1. Yezid b. Muaviye, veliahdlık yoluyla İslâm Hilâfet makamını işgal eden ilk kraldır ve onu bu makama babası Muavi ye getirmiştir.
İslâm Devlet Başkanlıgı’na getiriliş sisteminin bu şekilde veliahdlığa dönüşmesi, saltanatı intâc etmiş ve Islâmi siyasetin en önemli müessesesi olan Şûrâ, katledilmiştir.
2. Yezid’in, Hz. Hüseyin’e karşı güttüğü canice siyaset, Müslümanların bölünmesine ve bugüne kadar devam eden bir fitnenin başlamasına sebebiyet vermiştir.
3. Yezid döneminde, Müslümanlar arasında yapılan tüm savaşlar, Yezid’in saltanatının devamını sağlamaya yönelik oldu ğundan, artık “Din için Devlet” kavramı kaldırılmış, onun yeri ne, “Devlet için Din” kavramı yerleştirilmiştir.
4. Yezid’in, Ibn Ziyâd gibi zâlimleri, devletinin en üst ma kamlarına getirmesi, onun, her şeyi, hatta din’i bile kendi salta natına feda ettiğini göstermiştir.
5. Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının kafalarının kesilerek oradan oraya götürülüp teşhir edilmesi gayr-i İslâmî bir hareket tir. Dolayısı ile, Yezid’in ve onun uşaklarının bu hareketi yapar larken hangi dine göre amel ettiklerini bili iyoruz. Çünkü Is lâm’a göre ölünün cesedinin tümünün, ya da bir bölümünün bu şekilde teşhir edilerek eğlence yapılması haramdır, yasaktır.
6. Hz. Hüseyin, “illa da ben iktidar olayım” düşüncesiyle Kûfe’ye gitmiyor. Bilakis o, Müslümanların lideri konumunda olan Yezid’in, İslâm ahkâmını değiştirdiğini ve bunun için onun la mücadele edilmesi gerektiğini söylüyor ve yola çıkıyor. Nite kim Yezid için şöyle diyor Hz. Hüseyin:
“Onlar Şeytan’a itaati getirip, Rahman’a itaati terk ettiler.
Fesadı başlatıp, ilahi kanunları kaldırdılar. Devlet gelirlerine el koyup, haramı helâl; helâlı haram yaptılar!”Bu konuda Said-i Nursi de şunları yazıyor:
“Şeriat-ı ğarra zemine nüzul etti. Tâ ki zeminin yüzünü te miz ve insanın yüzünü ak etsin; şu insaniyetin siyah lekesini izâ le etsin. Hem de izâle etti. Fakat ve esefen ki, mühit-i zamanı ve mekânînin tesiriyle Hilâfet saltanata inkılâb edip, istibdad bir parça hayadandı. Tâ Yezid zamanında bir derece kuvvet bularak başını kaldırdığından imâm Hüseyin Hazretleri hürriyet-i Şer’iy- ye kılmanı çekti. Başına havale eyledi. Fakat ne çare ki istibda dın kuvveti olan, cehl ve vahşet cevânib-i âlemde zin-ı âb (su yun akışı) gibi Yezid’in istibdadına kuvvet verdi.”
7. Kerbelâ öncesinde iki ordu karşılaşınca, Kûfelilerin iha neti sonucu, Hz. Hüseyin’in savaşmamayı bile düşünmesine126 rağmen, tbn Ziyâd’m mutlaka onu öldürerek işkence yapılması nı istemesi, keza İslâm’ın emân müessesesini yıkmıştır. Çünkü emân isteyen gayr-i müslim bile olsa, ona silah çekilmez. Hz. Hüseyin gadre uğramış, onu davet eden Kûfeliler, menfaatleri için kılıçlarını çekip Yezid’in askerleri olmuşlardır, işte muhte melen onlann bu ihanetlerinden dolayı Hz. Hüseyin savaşmak istemedi.
8. Vak’atu’l-Harre olayı, Müslümanların tarihleri açısın dan yüz karası bir olaydır.
İçinde sahabilerin, tabiinin ve diğer Müslümanların yaşa dığı Medine’de üç gün yağmalamayı mübah gören bir zihniyetin ne kadar İslâm’dan uzak olduğu müşahede ediliyor.
Ve tabii şu sual geliyor insanın akima: Bu zulüm kim adı na ve ne için?
İrtikab edilen bütün bu mezâlim, Yezid Devleti’nin beka sı içindi.
Bu “Her şey Devlet için” zihniyeti Müslümanların kafala rına o denli yerleştirildi ki; “Her şey Din için” inancı kayboldu.
Ve Müslümanlar saltanat ve diktatorya rejimleri uğruna ulu’l- emr zihniyetinin kulları oldular. Ulu’l-emr, -nasıl olursa olsun la yus’el bir hale getirilip kutsallaştırıldı. Bugün, dünyanın çeşit li yerlerinde Müslümanları ezen ulu’l-emr’ler, Yezid zihniyetinin mirasçıları oldular ve kendileri için dokunulmazlık kanunları çı kartarak, saltanatlarını sürdürdüler, sürdürüyorlar..