Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

164 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Sabahattin Ali’nin ilk öykü kitabı. Ben normalde öykü kitabı okumayı sevmiyorum, bana nedense çok kopuk geliyor. Tam alışmışım hikâye bitmiş. Öyle bir eksiklik. Ama konu Sabahattin Ali olunca bir şans vermek istedim. Yine de sevemedim. Bazı türler bazı insanlara hitap etmiyor Değirmen: Burada bir delikanlı var, bu delikanlı çok yakışıklı ve efendi biri. Çoğu kızın yüzüne bile bakmamış. Bir gün bir köye giderler ve orada değirmencinin kızını görür. Gördüğü an o kız tutulur. Delikanlı çok da iyi klarnet çalmaktadır. Kızın da aslında delikanlıda gönlü vardır ama delikanlıyı istemez. Çünkü kızın bir kolu yoktur, bunun eksikliğini hisseder. Delikanlının da bunu yaşanmasını istemez. Delikanlı bir gün klarnet çalacağını ve herkesin toplanması gerektiğini haber verir. Herkes gelir, babası ile o kız da. Delikanlı klarneti öyle acıklı çalar ki herkes hayran kalır. Klarneti çalması bittiğinde kolunu değirmene doğru sokar ve kolunu feda eder. Bu nasıl bir aşktır? Kurtarılamayan Şaheser: Delikanlı bir kızı çok sever. Kız ona bu zamana kadar yazılmadık, bilinmedik bir şey yazarsa onunla olacağını söyler. Erkek bunu kabul eder. İnsan arasına karışır, insanın acılarını anlatır kız beğenmez. Doğayı, savaşı anlatır yine kız beğenmez. Bir gün delikanlı çöllere gider. Orada Allah yoluna girer. Dünyevi duyguları rafa kaldırır, bunları yazar ve kıza getirir. Kız, delikanlının yazdıklarına bayılır. Artık onunla olacağını söyler ama delikanlı kızın söylediklerini duymaz bile. Çünkü onu artık dünyevi şeyler mutlu etmemektedir. Kız bunu fark eder ve bu sefer de yazdıklarını atmasını söyler. Delikanlı bunu yapmak istemez bunun üzerine kız defteri ateşe atar. Delikanlı defteri kurtarmak ister ama boşunadır. Delikanlı ve kız kavgaya tutuşurlar. Delikanlı kızın boğazını sıkar ve onu öldürür. Defteri ateşlerin içinden çıkarır ama elinde küllerden başka hiçbir şey kalmaz. Kırlangıçlar Bir dişi bir erkek kırlangıç bir ağacın dalında tanışırlar. İkisinin tanışması sürekli bir yerlere uçuşan diğer kırlangıçları görmeleriyle başlar. Bu ikisi diğerleri gibi değildir, onlar sohbet etmekten hoşlanır. İkisi konuşmaya ve günlerini birlikte geçirmeye başlarlar. Ama yavaş yavaş yaz bitmekte ve sonbahar gelmektedir. İkisi de ayrılmaktan korkmakta ve birbirlerine söyleyememektedir. Bir gün ikisi de birbirine ayrılmak istediklerini söyler ama bazı nedenlerden ötürü birbirlerini duymazlar. Sonbahar yaklaşınca da ayrılmak zorunda kalırlar. Bence bu hikâye kırlangıç figürü kullanarak insanı anlatıyordu. Viyolonsel: Afrika’da beyaz bir adam vardır. Bu adam ağaçlıkların içinde yaşar ve viyonselde sonbahar şarkısını çalar. Herkes onun hikayesini merak eder. Onun hikayesi ise şöyledir: Bir karısı vardır ve birbirlerini severler. Karısı çok iyi viyolonsel çalmaktadır. Adam bir süre bu müzik aletine ara vermesini söyler, kadın da öyle yapar. Bir gün gemi gezisine çıkarlar ama gemileri fırtınaya yakalanır ve bu Afrika bölgesine gelirler. Buraya normalde gemi falan uğramaz onlar