Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

175 syf.
8/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Bir Şizofren Kızın Güncesi...
Bir psikoloji kitabının yorumuyla daha karşınızdayım. Kitap, şizofreni tanısı konmuş ve daha sonrasında iyileşmiş Renee'nin hikayesini anlatıyor. Kitap iki bölümden oluşuyor, 1. Bölüm Renee'in anlatımıyla hastalığın iç yüzünü, hastanın iç dünyasını, ve duygu durumunu bize gösteren, beni baya şaşırtan, ve bu hastalık hakkında daha önce bilmediğim şeyler öğrenmeme vesile olan hikaye tarzı bir anlatıma sahip. 2. Bölüm ise, Renee'in annesinin (yazar'ın) anlatımıyla hastalığın bilimsel olarak açıklaması ve tedavi sürecini ele almaktadır. Kitabın konusunu öğrendiğimize göre artık yorumlayabiliriz... Öncelikle şizofreni'nin ne olduğunu öğrenelim. Şizofreni: Kişinin beyninin karar verme bölgesinin bozulduğu bir hastalıktır. Şizofreni hastalarının beyninin ön bölgesi, (karar verme bölgesi) iyi çalışmaz. Beynin algılayan alanları ile yorumlayan alanlarının birbiri ile bağlantısı kopar. Normalde insan beyni ‘gerçeklik testi’ yapar. Şizofrenide beyin gerçeklik testini yapamıyor, aklına gelen saçma düşüncelere inanıyor ve onunla ilgili senaryolar yazıyor. Yapılan son araştırmalar, şizofreni hastalığının ruh hastalığı değil, bir beyin hastalığı olduğunu ortaya koyuyor. Şizofreni, gerçeklikle teması kaybetme, işitsel ve görsel halüsinasyonlar gibi semptomlarla karakterizedir. Bu tanımı baz alarak Renee'i ve dolayısıyla şizofreniyi kendi algı çerçevemde yorumlayacağım. Yazar şizofreni'yi bilimsel bir temeel dayanarak açıklıyor. Evet o... Her psikolojik rahatsızlığın sorumlusu... "Libido" :) Sigmund Freud'un temelini attığı libido, (geniş anlamıyla yaşam enerjisi) bir takım toplumsal sebepler yüzünden bastırılınca bu enerji bir şekilde geri dönüş yapar, (Bu vaka'da şizofreni olarak geri teper) ve kendini belli eder diye açıklıyor. Şizofreni'nin kendisi de bir takım başka rahatsızlıklara yol açmaktadır. Otizm (içe dönüklük, kapanıklık), gerileme ya da saplanma mesela. Kitapta okuduğumuz Renee, her şizofrende görüldüğü gibi içine kapanık, dış dünyayla iletişimini kesmiş, kendini soyutlamış ve yaşamdan kopmuş biri. Yaşamdan kopmuş derken, hayatla bağlantı kurmayı reddediyor anlamında. Yoksa sanılanın aksine, şizofrenlerin algılarında sorun yoktur. ❝Şizofren bir ruh ve zekaya sahiptir; bazen bunları dışa vurmasa bile, çok canlı duygular yaşar. Hastanın artık hiçbir şey duyumsamadığı tam kayıtsızlık veya derin dalgınlık dönemlerinde bile kendisine, yalnızca çevresinde olup bitenleri algılama değil aynı zamanda duygusal durumunun farkına varma olanağını sağlayan öznellikten uzak bir zihin açıklığına sahiptir...  