Patrik Theoliptos, 1519'da Yavuz Sultan Selim'in kiliseleri yıkarak Hıristiyanları zorla Müslüman yapmayı kararlaştırdığını duyunca, saraya koştu. Patrik, padişahın bu kararının, Kuran-ı Kerim'e ve şehrin teslim olmasıyla ilgili anlaşmaya karşı olduğunu bildirdi.Padişahımız eğer izin verirlerse İstanbul'un fethiyle ilgili bazı gerçekleri kendilerine bildirmek istiyorum. Atalarımız İstanbul'un yarısını Fatih Sultan Mehmed'e anlaşmayla teslim ettiler. Bu anlaşmaya göre, Hıristiyan kiliseleri cami yapılmayacaktı. Hıristiyanların düğün, cenaze ve öteki törelerini özgürce yerine getirmeleri sağlanacaktı. Paskalya yortusu özgürce kutlanacak ve Fener Patrikhane- si'nin kapısı Hıristiyanların ziyaretine üç gün açık kalacaktı. Halk dilerse patrikhanede ayinlere katılabilecekti. Biz şehrimizi, büyükbabanız Fatih Sultan Mehmed'e bu şartlarda teslim ettik. Sizden önceki üç selefiniz döneminde bu şartlara uyuldu. Yeni fetvanızla mülklerimize el konuyor. Bu kararla hem atalarınızın imzaladığı anlaşmayı hem de Kuran-ı Kerim'i ihlal ederek İslam'a zarar veriyorsunuz.Bunun üzerine defterdar efendi, müftü efendinin de onayını alarak Kuran-ı Kerim hakkındaki düşüncelerine katıldıklarını bildirdiler. Ancak yine de şehrin yarısının kendiliğinden teslim olduğu yolundaki iddiaların hayal ürünü olduğunu belirttiler. Müftü efendi, patriğe bu anlaşmanın yazılı metninin olup olmadığını sordu. Patrik, yazılı metnin bir yangında yok olduğunu ancak olayları yaşayan üç yaşlı yeniçeriyi şahit olarak huzura getirebileceğini söyledi. Yaşları yüzü aşmış üç yeniçeri huzura gelerek anlaşmaya şahit olduklarını, Bizans yönetiminden önde gelen bir heyetin padişaha gelerek barış istediklerini ve altın tepsi içinde kentin anahtarlarını teslim ettiklerini, padişahın da bunun üzerine patriğin belirttiği imtiyazları yazılı olarak kendilerine tanıdığım anlattılar