tesadüfen gelmiştir. Burada yaşamayalar başlarlar ama kadın her geçen gün kötüleşmektedir. Hastalanmıştır. Adam ona odunlarla viyolonsel yapar, biraz olsun mutlu olsun ister. Kadından kendisine de viyolonsel öğretmesini ister. Zamanla öğrenir. Ve öldüğünde başında viyolonsel çalmasını ister ve öleceğini anladığında ona çalması gereken şarkıyı verecektir. Zaman biraz daha böyle geçer ve kadın bir gün fenalaşır. Ölüm gelmiştir. Kadın ona hemen çalması gereken şarkıyı verir, adam öğrenir. Sonbahar Şarkısıdır bu. Ama çalmak için geldiğinde kadın çoktan ölmüştür. Bu nedenle adam mezarın başında hep bu şarkıyı çalar. Birdenbire Sönen Kandilin Hikâyesi: Bir gün adam akşam dolaşırken bir ev fark eder, bu ev Kandil şeklindedir. İçine girdiğinde bir adamla karşılaşır, adam ona “Sen birdenbire sönen kandilin hikâyesini biliyor musun?” diye sorar. Ve onu evin başka bir katına götürür. Orada ona bir defter gösterir. Okumaya başlar. Defterde bir adam bir gün otururken kandillerden birinin aniden söndüğünü fark eder. Yağının bittiğini düşünür ama baktığında öyle olmadığını görüyor. Bunun nedenlerini araştırmaya başlıyor, gözlemliyor ve bu gözlemleri defterine yazıyor. En sonunda bulduğunu söylüyor ama defter orada bitiyor. Sonra ölüyor, bari bize de söyleseydiniz… Bir Delikanlının Hikâyesi En sevmediğim hikâye buydu kesinlikle. Bir adam var kadınlara çok düşkün, bir gün sokakta dolaşırken bir kız görüyor ve yanına yaklaşıyor. Kızla konuşmaya başlıyorlar sonra kızı evine davet ediyor. Evde kızı öpmeye başlıyor bunun üzerine kız ağlıyor. Adam kıza hakaretler ediyor bu yaptığının oyun olduğunu düşünüyor. Sonra kızın gerçekten ağladını fark ediyor ve ondan özür diliyor. Buranın kitaplarla dolu bir yer olduğunu, onun burayı aydınlattığını söylüyor. Kız da gidiyor. Öyle anlamsız geldi bana. Bir Gemici Hikâyesi: Bir delikanlı anne ve babasını kaybedince gemide çalışmaya başlar. Ama kaptan çalışanlara hiç iyi davranmamaktadır. Kendisi et yerken onlara bakla vermektedir. Bir gün delikanlının canına tak eder ve isyan çıkarır. Kaptan korkar ve onlara kuzu verir. Delikanlı ve ekibi bunu kabul etmez. Kaptan da onları farklı limanlarda gemiden kovar. Delikanlı ve ekibi olaylara ses çıkarmayı öğrenmiştir artık. Bir Orman Hikâyesi: Ormanın, ormandaki ağaçların ne kadar önemli olduğunu anlatan bir öyküydü. Bir gün gür ağaçların olduğu ormana büyük şirket sahipleri gelir ve bu ağaçları kullanacaklarını söylerler. Halk bunu istemese de engel olamaz. Zamanla ağaçların büyük bir çoğunluğu kesilir. Sadece küçük bir bölüm kalmıştır. Halk artık buna dayanamaz ve şirketler oraya gelirse buna izin vermeyeceklerdir. Şirketler geldiğinde kavga çıkar, halk hepsini kovar. Kazlar: Bu öyküyü de sevmedim. Bir kadın var kocası birini öldürdüğü için hapiste. Kocası ondan iki kaz istemiş o da götürmeye gidiyor. Gittiğinde onu içeri almıyorlar, sonra kadını kazları çaldığı için tutukluyorlar. Kocası da ölüyor. Bir Firar: Bir adam hırsızlıkla suçlanıyor. Adam aslında hırsızlık yapmamış ama onu çok fena dövünce hırsızlığı ben yaptım diyor. Eşyaların yeri nerede diye sorulduğunda