Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Harf Devrimi'ne inanıp savunan az sayıdaki aydından biri de Ahmet Cevat Emre'dir. Atatürk, Emre'nin "Gereksindiğimiz Dil Devrimi" adlı tezini İnönü'ye tam 7 saat okuyup tartışmış ve İnönü'yü ancak o şekilde ikna etmeyi başarmıştır. Şimdi düşünebiliyor musunuz? Kimilerinin iddia ettiği gibi Atatürk devrimleri gerçekten "tepeden inmeci", zorla yapılan devrimler olsa ve yine kimilerinin iddia ettiği gibi Atatürk gerçekten bir "diktatör" olsa, hiç İsmet İnönü'yü ikna etmek için Harf Devrimi gibi çok önemli bir devrimi en az 2 yıl erteler miydi? Kazım Karabekir'in, İsmet İnönü'nün ve neredeyse tüm aydınların karşı çıktığı Harf Devrimi, hiç tartışmasız Atatürk'ün eseridir: 3 Ağustos 1928 tarihli Milliyet'ten okuyalım: "Gazi, geçenlerde yeni harflerin kabul ve tatbikinden bahsedilirken etrafında bulunanlara şöyle dedi: 'Büyük Taaaruz'a karar verdiğim zaman İsmet Paşa'ya, 'göreceksiniz neler olacak' demiştim. Şimdi size söylüyorum. Göreceksiniz neler olacak." İsmet İnönü ikna edildikten sonrası çorap söküğü gibi gelmiştir: 8 Mart 1928'de Başbakan İsmet (İnönü), Türk Ocağı Hars Heyeti'nde Latin yazısı konusunda bir danışma toplantısı yapmıştır. 23 Mayıs 1928'de yeni yazıyı incelemek için bir Dil Heyeti/ Encümeni kurulmasına karar verilmiştir. İsmet (Inönü), bu heyetin 17-19 Temmuz toplantılarına katılarak alfabe çalışmalarını izlemiş, önerilerde bulunmuştur. Örneğin Latin esaslı yeni alfabeye "Türk Alfabesi" adını veren odur. Atatürk, 1928 yılı 8-9 Ağustos gecesi Sarayburnu'nda yeni Türk harflerini müjdeleyen bir konuşma yapmıştır. Atatürk konuşmasında, "Arkadaşlar güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenktar, zengin lisanımız, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz…" demiştir. 11 Ağustos 1928'de Dolmabahçe Sarayı''nda yeni Türk harfleri konusunda ilk uygulama dersi açılmıştır. Bu ilk derse milletvekilleri, memurlar ve gazeteciler katılmıştır. O günkü üçüncü derste konuşan İsmet (İnönü) şunları söylemiştir: "Efendiler! Latin harfleri Türk milletinin en kati ve en derin bir ihtiyacına temas ediyor. (…) Gazi Hazretleri böyle büyük bir mücadeleyi açarken yalnız Türk milletini ve yalnız onun irfanını ve yalnız onun kurtulmasını düşündü. (…) Çocuk dört beş sene mektebe gider gelir. Fakat hepsi o kadar. Hiçbir şey öğrenemez. Kur'an'dan birkaç sure okur; fakat gazete yazısını söktüremez. Efendilerim! Bütün bu müşkülat Arap harfleri yüzündendir. (…) Türk milleti de nihayet kendi harflerini bulmuştur. Dil Encümeni'nin bütün faaliyet ve dikkatini teksif ederek bulduğu bu harfler hiçbir zaman Alman, Fransız, Ingiliz alfabesine benzetilemez. Tamamen Türktür ve bütün dünya milletleri buna 'Türk Elifbası' demekte tereddüt etmeyecektir. (…) Efendiler! Maarifimizi, maarifsırasına sokmak ve milletimizi cehaletten kurtarmak için vardığımız netice budur. Tekrar ederim ki, bu alfabe Tiürk alfabesidir, kat'idir, ebedidir." Harf Devrimi ile kabul edilen yeni harflere ya "Latin kökenli Türk harfleri" ya da "Yeni Türk harfleri" adı verilmiştir. Atatürk ve İnönü yeni harflerden söz ederken bu iki kullanımdan birini tercih etmişlerdir. İlginçtir! 11 Ağustos 1928'de Dolmabahçe Sarayı'nda toplanan kongrede Harf Devrimi'ni başlatan önergeyi de -çok değil, daha birkaç gün önce Harf Devrimi'ne karşı çıkan- İsmet İnönü vermiştir. Dil Encümeni'nin hazırladığı Elifba Raporu'nu inceleyen Atatürk, 29 Ağustos 1928'de İsmet (Inönü)'nün ve milletvekillerinin hazır bulunduğu bir toplantıda yeni Türk harfleriyle ilgili olarak Dolmabahçe Kararlarını aldırmıştır. 29 Ağustos 1928'de Dolmabahçe Sarayı'nda profesörler, milletvekilleri, gazeteciler, yazarlar toplanıp Atatürk'ün huzurunda yeni harfleri konuşmuştur. Başbakan İsmet (İnönü), "Kabul edilen harfler Fransız harfleri değildir, Türk harfleri, Türk alfabesidir," demiş ve şunları söylemiştir: "Yeni alfabe bilimseldir ve Türk ulusunun alfabesidir. Türklerin gereksinimlerine yeter." İnönü daha sonra İ. Necmi Dilmen'e yeni harflerle şu kararı yazdırmıştır: "Ulusu bilgisizlikten kurtarmak için kendi diline uymayan Arap harflerini bırakıp Latin esasından Türk harflerini kabul etmekten başka çare yoktur." Bu karar oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Sayfa 194 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.