Bugün bizler, bu acı olayların meyvelerini topluyoruz. Bu meyvelerin en acı olanı ise itrail'in; 250 milyonun üzerinde Arab'ın ve bir milyarı aşkın İslâm âleminin gözü önünde Birleşmiş Milletler ve ona bağlı Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayarak, günümüzde kendini yegâne güç ve ilâh olarak gören ABD'nin de desteğini alarak belirli plan ve yöntemlerle Kudüs'ü Yahudileştirme çabalarıdır.
itrail bir 'turistik tünel' inşa etmek için Mescid-i Aksa'nın altını kazmaya devam etmektedir. Kudüs Konferansına benimle birlikte konuşmacı olarak katılan Filistin'e bağlı Ümmü'l-Fahm Belediyesinin başkanı ve aynı zamanda oradaki İslâmi Hareketin lideri Râid Salah, yapılan bu kazıları yerinde görme imkânı bulduğunu ve Mescid-i Aksa'nın çok büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu, kazıların devam etmesi hâlinde Mescid'in çok yakın bir zamanda yıkılacağını söyledi.
Ben daha önce defalarca İtrail'in, mescidin ne zaman yıkılacağını bildiğini ve bu vakti kendisinin tayin ettiğini söylemiştim. İşte kardeşimizin anlattıkları bu söylediklerimi doğrulamaktadır. itrail, Mescid-i Aksa'nın yıkımını gerçekleştirmek ve bunu dünyaya ilân etmek için uygun zamanı kollamaktadır. Arapların ve Müslümanların bu tehlikeli durumu görmeyip kendi işleriyle meşgul oldukları bir anda ya da hiçbir şey değiştirmeyecek şiddetli tepkileri karşısında, itrail çıkıp mescidin yıkıldığını ilân edecektir. Tüm dünya, belki de itrail'in ya da uluslararası Siyonizm'in hazırladığı gündemleri tartıştığı bir sırada bu yıkım gerçekleşecektir.