların öngörülmedik
bir biçimde ortaya çıktığı, hemen faydalanılması zorunlu anlar. Bu
liste hemen hemen sonsuza dek uzatılabilir fakat tüm bu faaliyetin bazı
yönleri öne çıkmaktadır. İlk olarak, her faaliyet farklı bir "alet çantası" na
ihtiyaç duyar ve farklı yakalama yahut toplama tekniklerinde ustalaş-
mayı gerektirir. İkincisi, toplayıcıların uzun süre doğal hububatlardaki
tahıl tanelerini topladığını ve bu amaçla neolitik alet çantasının parçası
olarak gördüğümüz aletlerin nerdeyse hepsini (orakları, harman etmekte
kullanılan hasır ve sepetleri, harman savurmaya yarayan tepsileri, havan
ve bileği taşlarıyla diğer benzer gereçleri) önceden geliştirmiş olduğunu
unutmamamız gerekir. Üçüncüsü, bu faaliyetlerin her biri belirgin biçim-
de farklı bir koordinasyon sorunu yarattığı için, işbirliğine giren grupla
işbölümü hepsi için farklıdır. Son olarak, bu faaliyetler aynı alüvyonlu
Mezopotamya topraklarındaki ilk köylerde olduğu gibi, her biri kendi-
sine has mevsimsel döngülere sahip çeşitli gıda ağlarını (sulak alanlar,
ormanlar, savan ve kurak alanlar) kapsamaktadır. Avcı-toplayıcıların
hayatları bu ritimlere bağlı olsa da, onlar aynı zamanda doğanın önlerine atabileceği dağınık ve sürekliliği olmayan nimetlerden yararlanmaya her
an hazır çok yönlü ve fırsatçı kişilerdi.
Avcı-toplayıcı insanların etraflarındaki doğa hakkında derlediği
bilgilerin düzey ve genişliği, botanikçilerle doğa bilimcilerini daima
şaşırtmıştır. Geliştirdikleri bitki taksonomileri Linnaeus kategorilerine
uymuyor olabilir, fakat hem daha pratik (yemesi güzel, yaraları iyileştirir,
mavi boya yapmayı sağlar gibi) hem aynı ölçüde detaylıdır. 22 Bunun tam
zıttı bir biçimde Amerika' daki çiftçilik bilgisi en baştan itibaren, birçok
şeyin yanı sıra mısırın ne zaman ekilmesi gerektiğini söyleyen Çiftçilik
Almanağı olarak şekillenmiştir. Bu bağlamda avcı ve toplayıcıların zi-
hinlerinde almanaklarla dolu bir kütüphanenin olduğunu söylememiz
mümkündür: Biri buğday, arpa ve yulaf diye alt bölümlere ayrılmış
doğal tahıllarla ilgiliyken diğeri ormanlardaki yemişler ve meyvelerle
ilgili olup, palamutlar, kayın ağaçlarının meyveleri ve çeşitli dutsu
meyvelere ayrılmıştır. Bir diğer almanaksa kabuklular, yılanbalıkları,
ringa balıkları ve alabalıklar diye ayrılmış balıkçılık almanağıdır. Bu
gerçek bilgi hazinesinin geçmiş deneyimleri yansıtan tarihsel derinliği
kadar şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcı olan bir şey daha varsa, o da
hepsinin tümüyle topluluğun kolektif belleği ve sözlü geleneğinde
korunup saklanmış olmasıdır.
Tempo kavramına dönecek olursak; avcı ve toplayıcı insanların bir dolu
doğal ritimden oluşmuş, vuruşları belirgin bir metronoma göre hareket
ettiğini düşünebiliriz. Çiftçiler, özellikle de sabit tarımla uğraşıp hububat
ekenler, büyük oranda tek bir gıda ağının içine hapsolmuş durumdadır ve
rutinleri onun hususi temposuna bağlıdır. Bir avuç ürün türünü başarılı
bir şekilde hasat etmek kesinlikle zahmetli ve karmaşık bir faaliyettir fakat
genelde bu süreci belirleyen, başat bir nişasta bitkisinin gereksinimleri
olur. Karmaşıklık anlamında, modern montaj hattındaki tekrarlı çalışma
hububat-tahıl çiftçiliğinden ne kadar farklıysa, avcı-toplayıcılığın da tahıl
çiftçiliğinden aynı ölçüde farklı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Bu süreçteki her adım, odak noktasında ciddi bir daralma ve işin önemli
ölçüde basitleşmesi anlamına gelmiştir. 23
O halde nihai ifadesini sabit tarla tarımında bulan haliyle bitkile-
rin evcilleştirilmesi bizi, çalışma hayatımızı, yerleşim örüntülerimizi,
toplumsal yapımızı, evin inşa edilmiş ortamını ve dini yaşantımızın büyük kısmını düzenleyen senelik bir rutinler dizisine hapsetmiştir.
Toprağın (ateşle, sabanla, tırmıkla) temizlenmesinden tohumların
ekilmesine, çalıların ayıklanmasına, sulamaya, ürün olgunlaştıkça gös-
terilen kesintisiz ilgiye varıncaya dek, zaman çizelgemizin büyük kısmını
başat kültür bitkisi düzenlemektedir. Hasadın kendisiyse (hemen hepsi
tarihsel olarak "kadın işi" görülen) başka bir rutin dizgesini harekete
geçirir: söz konusu tahıl bitkileriyse ekinin biçilmesi, demetlenmesi,
dövülmesi, samanın ayrılması harman edilmesi, kalburdan geçirilmesi,
kurutulması ve tasnif edilmesi. Son olarak tahılların her gün tüketime
hazırlanması (yıl boyunca süren dövme, öğütme, ateş yakma, pişirme
ve fırınlama faaliyetleri) evin temposunu belirlemektedir.