Süleyman Efendi’nin kahvehanesinde diyor. Ama sonradan buna pişman oluyor çünkü Süleyman Efendi bu zamana kadar ona hep iyilikleri dokunmuş biri. Eşyaları almaya giderken adam kaçmaya çalıştı jandarma onu vurdu. Son sözleri hırsızlığı kendisinin yapmadığı ve Süleyman Efendi’nin de hiçbir şey bilmediği oldu. Kanal: İki yakın arkadaşın iki tarlası var. Birininkine su çok iyi geliyor diğerine hiç gelmiyor. Birinin ektikleri bayağı güzel çıkıyor diğerininki kuruyup gidiyor. Sonunda tarlası su almayan diğerini vuruyor. Ve suların kendi tarlasına gelmesini sağlıyor. Toprak için insanların neler yapabileceğini anlatıyor. Candarma Bekir: Bir adam, adam öldürmekten hapse giriyor. O hapiste de hiç sevmediği Bekir candarma olmuş. Bir gün Bekir adamı alıp dışarı çıkarıyor ve adamın tüm düşmanlarını da oraya çağırmış, adamı onların gözü önünde dövüyor. Adam çok kötü hissediyor. Adamı yerine teslim edecekken adam Bekir’in silahını kapıyor. Bekir’i öldürüyor. Sarhoş: Kamil, çok içen biridir. İçtiği yerde Muhsine diye bir kadına da bakıp durur ama Kamil evlidir. Karısı da onun içmelerinden ve Muhsine’nin peşine takılmasından bıkmıştır artık. Bir gün yine aynı şekilde eve gelir ve karısını pencerede görür. Kadın ona bağırır o sırada pencere karısının üzerine çöker ve kadın ölür. Bir Cinayetin Sebebi: Bir adam birini öldürür. Hakim karşısına çıktığında neden öldürdüğünü anlatır. Bir arkadaşı aracılığıyla bir kızla tanışır. Kız başta onunla çok ilgilenir sonra ilgisini çeker. Bu sefer adam onunla ilgilenmeye başlar. Bir gün mahkemede bir katilin davasını izlemek isterler ve bu adamdan yardım isterler. Adam da onlara yardımcı olur herkes merakla mahkemeyi izler. Sevdiği kız da dikkatli bakar. O sırada adamın aklına bir fikir gelir. Kendisi de birini öldürecek ve sevdiği kız aynı dikkati ona da gösterecektir. Cinayeti bu nedenle işler ama kimse gelmez. Bir Siyah Fanila İçin: Ömer ve Güzin eski arkadaştır. Bir gün karşılaşırlar. Ömer normalde Anadolu’ya tayin çıkmıştır Güzin onu görünce şaşırır. Ömer de hikayesini anlatır. Anadolu’ya gittiğinde ise çok sıkılır her şey onu bunaltır. Bir gün aynaya baktığında kendini tanıyamaz üstünde de siyah bir fanila olduğunu görür. O fanila sanki onunla konuşur. Sıkıldığı şehir değil, mesleğidir. O düz bir yaşamdan sıkılmıştır. Bu nedenle mesleği bırakır ve İstanbul’a geri döner. Komikişehir: Tiyatro ile ilgili bir terimdir komikişehir. Burada çalışan bir adamın tiyatro yerine eşkıya tipli insanlar gelip durur. Bir gün yine gelirler ve onun sevdiği Viktor’u ve birkaç kızı kaçırıp götürür. Adam onları aramak ister jandarmaya gider, kaymakama gider. Ama kimse bir şey yapmaz. Kötü adamlar Viktor’u yolun kenarına atar. Viktor eve gelir ve kaymakam onu çağırır. Kaymakam da ona asılır, onu öpmeye çalışır. Viktor ona tokat atar. Kaymakam bunu kaldıramaz ve onu fahişelik yaptığı gerekçesiyle sürer. Adam kaymakama yalvarır ama bir işe yaramaz. Öldürmekle tehdit eder ve bir gün arabaya kaza yaptırır.
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 202044,6bin okunma
·
241 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.