syf.14❞ bir diğer yan etki ise sözünü ettiğimiz saplanma ya da gerilemedir. Renee hastalığı ilerledikçe ('ben' parçalandıkça) zihinsel olarak gerilemeye, çocuklaşmaya başlar. Yazar bu gerilemeyi de çocukluk döneminde yaşadığı bir travmaya bağlıyor. Detaya girmeyeceğim tadı kaçmasın :) Renee hastalığının ilk belirtisi olarak perspektif algısının zayıflaması ve zamanla yok olması olduğunu söylüyor. Resim yapabilme, nakış işleme ya da spor yapabilme gibi becerilerini kaybetmeye başlıyor, zamanla bu perspektif sorunu çevresine uyum sağlayamamasına ve ya başka bir deyimle çevresine yabancılaşmasına sebep oluyor. Uzakta gördüğü bir dağ'a yaklaştıkça onun o dağ olduğuna inanmıyor mesela, ya da yön belirleme sorunuyla karşılaşıyor, ona göre haritalarda gördüğü gibi önü kuzey, arkası güney, sağı doğu, ve solu batı'dır. Soyut olarak öğrendiği bu gerçeği somut hayata aktarmakta güçlük çekiyor, hatta defalarca denemesine rağmen bu konuda başarısız oluyor. Çevreye uyum sağlayamaması eşyalarla ve boyutlarla sınırlı kalmıyor, insanlara karşı da aynı şeyleri hissediyor. Değişen hiçbir şey olmamasına rağmen sürekli siz değiştiniz, eskiden böyle değildiniz diyor çevresine. Oysa değişmediklerini biliyor. İnsanların ona karşı tavırları hep aynı aslında, o insanların benliğinin değiştiğine inanıyor. Önümde duran bu kişi gerçek değil, o bir heykel gibi tuhaf düşünceleri var. Bu yabancılaşma hissi o kadar şiddetleniyor ki, zamanla kendisine, benliğine, ve vücuduna da yabancılaşıyor. Bu benliğine yabancılaşma konusunu biraz açmak istiyorum... Öncelikle bir vücuduna yabancılaşma söz konusu... Hasta kendini vücudundan tamamen soyutlamış durumda, şöyle ki; dişi ağrıyor mesela annesine bu durumu 'diş uslu durmuyor renee'i rahatsız ediyor' diyor, annesi de dişe hitap ederek 'kızımı rahatsız etme 'diş' sana ilaç vereceğim ve bir daha ağrımayacaksın' diyor. Ya da 'kol ağrıyor' diyor hasta. Kendi vücudundan 3. Şahısmış gibi bahsediyor. Ve bu bir nevi "benliğin parçalanması"na bir örnektir. Diğer bir yabancılaşma ise fiziksel benliğe değil kendine (kişiliğine) karşı bir yabancılaşmadır. Uzuvlarından bahsederken yaptığı gibi, kendi benliğinden de 3. Şahısdan bahseder gibi bahsediyor, ve olur da annesi ona tekil şahıs olarak hitap ederse ona karşı öfkeleniyor, annesinin ona yabancılaştığını düşünüyor. Yani öznel bir benlik bilincine sahip değil bu yüzden kendini kişi olarak değil kişilik olarak görüyor ve kendine üçüncü şahsa hitap eder gibi konuşuyor. Fark ettiğim bir diğer şey ise hastanın sorumluluk almayı reddetmesi ya da özgür seçim hakkının onda bir suçluluk duygusu yaratması. Yemek yemek istemiyorum dediğinde, annesinin 'Peki, Renee ne zaman isterse o zaman yer' demesi de onu öfkelendiriyor. Ona bu hakkı tanımasını istemiyor, yemek yeme hakkına sahip olması, banyo yapabilmesi, güzel giyinmesi, ya da daha geniş bir bakış açısıyla yaşama hakkına sahip olması onda bir suçluluk duygusu yaratıyor. İntihar girişimlerine annesinin yasaklaması sebebiyle ara veriyor. Ve burada bir başka "ben parçalanması" daha yaşanıyor... Ya da bir diğer deyimle 'Ben'den kopukluk. Daha önce de söylediğimiz gibi şizofreni'nin en önemli belirtileri görsel halüsinasyonlar ve işitsel varsanılardır. Bizim işimiz işitsel olanlarla. Renee'in "sistem" diye adlandırdığı varsanılar (iç ses) ona, kendine zarar vermeyi emrediyorken ya da yemek yemeği yasaklarken, annesi (dış yönlendirici/rehber) ona kendine zarar vermeyi yasaklıyor ve yemek yemesini istiyordu. Hangi sesi dinlemesi gerektiğine karar veremiyor, hangisini dinlerse bir diğerine karşı çıktığı için suçluluk duyuyordu. Ama sistemden daha çok annesinin sözü etkiliydi onun üzerinde. Annesinin buyurgan ve emredici tavırları onu suçluluk duygusundan kurtarıyor, ve sisteme karşı koymasını açıklayacak bir gerekçe bir koz olarak görüyordu bu emirleri. Son olarak tedavi ve iyileşme sürecinden bahsedeceğim... Kitabın 2. Bölümü de 2 ana kısma ayrılıyor. 1. "Ben Parçalanmasının Evreleri" : Yukarıda yorumladığım belirtilerin hastanın psikolojisinde ve kişiliğinde yarattığı değişiklikleri anlatıyor. 2. "Ben'in Yeniden Oluşma Evreleri" : Burada da yazar (anne) parçalanmış ben'in nasıl baştan yaratılacağını ve bunu hangi teknikle yaptığını anlatıyor. Yitirilmiş bir benliği tekrardan kazanmak, bir çocuğun kendi benliğini keşfetmesine ve tanımasına benzer diyor. Çocuk başkalarını taklit ederek "benlik" bilincine varır. Ve taklit edeceği kişi, pek tabiidir ki hep yanında olan annesidir. Bu yüzden yazar, hem anne hem analist olarak hangi yolu seçeceğini, nasıl davranacağını belirlerken dikkatli davranmalı ki; yitirilen 'ben'in yerine yanlış bir 'ben' yerleştirmesin. Ki bu konuda anneye hayran olmamak elde değil gerçekten muazzam iş başarmış. Konudan alakasız ama bir bilgi daha vereyim... Doğuştan görme engelli kişilerde hiç şizofreni vakasına rastlanmadığını biliyor muydunuz?? Sebebi henüz tam olarak bilinmese de, uzmanlar bunu beynin çevredeki varlıkların modelini çıkarma ve ne olacağını tahmin etme yetisinin kısıtlanmasına bağlıyor. Uzun ve karışık oldu biraz farkındayım :') Konuyu toparlayamamış olabilirim... Kusura bakmazsınız umarım :) Daha da konuşulacak çok şey var, anlatmak istediklerim bitmedi :D ama burada sonlandırıyorum... Çünkü zaten okumuyorsunuz (: Okurken cidden çok şaşırdığım, bilinçlendiğim, ve 'vay be' dediğim bir kitap oldu. Bu kadar anlattım ama sanırım şizofren birinin bilincini hala anlayabilmiş değilim... En son olarak da şunu belirteyim ki bu anlattıklarım tam anlamıyla bilimsel değil, yani sadece kitaptan yola çıkarak anladıklarımı aktardım :)
Bir Şizofren Kızın Güncesi
Bir Şizofren Kızın GüncesiM. A. Sechehaye · Yol Yayınları · 1993227 okunma
··
339 görüntüleme
Merve N. okurunun profil resmi
Çok kaliteli aktarmışsınız. 🤩
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Zamanınızı ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim 🤩
Alone okurunun profil resmi
Betüşş harikasın kızım sennnnnn 😍😍😍😍😍😍😭😭😭 Ben 5 satırlık inceleme yazamıyorum bile 🤧🤧 Ellerine sağlık gülüm çok güzel yazmışsın yaaa 😍❤️❤️❤️🌷
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Teşekkür ederim emoji fırtınası :)) Sevdiğin kitapları çok güzel övüyorsun ya bence yapabilirsin 😌
9 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Samet okurunun profil resmi
Çok detaylı ve bir o kadar da açıklayıcı olmuş 👏👏
Melek CAN okurunun profil resmi
👾(Bu emojinin varlığı, yürütülen tahminin aksine incelemenin tamamını okuduğumun kanıtıdır.)
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Ahahahhahah zamanınızı ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim 😈
yaren okurunun profil resmi
çok iyi olmuş eline sağlık
♡ λiβerellα δe λucens ✰ツ okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🧚🏻‍♀️🪄
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.